2. Bölüm - Susmayı Öğrenmek

67 3 7
                                    

Bölüm Şarkısı: Nothing But Thieves - Is Everybody Going Crazy?

Hayatım boyunca yalnızlık hissi peşimi bırakmamış, zor durumlarımda boğazıma yapışarak nefeslerimi kesmişti. Bir partide onlarca arkadaşımla eğlenirken yalnızdım, sırf beni elde etmek için etrafımda dönen erkekler benimle ilgilenirken yalnızdım ve en çok gecelerimi evde geçirdiğimde yalnızdım. Koskoca odada sadece aynadaki yansımam ve artık ben olmayan kendim vardı. İşte o gecelerde tüm aynaları kırmak, parçalamak istiyordum. Aynada yansımam bana gerçekleri fısıldarken sadece ağlıyordum.

Şimdi ise uzun yıllardır duygu köşküme uğramayan bir his kapımı kırıp en rahat koltuğa boyluca uzanmıştı. Yabancılık derlerdi buna, ait olmama düşüncesiyle beslenen bir canavardı. Yalnızlığın elindeki iplerin bir kısmını almış, beynimi acımasızca yönetiyordu. Sen buraya ait değilsin. Kimse seni burada istemiyor. Yenisin ve hep öyle kalacaksın.

Minerva'daki ikinci günümdeydim. Altıncı derse girecektim. Bundan önceki dersim Fransızcaydı ve ben lanet sınıfı bulabilmek için neredeyse on beş dakikamı harcamıştım. Kuklası olduğum yabancılık burada beni yönlendirmeye başlıyordu. Koridorda sınıfımı aramak için çaresizce turlarken kimseye soramıyordum. Herkes kendi arkadaş grubundaydı, herkes çok sosyaldi ve herkes kibirliydi. Bunları bakışlarından rahatça anlayabiliyordum.

Etrafıma akvaryumundan düşmüş bir balık gibi baktığımdan bazı insanların benim hakkında konuştuklarını, benimle dalga geçtiklerini duyabiliyordum. Zaten onlar da seslerini benden esirgemiyorlardı. Kesin kayboldu, diyorlardı; bazıları gülerek, bazıları üzülerek.. O zaman son senesinde okul değiştirmeyecekti, diye bana bakıp yüzlerini buruşturuyorlardı. Yardım etsek mi, diyen yumuşak kalpliler çıkıyordu aralarından. Ama onları dengeleyen insanlar oluyordu. Bırak, kendi bulsun, sözlerini sarf ediyorlardı onlar da. İşin sonunda her arkadaş grubunda alınan karar belliydi. Kimse bana yardım etmiyordu.

Sanki körmüşüm gibi okulda dikkatlice geziniyordum. Bir yılımı burada geçireceğim için blokları, sınıfları, laboratuarları kafama yazmaya çalışıyordum. Hayatımda ilk defa sıfırdan başladığım bir yere gelmiştim. Liseye başladığımda eski yakın arkadaşlarımla yazılmıştım. İlk önce üç kişiydik, bir haftaya ise onlarca kişiyle arkadaş olmuştuk. Ama şimdi böyle değildi. Birlikte okulun zorluklarını tartışabileceğim arkadaşlarım yoktu. Yardım isteyebileceğim güvendiğim bir insan yoktu. Kimse yoktu. Kimse.

En çabuk bulabildiğim yer kantindi kuşkusuz. Bu yüzden Kuzey Yıldızıymış gibi ilk önce kantini buluyor, ona göre yönümü belirliyordum. Neredeyse her blokta kantin olduğunu gördüğümde kuzey yıldızlarım çoğalmış ve niteliksiz olmuştu. Bu yüzden kendi bloğuma gidip dışarıdaki kantinden americano almıştım. İnsanlardan kaçmak için en uçtaki boş masaya oturmuştum. Burasının da boş olma sebebini anlamam çok zaman almadı. Havalandırma tam üstümde olduğundan yemek kokusu geliyordu.

Okula birisi yeni başladığında hep dedikodusu dönerdi. Çünkü buradaki herkes yıllardır birlikteydi. Ergenlikleri birlikte geçmişti, sorunlarını aynı dönemlerde atlatmışlardı. Zaten az da kişi olduğundan herkes birbirini tanır, adeta kafalarında sicillerini tutarlardı. Yeni gelen kişinin sicili boşluktur. Doldurmak gerekir. Bu yüzden delicesine dedikodusu yapılırdı. Biliyordum bunları. Biliyordum çünkü ben de aynısını yapmıştım defalarca.

Kulaklıklarımı takmış dışarıyı izliyordum ki birisi omzuma dokunana kadar. İrkilerek geri çekildim ve kulaklıklarımı kulağımdan çıkardım. Yaşını almış bir kadın bana bakıyordu. "Kızım, seslendim duymadın. Teneffüs zili çoktan çaldı." Gözlerim etrafta gezindiğinde kadının dediğinin doğruluğunu gördüm. Kimsecikler kalmamıştı kantinde. "Teşekkürler," diyerek ayaklandım ve telefonumu çıkardım. Dün bana gönderilen ders programına baktığımda altıncı dersin beden olduğunu gördüm. "Kahretsin ya!" diye söylenmeden duramadım. Şimdi bir de spor salonunu bulacaktım!

GİRİFT | ARAFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin