Siyah Saçlar •

2.2K 194 123
                                    

Merlin Ambrosius kendini dinine bağlı veya Tanrı'ya inancı tam biri olarak tanımlamazdı ama karşısında duran oğlana bakarken Tanrım, diye düşünmeden duramadı neler yaratıyorsun sen öyle.

Yutkunurken karşısındaki oğlanı süzdü. Yarım kollu kırmızı üstüyle beline tam oturmuş olan gru eşofman altı ve çıplak ayaklarıyla koridorun karşı tarafında duruyordu.

"Hey," derken sesi bal kadar tatlı, kapısını kapattıktan sonra gümüş koldan çektiği elini ensesine götürüp gergince fakat hafifçe kaşıması tahrik ediciydi.

Siyah saçlı oğlan bakışlarını gri halıya indirirken nasıl göründüğünü düşündü. Mavi tişörtü ve gri eşofman altı giyiyordu ve ayakları gri çoraplarının içerisinde ısınmaktaydı. Kendisinin Arthur kadar tanrımsı görünmediğinden emindi. Arthur, Apollo veya Nefertem ise Merlin, Hephaistos veya Bes'di.

Arthur gergin bir sesle "naber?" dediğinde oğlanın düşünceleri şaşkınlık kılıcının bir darbesiyle ikiye bölündü. Arthur Pendragon, Camelot Üniversitesi'nin yıldız futbol oyuncusu, her kız ve erkeğin arkasından salyalar akıttığı sarı saçlı mavi gözlü afet, Merlin'le konuşurken gergin miydi? Genç adam bir rüyada olmalıydı, veya her şey Merlin'in kafasındaydı.

Pendragon oğlanına cevap vermediğini fark edince akıl sağlığını sorgulamayı bıraktı ve halıyla olan göz temasını kesip sesi titrerken "İ-iyi." dedi, "Senden naber?" Az kalsın iki elinin baş ve işaret parmaklarını kaldırarak silah haline getirip oğlana doğru sallayacaktı, az kalsın. Neden bu kadar büyük bir gerzek olmak zorundaydı ki?

Merlin bunları düşünürken Arthur onun ses titremesini ve kekelemesini çok ama çok yanlış anlamıştı. Dakikalar önce düşündüğü gibi Merlin ona bu koridor buluşmalarını sonlandırmalarını isteyecekti. Siktir.

"Şey, gün içindeki davranışlarım için özür dilerim." dedi hızlıca "Umarım beni affedebilirsin." Bu defa onun mavi gözleru yerdeki ucuz gri halıdayken ekledi "Ben boynumdakileri kapatıcıyla kapatırken senin fularını takman hem akıllıcaydı hem de biraz salakça. Hava saat 10.00'dan sokra hep 30°C civarlarındaydı, bütün gün terlemedin mi?"

"So-sorun değil, alışığım zaten." derken gerginlikten kekelemeye devam ediyordu Merlin. Neden yakışıklı oğlanların etrafındayken kekeliyorum? Tanrım, neydi benim günahım?

Arthur kaşları çatık bir şekilde hızlıca aralarındaki üç adımlık mesafeyi kapattı. Ellerini Merlin'in yanaklarına koymuş, gözlerinin içine bakmaya devam ederken "Hayır, hayır bu bir sorun." demişti. Sesindeki suçluluk duygusunu iki oda ötede uyuyan Lancelot bile fark edebilirdi.

"Sana gün içinde berbat davranıp akşam kollarıma gelmeni isteyemem - bu çok yanlış ve hiç adil değil."

Siyah saçlı oğlanın gözleri dolarken kendini sarı saçlı oğlanın kollarına bıraktı. Merlin'in göz yaşları sessizce mavi gözlerinden beyaz tenine akarken kendinden çok daha yapılı olan oğlana sıkıca sarıldı.

Göz yaşları durduğunda hayatı boyunca hiç yapabileceğini düşünmediği bir şeyi yaptı, Arthur'un büyük ellerini kendilerinin arasına aldı ve aralık bıraktığı odasının kapısına geri geri giderek oğlanı içeriye aldı.

"Fularımla kapatmam gerekecek yeni morluklar yaratmak ister misin?"

Meet Me In The Hallway [Merthur]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin