Bir süre kızımın oyununu izlerken, nasıl da mutlu olduğunu fark ettim onu mutsuz eden sadece bendim o aslında çok pozitif ve sıcak kanlı bir çocuktu. Onların oyununa dalmışken içeriye kızın anne, babasıyla beraber dün araştırdığım Duru Hanım da girmişti. Kızım onlara dönünce bir anda gözleri parladı ve Duru Hanımın üzerine atladı. Ben şokla onlara bakarken psikolog kızıma sarılıp, öpüyordu.
ALAZ
Ben şaşkın şaşkın onlara bakarken psikolog fark etmiş olmalı ki bana dönüp elini uzattı.
Duru: Merhaba! Ben Duru Yüksel. Siz?
Alaz: Merhaba Duru Hanım memnun oldum ben Alaz Rosa'nın babasıyım.
Bana düşünceli düşünceli bakan Duru sonun da kendine gelmiş gibi konuşmaya başladı.
Duru: Ah affedersiniz Rosa'nın babası olduğunu bilmiyordum. Buyurun lütfen odama geçelim.
Dedikten sonra kızıma dönerek
Duru: Mia tatlım biz babanla konuşurken sen biraz burada oyun oynar mısın?
dedi ve kızımın onaylamasıyla Duru'nun odasına gittik. Bana gösterdiği koltuğa oturdum o da eline aldığı not defteri ve kalemle karşıma oturdu ve evet sizi dinliyorum Alaz Bey dedi.
Alaz: Her şeyi anlatıcam ama öncelikle siz kızımla nerden tanışıyorsunuz?
Duru: Ben Londra'da yüksek lisans yaparken Eliz ile komşuyduk. İşi olduğu zamanlar da Mia'yı bana bırakırdı. Çok enerjik, çok tatlı bir çocuktur. Ama Eliz bana hiç senden bahsetmemişti.
Alaz: Eliz bana da hiç kızımdan bahsetmedi zaten diye sinirle söylendim.
Duru: Nasıl yani kızın olduğunu bilmiyor muydun?
Alaz: Hayır. Belki de ona bir şey olmasaydı da asla öğrenemeyecektim.
Duru: Eliz'e bir şey mi oldu? İyi mi şimdi? Nerde o? onu da çok özledim gerçekten, ben buraya döndükten sonra birkaç kez konuştuk ama uzun süredir iş yoğunluğundan onu tamamen unutmuştum.
Sorularını ardı ardına sıralayıp bana döndüğün de ne diyeceğimi şaşırmıştım. Eliz' i sevdiği belliydi ona Eliz'in öldüğünü söylediğim de ağlama ihtimali çok yüksekti ve ben o güzel okyanus mavisi gözlerin dolmasını istemiyordum. Kadınların ağlamasına asla dayanamayan ben zaten günlerdir küçük kızımı ağlatıyordum şimdi de bu okyanus gözlü güzeli ağlatmak kesinlikle istemiyordum. O yüzden er ya da geç söylemek zorunda olduğumu bilsem de şimdilik sorularını duymamış gibi yapıp anlatmaya başladım.
Alaz: Şey dediğim gibi Eliz bana bir kızım olduğunu söylememişti. Ben Rosa'nın Elizin kızı olduğunu görünce şüphelendim DNA testi yaptırmak istedim sonuç pozitif çıktı yani Rosa benim kızım. Onu yanıma aldım ve ona babası olduğumu söyledim ama bana karşı çok öfkeli benle konuşmuyor, beni dinlemiyor doğru düzgün yemek bile yemiyor. Ne yapacağımı bilmiyorum çok çaresizim kızımı çok seviyorum ama ona sürekli zarar veriyormuş gibi hissediyorum. Benim yanımda hep mutsuz.
