*Multi Baran*Beren'den
Akman Kolej'ine geleli bir hafta oluyordu. Şimdi de sabah okul için erkenden uyanmış Alev'le kendimize gelmeye çalışıyorduk. Dün haftasonu olması sebebiyle kendimizi gecenin geç saatlerinde filme vurmuştuk ertesi günün pazartesi olduğunu hesaba katmadan.
Şimdiyse göz altı morluklarımız ve biz okul için hazırlanıyorduk.
12. Sınıf olmamız sebebiyle forma konusunda fazla sıkı bir yönetim yoktu. Biz yinede genel olarak okul formasını giyerek gidiyorduk.
Okul formalarımı üzerime geçirip saçlarımı hemen iki yandan ördüm , çantama da bir kaç kitap atıp Alev'i beklemeye başladım.
5 dakika sonra Alev'in de gelmesiyle hızla okula yürümeye başladık. Normalde zilden yarım saat önce okulda olan biz bugün zile 10 dakika kala ancak okula vardık.
Kantinden birer kahve almak için kantine ilerlerken bize doğru gelen Baran ve Tuna'yı fark ettim."Minik kuş neredesin sen? Kaç kere aradım seni?"
Bana doğru kızgın gözlerle gelen Baran'dan gözlerimi kaçırıp telefonuma baktim.*Baranranranım'dan 5 cevapsız arama *
"Ya biz dün gece filme dalmış saati fark etmemişiz. Sabah da uyanamadık. Aceleden de telefonuma bakmayı hiç akıl edemedim kusura bakma ya."
Dudağımı büzmüş masum bakışlar atınca bana kıyamayan Baran'ıma uzaktan bir öpücük gönderip kantine ilerlemeye devam ettim. Saçmalamayın ne çift kaşarlı tostla kandırması Baran'ımı ?? Kuru iftira!!
Kantine girerken Alev'i unuttuğumu fark edip etrafıma bakınmaya başladım. Bir kaç saniye sonra gözlerim Tuna ve Alev'i masalardan birine oturmuş bir yandan tostlarını yerken bir yandan da günlük haber paylaşımlarını yapıyorlardı. Bakın altını çiziyorum haber paylaşımı asla dedikodu değil. Her sabah hatta yan yana oldukları her vakit yaptıkları uygulamaya göz devirip kantin sırasına girdim. Bu sırada Baran'da Alev ve Tuna'ın olduğu masaya ilerlemişti.Sanırım bu sabah herkes kahvaltı yapmadan gelmişti çünkü bu uzun kuyruğun açıklaması ancak bu olabilir. Ders zilinin çalmasına bir kaç dakika kala önümde iki kişi kalmıştı. Bir şükür çekip önümdeki bir çocuğun daha tostuyla uzaklaşmasını izledim. Önümdeki gözlüklü kız tam bir adım atıp giden çocuğun yerini dolduracaktı ki o anda müthiş bir hızla o boşluk bir dev adam sayesinde kapatıldı. Tamam bizde çok kısa değiliz -165 santimetre kesinlikle kısa değil- ama bunun gibi hormonlu da değiliz yani. Canım seni neyle besliyorlar evde?
Olayı bir kaç saniye sonra idrak eden ben çocuğun kaynek yaptığını yeni anlamıştı hadi ama ben ne zamandır burda bekliyorum enayi miyiz biz burda?
Çocuk siparişini verirken hemen bir adım ileri sıçrayıp çocuğun yanına ulaştım. "Farkındaysan biz burda sıra bekliyoruz." Bakın bence gayet sakin bir başlangıç yaptım. Çocuk bana döndüğünde , çocuğun okulun ilk günü simsiyah giyinerek benden yüksek puan alan dev adam olduğunu fark ettim."Yani?" Diyerek kaşlarını kaldırdı. Of hadi ama bu kadar klişeye gerek yok bence. Ne bu böyle ben bedboyum ben sıraya girmem tavırları?
"Yani sevgili arkadaşım insanlar kantinden bir şey almak için sıraya girerler bizde insan olduğumuz için sıraya girdik. Senin de insan olduğunu varsayıyorum lütfen sıranın arkasına geçer misin?"
Sakince onu uyarmam sonucu önümüzden çekildi ve arkaya geçti.
Demek isterdim,
AMA DEV ADAM NAPTI??? BANA CEVAP VERMEYE TENEZZÜL DAHİ ETMEDEN KANTİNCİYE SİPARİŞLERİNİ SÖYLEDİ!!!Sesli bir nefes verip şimdiye kadar sakin tuttuğum sesimi bir anda çirkefleştirip bağırdım.
"Olum bak sabah sabah gelmiş on saattir sıra bekliyorum ben insan gibi söylemekten anlamıyorsun belli ki çekil şuradan." deyip onu ittim. İtmeye çalıştım. İtmek için çaba harcadım. Olum bu ne çocuk gram yerinden oynamadı.
"Kızım ciyaklama ya kulağımın dibinde git işine. Acelem var oyalama beni." Diyip kantinci Rıfkı abiye seslendi.
"Rıfkı abi iki çift kaşarlı tost iki de çay."
Rıfkı abi önce tereddüt etse de en sonunda söylediklerini uzattı.
Peki ben ne yaptım gençler?
