*Multi Beren*
Beren'den
Ağır valizimi yurdun muhtemelen saat sebebiyle boş olan koridorunda sürmeye çalışırken üstüne üstlük bir de Alev'e yetişmeye çalışıyordum.
Nefesimi seslice dışarı verirken önüme düşen saçları hafif terlemiş yüzümden çektim.
Alev'in bir tek valizinin tekerlek seslerinin duyulacağı kadar uzaklaştığını fark edince tekrar seslerin geldiği yöne doğru hareket ettim. Sonunda Alev'e yetiştigimde çoktan odanın içini gezmeye başlamıştı kendimi direk camın kenarında bulunan henüz çarşafa dair bir iz bulundurmayan krem rengi başlıklı yatağa attım.Cam kenarındaki yatağı benim almama başta mırın kırın eden Alev , odadaki prizin diğer yatağa daha yakın olduğunu görünce sesini kesmişti. Onun bu haline sadece gözlerimi devirdim. Manyak kız için telefon herşeydi.
Ah bu arada biraz da kendimden bahsetmeliyim sanırım. Ben Beren Kutman.
11.sınfı öğrenci değişim programı sayesinde Alev'le birlikte İngiltere de okuduk. Şimdi de Ankara'da Akman kolejine burslu bir şekilde kaydımızı yaptırmış yurduna giriş yapmış bulunmaktayız. Henüz okulların açılmasına üç gün olması sebebiyle yurt tamamen dolu değildi.
Kafama çarpan şeyle hızlıca gerçek hayata döndüm. Önce gözlerimi kucağıma düşen daha sonra da yerde yuvarlanan yastığa çevirdim daha sonra da hızla Alev'e. Noluyor anlamında kafamı salladım."On saattir sana sesleniyorum kızım ne bu düşünceli haller?"
Kaşlarını kaldırarak sorduğu için yüzünün değişik bir şekle girmesi sonucu küçük bir kıkırtıyla cevap verdim."Of kızım eşek ölüsü gibi valizi taşıyorum ne zamandır iki soluklandım be."
"İyi be birşey demedik atar yapmasana kızım hemen."
"Alev neyse onu bunu boşver de biz bu kadar eşyayı nasıl yerleştiricez çok uzun iş ya ben şimdiden yoruldum."
"Beren hiç bana masum bakışlar atma o valizdeki herşey ütülenerek koyuldu daha fazla durursalar kırışıcaklar. Sonra on saat ütü işiyle uğraşamam ben git başla valizini boşaltmaya."
Onun itiraz kabul etmeyen sesine sessizce göz devirip valizimi dolabın önüne sürükledim.
Odamız krem ağırlıklı ortalama büyüklükte ferah bir odaydı. Biri camın kenarında biri de diğerinden biraz uzak olan iki krem yatak ,aralarında yine krem olan bir şifoniyer , kapıda ilk girişte banyo kapısının (evet odalarda banyo da var yurt koleje bağlı olduğundan oldukça temiz ve modern çok şükür) biraz ilerisinde dört kapaklı bir dolap ve odanın boş kalan köşesinde de genis bir masa ve yenında da bir kitaplık bulunuyordu.
Raf ve sandalyeler hariç diğer mobilyalar da krem rengiyken raf ve sandalyeler mor tonlarındaydı. Bu uyumu sevmiştim. Renklerin çok ağır olmaması odayı daha geniş ve ferah gösteriyordu.Oyalandığımı fark edince valizin fermuarını açtım ve kıyafetleri yerleştirmeye başladım dolabın yarısı benim yarısı onundu ama biz Alev'le bu konuda sorun yaşamazdık. Ortaokuldan beri birlikteydik ve kıyafetlerimizi birlikte kullanmaya alışmıştık artık.
Odaya yerleşmemiz bir buçuk saat sürdü.
En sonunda işimiz bittiğinde ikimizde kendimizi yataklara atmıştık. Guruldayan karnımla Alev'e döndüm." Kanka bu akşam yemeği saat kaçta kaç arasıydı ya?"
"Müdür saat altıyla yedi buçuk arası dedi. Dur bakiyim ne kadar kalmış." Çantasından çıkardığı telefona bakan Alev heyecanla bana döndü.
"Saat neredeyse altı olmak üzere hadi koş üzerin düzgün bir şeyler geçirde hemen inelim yemekhaneye çok acıktım ölücem yoksa."
Hızla ellerimi çırpıp dolaba uçtum. Evet kesinlikle uçtum. Dolaptan lacivert dar bir kot üzerine de gri bir tişört alıp hızlıca giyindim saçlarım zaten örülü olduğu için hiç dokunmayıp spor ayakkabılarımı ayağıma geçirdim. Alev'e döndüğümde onun da siyah pantolon beyaz tişört ve spor ayakkabılarını giydiğini gördüm , saçlarını ise tepeden bol bir şekilde bağlamıştı.
On dakika sonra yemekhaneden içeri giriyorduk henüz yurt tam dolu olmadığı için yemekhane de çok dolu değildi. Bu sayede kısa sürede yemeklerimizi alıp boş bir masaya geçtik. Yeni olmamızdan kaynaklandığını düşündüğüm bir çok bakış üstümüzdeydi. Bu muameleye fazla yabancı olmadığımızdan bunu sorun etmedik.
Şimdi diyeceksiniz okula kim bilir kaç yeni öğrenci geliyordur her sene buna mı takılacaklar? Bende başta öyle düşünüyordum ta ki Alev'in söylediklerine kadar." Beren biliyor musun Alkan kolejine nakiller çok nadir olurmuş çünkü genelde kontenjanları dolu oluyormuş bizim boş kontenjanımız da geçen sene okuyan ikiz kardeşlerin yeriymiş onlar bu sene yurtdışına gidince biz gelebildik."
Açıkçası söylediklerine şaşırmıştım. Çatal kaşık sesleri yoğun olan yemekhaneye göz gezdirdim.
Bu yurt genel olarak Alkan kolejine bağlı olsada az miktarda başka okuldan öğrenciler de vardı.
Yani bu demek oluyor ki şuan etrafımdakiler belki de üç gün sonra olacağım sınıfta sınıf arkadaşım olucak.
Fazlasıyla sakin geçen bir akşam yemeğinden sonra odamıza çıkmıştık. Günün yorgunluğunu atmak için kendimi duşa attım. Banyodan giyinip çıktığımda Alev çoktan üzerini değiştirmiş uyumaya başlamıştı. Bende bir süre sosyal medya hesaplarımda dolaştıktan gelen mesajlara cevap verdikten sonra kendimi erkenden uykunun tatlı kollarına bıraktım.Canlarım lütfen votelerinizi eksik etmeyin , o kadar emekle yazıyorum. Verirseniz çok mutlu olurum vermezseniz de canınız sağolsun. :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEV ADAM'IM
Teen FictionBarış Mirza GENÇER Hikayemizin Dev Adamı ,Akman Koleji'nde okumakta. Annesinin gözbebeği babasının haylazı Barış Mirza'nın hayattaki tek zaafı şimdilik annesi. ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ Beren KUTMAN Hikayemizin minik kuşu Beren, en yakın arkadaşı olan...