Duru: Anlıyorum Alaz Bey ama Mia'nın öfkesi çok normal sonuçta sizi tanımıyor ve hem şimdiye kadar yaşadığı ülkeden başka bir yere geldi hem de şimdiye kadar babasız büyürken bir anda ortaya bir baba çıktı. Onu şimdiye kadar görmemeniz onda onu sevmediğinize dair bir düşünce oluşturmuştur ve bu yaşta çocuklar sevilmediklerini hissettiklerinde öfkeli olabilirler. Mia'nın yaşı daha çok küçük bu yüzden etrafında ki çoğu şeye anlam veremiyordur ama merak etmeyin yaşıtlarına göre olgun bir çocuk sayılır. Ben onla konuşup durumu anlatmaya çalışacağım sizin onu ne kadar sevdiğinizi, onun varlığını bilseydiniz onu görmeye geleceğinizi anlatacağım. Lakin bu gibi babayla sonradan tanıştırılan çocuk olaylarında annenin görevi çok büyük küçük çocuklar annelerine çok değer verirler ve annenin çocukla konuşup sizin iyi biri olduğunuzu söylemesi bile çocuğun sizi sevmesini sağlayabilir. Bu yüzden ben Eliz ile ortak hareket etmenizi tavsiye ederim.
Sanırım artık Duru'ya Eliz' in vefat ettiğini söylemem gerekiyordu. Yoksa kızımı annesinden ayırıp kendi yanıma aldığımı falan düşünecekti.
Alaz: Duru Hanım biz Eliz'i 2 hafta önce bir trafik kazasında kaybettik.
Duru: Nee! Nasıl olur bu Allah kahretmesin Mia daha çok küçük Eliz gencecikti. Ahh
Tahmin ettiğim gibi Duru ağlamaya başlamıştı o mavinin en güzel tonun da ki gözleri şimdiden kıp kırmızı olmuştu. Destek olmak için ayağa kalkmıştım ki bir anda kapı açıldı ve içeriye Rosa girdi.
Rosa: Duru abla ben çok sıkıldımm.
diyerek Duru'nun yanına gelen kızım o sırada göz yaşlarını silmeye çalışan Duru'yu görünce öfkeyle bana döndü.
Rosa: Onu da ağlattın dimi nefret ediyorum senden git burdan!
dedikten sonra Duru'ya sarıldı.
Duru: Hayır, tatlım baban beni ağlatmadı. Beni bir arkadaşım aradı hasta olmuş ben ona üzüldüm ama geçti bak ağlamıyorum. Hem biz babanla çok iyi anlaştık, ben çok sevdim onu hadi özür dile babandan bak nasıl üzdün onu.
Rosa: Hayır babam değil o benim yalancı o babam yok benim. Babam çok uzaklara gitmiş benim geri dönemez demişti annem. Annem de onun yanına gitti biliyor musun Duru abla o da bıraktı beni o da geri dönemeyecek. Ama ben belki onların yanına gidebilirim, gidebilirim dimi Duru abla büyüyüp çok zengin olursam gidebilirim onların yanına onların belki parası yetmiyordur geri dönmeye ama ben giderim onların yanına.
Kızımın sözleri hem benim hem de Duru'nun gözlerini doldurmuştu ikimiz de çok zor tutuyorduk kendimizi. O küçücük yaşında neler düşünüyordu. Daha ölümün ne olduğunu anlayamayacak yaşta ölümün en ağırıyla karşılaşmış annesini kaybetmişti. Eliz'e o kadar kızıyordum ki eğer kızım olduğunu bana söyleseydi en azından ben kızımın acısını dindirecek bir şeyler yapabilirdim ama ben kızım için tamamen bir yabancıydım ne yapabilirdim ki kızım beni tanımıyorken küçücük çocuğun eline DNA raporunu verip bak babanım diyecek halim yok ya.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgi Terapisi
General FictionYeni bulduğu küçük kızıyla ne yapacağını bilmeyen Alaz ve onun yardımına koşan çocuk psikologu Duru ikisi içinde psikolog olmaktan ileri gidebilecek mi??