1. Bölüm

132 25 11
                                    

4 katlı apartmanın üçüncü ve ikinci katındaki ışıklar söndü. Yarım saat sonra birinci katında ışılar kapandı. Yaklaşık beş dakika sonra dördüncü katında ışıkları kapatmasıyla odalardan birinin camındaki ruh uçup gitti. Dinlerin ve ruhçu felsefelerin insan vücudunda bulunduğunu kabul ettikleri, yaşamın özü saydıkları, ölümsüz sayılan bir töz. Bedeni devindiren ve etkin kılan yaşama ilkesidir ruh. Ruh, karanlık ve durgun gecede gökyüzüne karışıncaya dek uçtu. Gökyüzündeki aralık kapıyı ittirip açtığında karanlıkta elindeki mumlarla ona ilerleyen kaybolmuş ruhlara baktı. "Ölüm sizi bir tabela ile karşılayacak. Tabelada ise yalnızca 7 harf yazacak. ARİZONA!"
Kaybolmuş ruhların ona fısıldadığı isim buydu. ARİZONA... Neydi bu? Bir ülke mi? Kız veya erkek ismi mi? ...

"Kedi yavrusunu kaybetse bulamaz. Bir gün bu odada kendini kaybedeceksin diye korkuyorum." Sitem eden babamın sesiyle tek gözümü açıp baktım. Elindeki çamaşır sepetiyle kapının kenarına yaslanmış ve bıkmış bir surat ifadesiyle bana bakıyordu. "Baba iki da..." Daha sözümü bitirmeden babam uyaran bir ses tonuyla konuştu. "Servisi kaçırırsan okula ben bırakmam Elis!" Bu -tatlı- atışmaya son verip yataktan gerinerek kalktım. "Okulun bu saatte olması benim suçum mu baba?" "Onu, bunu anlamam kzım. Beş dakikaya mutfakta ol." Babam banyoya doğru ilerlerken bende odanın kapısını kapatıp , siyah kot pantolonumu ve okul formamı giydim. odamdan çıkıp banyoya girdim. Aynadan dağılmış saçlarıma bakıp elimi yüzümü yıkadım ve ıslak ellerimle saçlarımı düzelttim. Mutfak kapısından içeri girecekken bacağıma dolanan kollarla kaşlarımı çattım. "Miyav! Beni mutfağa götür, miyav," diyen ve kendini kedi sanan kardeşime boş bakışlar attım. ...

"Of evladım, bu kadar doldurulur mu bu çanta?" Serviste çalışan Canan abla, lise birinci sınıflardan çıtı pıtı bir kız öğrenciyi paket gibi yerden kaldırıp servise bindirirken söyledi bunları.
Camdan dışarıyı izlerken son anda servise yetişebilmenin sevincini yaşıyordum. Arka tarafta sesler yükseldiğinde kavga olduğunu anlamıştım. Servisçi Metin abi, dikiz aynasından kavga edenlere bakıp uyarmıştı. Metin abi 3 numaralı servisini okul bahçesinin önüne park ederken Burçin ve Ebru'nun servisinin çoktan geldiğini gördüm. Serviste kapı tarafında ben oturduğum için ilk ben indim, hızlı adımlarla sınıfa ilerledim sırama geçerken önümde oturan Burçin ve Ebru bana döndü; "Yeni öğrenciler geliyormuş, hede bizim sınıfa" dediler.
Burçin ve Ebru ile pek yakın değildim. Lise üçüncü sınıfa bir ay önce geçmiştik ve ben bu liseye yeni gelmiş sayılırdım. Annemin ölümünün bu yaz üçüncü yılı olacaktı. İzmir'de annele pek çok anımız vardı, artık ben ve babam dayanamıyorduk.Bizde annemden bize kalan son hatırayı yani 5 yaşındaki kardeşim Alya'yı da alıp İstanbul'a geldik. Burçin ve Ebru ile okullar açıldığında tanışmıştık. Öğretmenler zili çaldığından bir kaç dakika sonra matematik öğretmeni sınıfa girmişti. Öğretmen sınıfa göz gezdirip oturun komutunu verdi. "Araştırma ödevlerinizi çıkarın çocuklar." Ödev mi vardı? Benim gibi ödev olduğunu bilmeyen öğrenciler hocaya mazeretlerini sunarken sınıfın kapısı açıldı. Yeni öğrenciler diye tahmin ettiğim 3 erkek, 3 kız sınıfa girdiğinde, matematikçi ödev kontrollerini bırakıp yeni gelenlere döndü. "Siz yeni gelen öğrenciler olmalısınız" dedi onay isteyen bir sesle. Yeni gelenler öğretmeni onayladığında boş olan yerlere geçip oturdular. Aralarından sarı saçlı, renkli gözlü bir kız benim yanıma otururken diğerleri arkadaki boş yerlere yöneldi. Öğretmen ödev kontrolüne kaldığı yerden devam ederken bende önümde oturan Burçin ve Ebru'ya sataşıyordum. Onlarda en sonunda rahatsız olduklarını dile getirdiklerinde bende yanımda oturan kıza dönüp onu incelemeye başladım.Oda bana dönüp bir şeyler fısıldamaya başladı. Tam o anda başıma giren ağrıyla kafamı tutup çığlık atmaya başladım. ...