Hemen dev adamdan önce Rıfkı abinin uzattıklarını kaptım ve bir kaç adım kenara kaçtım. Çocuk şok olmuş bir şekilde bana bakarken," Bana bak şansını zorluyorsun artık ama." Diye kaşlarını çenesine kadar indirip konuşunca,
"Napıcaksın dövecek misin?" Onun konuşmasına izin vermeden sırada önümde olan gözlüklü muhtemelen daha 9. Sınıf olan kıza seslendim.
"Canım ne alıcaktın sen?" Kız bu karışıklıktan ürkmüş bir şekilde sessizce cevap verdi.
"Bir tost bir de çay." Kızın söyledikleriyle gözlerimde ampul parladığına eminim.
"Hah çok güzel şimdi sen bu iki tostu iki çayı al git bak bu devasa arkadaşımız sana ısmarlıyor. Diğer tostu da arkadaşına verirsin artık."
Söylediklerimden sonra kız korkarak dev adama baktı. Ki o sırada çocuk bana bağırmakla meşguldü."Ne saçmalıyorsun sen ne hakla benim aldığım şeyleri başkasına verirsin?"
"Asıl sen ne hakla burda bekliyen onca kişinin önüne geçersin?"
Bizim bu bağırışmalarımıza Baran'nım hemen gelmişti. Alev'in neden gelmediğini tahmin ediyordum. O artık bu durumlara alışmıştı benim halledeceğimi biliyordu. Ona bir göz attığımda elinde tostu kavgayı heyecanla izliyordu."Minik kuş?" Soru sorar tonda konuşan Baran'a döndüm. Tam cevap vericekken bu sefer aynı tonda
"Barış?" Dedi. Yine ben tam konuşucakken bu sefer araya Dev adam girdi. İsmi de Barış mıymış bir insan ismiyle ancak bu kadar çelişir."Baran tanıyor musun sen bu manyağı?"
Söyledikleriyle gözlerimden ateş çıktığına yemin edebilirdim."Sen kime manyak diyosun be haddini bil!" Çocuğun üstüne doğru yürürken araya giren bir kol beni durdurdu. Baran'ın kolu.
" Minik kuş bir sakin neler oluyor burda?
Hemen atlayıp anlatmaya başladım. Ki bu sırada sırada bekliyenlerden de homurdanmalar gelmeye başlamıştı.
"Ya of çekilin artık şu sıradan!"
"Ağaç olduk hadi artık!"
Onların bu hallerine daha da sinirlenip.
"Burda keyfimizden durmuyoruz herhalde hakkımızı arıyoruz."Tekrardan Baran'a döndüm ve anlatmaya başladım.
"Baran'ım ben şimdi sana ve bana çift kaşarlısından en mükemmelinden iki tost ve iki kahve almak için sırada bekliyordum. Dedim aha geldi sıra bana bir anda dev adamın biri önümüze geçti. Tabi ben uyardım arkadaşı sonra o da dinlemedi. Bende onun eşyalarını şu minnoşa verdim. Kızı gösterdiğimde kız hala şok olmuş ve korkak gözlerle bizi izliyordu. Baran kızın bu halini görünce,
"Hadi sen git onlar da sana Barış abinden." Baran'ın bu tepkisine sinirlenen Barış tam konuşacaktı ki Baran atladı.
"Kardeşim uzatmaya gerek yok. Gir sırana bekle hadi."
Barış denen dev adam bir sabır çekip tam gidiyordu ki yaptı yapacağını.
"Baran senin hatrına bir şey demiyorum bak al şu manyağı gözüm görmesin.""Sen kime manyak diyosun be dangalak! Senin o manyak diyen dilini alır bu sırada duran herkesin ayağının altına paspas yaparım. Dikkat edeceksin o kelimelerine. Ben bunları söylerken iyice hiddetlenmiş çocuğa doğru giderken bir andan dünyam döndü ve Baran'ımın münasip bir yerleriyle bakışmaya başladım. Olayı idrak ettikten sonra Baran'a beni indirmesini söyledim aldığım cevapsa sadece bir
"Cık" bu yani bu!!
Onu daha sonra parçalamayı aklıma kazıyıp dev adama bağırmaya devam edicektim ki çocuk çoktan alacağını almış bana gülerek el sallıyordu. Evet hani sıraya girecekti bu dallama.
Boğazım yırtılırcasına bağırırken bir yandan da sınıfa ilerleyen Baran'ın sırtını yumrukluyordum."O yediğin çift kaşarlı tostlar çifter çifter boğazında kalsın inşallah. İçtiğin çaylar bir daha çıkamasın inşallah. Geber."
En sonunda dünyam tekrar eski haline geldiğinde. Bir süre Baran'ı fırçalamış sonra da ona trip atmaya başlamıştım. Nasıl beni kavgamdan uzaklaştırırdı.
Sırada kalemlerle sınır çizmiş o sınır geçerse tecavüz ediyorlar diye bağıracağımı söylemiştim.
Şimdi de kollarımı göğsümde bağlamış trip pozisyonumu almıştım.
Hocanın sınıfa girmesiyle o pozisyonda dersin bitmesini beklemeye başladım.Vee bir bölümün daha sonuna gelmiş bulunmaktayız. Tamı tamına 1112 kelimeee.
Lütfen votelerinizi eksik etmeyin canlarım :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEV ADAM'IM
Teen FictionBarış Mirza GENÇER Hikayemizin Dev Adamı ,Akman Koleji'nde okumakta. Annesinin gözbebeği babasının haylazı Barış Mirza'nın hayattaki tek zaafı şimdilik annesi. ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ Beren KUTMAN Hikayemizin minik kuşu Beren, en yakın arkadaşı olan...