5. BÖLÜM ADI: KEHANET
-Hey nerdesin burada herşey karanlık birşey göremiyorum?
bir süre sonra gözü karanlığa alışmıştı ve bir ormanlığın ortasında duruyordu.
bir an aklına yuri geldi bir hışımla arkasına döndü. yuride onun gibi şaşkınlıkla
etrafına bakınıyordu. sonra o da bakışlarını melek'e çevirdi;
-biz nerdeyiz sen biliyor musun?
-hiçbir fikrim yok. dediği esnada omzunda bir elin varlığını hissetti. kafasını çevirdi ;
-heyy! ne yapıyorsunuz beni takip etsenize.
-nerde olduğunu göremedik ki? bu elektrik direği boyla bile farkedilmiyorsan
anla ne kadar karışık bu orman..
-hadi dırdır etmenin vakti değil kayıplar aynasını bulmaya gitmeliyiz bu yakınlarda
bir mağarada olduğuna eminim..
-ne yani bu kadar kolay mı oraya varmak? nasıl desem masallardaki gibi yedi başlı
ejderhanın sorularına cevap vermeyecek miyiz? diyerek dalgacı bir vaziyette gülümsedi
melek. [:P]
-sen varsın ya yetmez mi bir ejderha kadar çirkinsin zaten, bir yedi başın eksik
o nu da, kapanmak bilmeyen çenenle tamamlıyorsun.... [:P]
o sırada yuri araya girer;
-heyy! bölmek istemiyorum ama ben üşümeye başladım biraz yürürsek belki ısınırım
hemde kayıplar aynasını da buluruz belki. nasıl fikir ama [:D]
mu kyul ve melek aynı anda dönerek;
-SEN SUS! diye bağırdılar
-tamam ya ne haliniz varsa görün.
mu kyul karşılarındaki patikayı işaret ederek;
-burdan devam edeceğiz. beni takip edin ...... dedi daha kızlar cevap vermeden hemen
yola koyuldu. kızlarda onu takip etmeye başladı.
------------------------------------------------------------------------
yuri;
-ya bu orman neden bu kadar sessiz anlamıyorum.
-bende ama benim karnım açıkmaya başladı. mu kyul arkasını dönmeden;
-heyy! bebek gibi mızmızlanmayı bırakında yola devam edin çok az kaldı mağaraya.
melek sinirlenerek;
-biz bebek değiliz tamam mı? sen nereye gidersen git ben burada biraz dinlenip karnımı doyuracağım.
deyip olduğu yere çömeldi. yuri bir an ne yapacağını şaşırsada o da meleke katılarak oturdu.
mu kyul;
-ALLAHIM benim suçum neydi de bu iki bebekten bozma yetişkini benim başıma verdin.
tamam iyi ben birkaç odun toplayayımda üşümeyelim oturduğumuz yerde. melek;
-ne luzüm varki senin gibi balta girmemiş bir odun buradayken, oduna lüzum yok.
mu kyul onu umursamayarak arkasını dönüp giti;
-ya bu mu kyul la ne alıp veremediğin varda durmadan birbirinize
laf sokuyorsunuz?
-aman gıcığın teki boşver.