"Size o olduğuna eminim demiştim." Kafamda tepinen filleri umursamadım ve kulağımın zarını patlatacak derecede bağıran kişiye sövmek için gözlerimi yavaşca araladığımda, bana bakan yeni gelenleri gördüm. Ne oluyor yahu? Uzandığım revir yatağından kalktım. Bana sarılıp "Sonunda uyandın" diyen kızı hafifçe ittim. "Biraz sessiz konuşur musun! Başım hala ağrıyor" dedim ve ufak bir tebessüm yolladım.O bana özür dileyen bakışlar atarken, yeni gelenlerden uzun boylu, mavi gözlü, kumral saçlı kız elini uzatıp. "Ben Beste, buda ikizim Kaan" diyip yanında duran ikizini gösterdi. Kaan'da ikizi gibi mavi gözlü ve koyu sarıya kaçan kumral saçları vardı. Beste'ye karşılık olarak "Bende Elis" dedim. Beste bana diğerlerini de tanıtmaya başlamıştı. Elini tuttuğu kişiyi gösterip "Bu Poyraz" dedi. Ardından "Benim sevgilim" diye eklediğinde ufak bir tebessüm ettim. Sonra ikizinin yanındaki kızı gösterip "Bu Açelya, Kaan'ın sevgilisi." Açelya "memnun oldum" dediğinde ona 'bende' diyip karşılık verdim. En sonunda, sınıfa ilk girdiği zaman benim yanıma oturan kızı gösterip "Buda İklim, yanındaki de sevgilisi Savaş." ...

"Kafanı karıştırmadan söze giricem." Açelya'yı dinlediğime karşı bir ses mırıldandığımda anlatmaya başlamıştı oda. "Biz bu okula senin için geldik Elis..." Daha Açelya sözünü bitirmemişken Poyraz konuşmaya başladı. "Arizona' daki tanrılar, döngüdekileri almaya geliyorlar..." Arizona adını bir yerde daha duymuştum.Küçükken kardeşim gibi kendimi 'değişik' birileri zannetsemde bu olağandışı şeyleri saçma bulmaya başlamıştım. "Arizona'nın nasıl bir yer olduğunu biliyoruz bu yüzden döngüdekileri bulucağız ve oraya gitmelerini engelliycez." Poyraz konuşmasını bitirdiğinde söze atıldım. "Ne anlattığınız hakkında ufacık bir bilgim yok desem, hem bu döngüde neyin nesi?"
"Kısaca hayatın tehlikede desem" diyen Kaan'a döndüm. "Döngü ne?" dedim üstüne basa basa. "Döngü dokuz kişiden oluşuyor ve buradaki herkes bu döngüye bağlı" dedi Beste.
"Dokuz kişimi? Bizden başka kim var?"Ne ara kabullenmiştim anlattıklarını ben? "Burçin' de var ama yanındaki kız şüphelenmesin diye gelmedi o. Bir de kimsenin bilmediği bir kişi daha var.Dediğim gibi yani bizde bilmiyoruz." Anladığımı belirtir şekilde kafamı iki yana salladım. "Zamanla anlayacaksın. Ama lütfen son kişiyi de bulup döngüyü bozana kadar bizden ayrılma."İklim yalvaran bir surat ifadesiyle cevap beklerken işi biraz dalgaya vurmak amaçlı gülerek "Eve gitmeme demi izin yok " dedim. "Bunu evet olarak kabul ediyoruz"dedi Açelya.kafamı sallayıp onayladım. "O zaman aramıza hoşgeldin Elis." ...

"Yarın veli toplantısı varmış" diyen babamın sesiyle önümdeki tabaktan kafamı kaldırıp bir kaç saniye babama baktıktan sonra tabağıma geri döndüm. "Okulda bir şey mi oldu?" Babama cevap vereceğim anda kardeşim miyavlamaya başladı.Ne kadar da normal bir çocuk. "Anlatmadığına göre özel konular sanırım." Babamın meraklı bakışlarıyla gülümsedim. "Sınıfa yeni birileri geldi"dedim. Babam yemeğine devam ederken "Ne güzel işte.Yoksa onlarla kavga falan mı ettin?" Hafif çatık kaşlarıyla bana baktı. "Yoo" dedim ağzımı gererek. "Aksine, geldikleri gibi kanka olduk.Hatta yarın veli toplantısında seninle tanıştırırım onları." Sınıfta başımın ağrısından bayıldığımı söylesem mi diye düşünürken baba "Tabi, tanışırız"diyerek beni onayladı. "Neyse, benim ödevlerim odaya gidip yapıyım. Alya sende gel uyu artık." "Sofrayı toplamakta yine bana kaldı" diye söylenen babama gülüp odaya geçtik.
Alya'yı yatağına yatırdım ve yanağından öpüp iyi geceler dedim. Oda bana iyi geceler dileyip yanağımı yaladı. Bende hemen yan taraftaki yatağıma yatıp elimin tersiyle yanağımı sildim. ...

"Ateş bacayı sardığında sen çoktan cehennemde olacaksın. Lavlar cehenneme düştüğünde kaçış yolu bulamaycaksın, kaçacak yer ayak basacak toprak yok ki! Her yer Arizona'nın ateşi. Sen döngüdeki ölü seyahatçısın. Hades'i görürsen söyle şeytan oyun istemiyor. "Sen kimsin?" "Ben seyahatçıların dedesiyim. Arizona'ya gitmeniz gerek." Bembeyaz sisli bir odadaydık. Seyahatçıların dedesi elindeki sopayı titreyen elleriyle sıkıca tutuyordu. "Arizona neresi?" dedim. "Arizona yüzyıllar önce, Tanrı ile Tanrıçaları korumak için kurulan ölümsüzler ülkesidir. Arizona'ya hükmetmek isteyen Hades kedini döngüye bağlıyor. Böylelikle 'dışavurum üçgenide' Arizona' nın bir parçası oluyor. Fakat ay döngüsü bozulmadan bir dışavurum üçgeni bozulamaz!.."

ARİZONA / Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin