"Fikrini değiştirirsen ara tatlım, bekliyor olacağım..." dediğini duymazlıktan geldim ve bana bakan insanları umusamayarak restorandan kendimi dışarı attım. Sözleri kafamda tekrar tekrar yankılanıyordu. Ben neler düşünürken şu olanlara bak! Beni resmen bi fahişe gibi görüyor! Neden böyle oldu ki...ben sadece onu sevdim. Beni nasıl böyle görebilir. Beni sevmesini beklemiyorum zaten. Çok geç kaldığımızın farkındayım. Artık olmaz biliyorum. Ama bu olanları da kendime yediremiyorum. Çantamdan çıkardığım peçeteyle burnumu sesli bir şekilde sildim. Yanımdan geçen insanlar umrumda bile değildi. Benim kalbim kırıldı. Keşke hiç görmeseydim. Hiç tanışmamış olsaydık. O sadece uzaktan sevdiğim bir hayal olarak kalırdı. Şimdi gözümde bir hiç olmasındansa hayal olarak kalması daha iyi olurdu. Kalbimdeki kocaman yerinin içine sıçmazdı en azından.
Uzunca bir yürüdükten sonra taksi çağırmayı denedim ama midemin bulandığını hissedip kenara çekilip içim çıkana kadar kustum. İçim almıyordu bu olanları. Hala ağlamaya devam ediyordum. Topuklularda canıma okumuştu artık. Çıkarıp bi kenara fırlattım ve bir kaç dakika kaldırıma oturdum. İşte şuan tam bir fahişe gibi duruyordum. Çünkü kaldırımda bu halde oturan bir kadın orospu olurdu insanların gözünde. Bu dünya böyleydi. Kadınsanız ve biraz güzel görünseniz hop orospu damgası yersiniz. Kadınlara saygısı olduğunu söyleyen Zayn bile bana bunu yaptıysa herkesten beklerim artık.
Biraz daha yürüdükten sonra ilk gelen taksiye bindim ve hala sakinleşemediğim için taksicinin endişeli bakışlarını ardımda bırakarak evin yakınlarında indim.
Ve bir karar verdim. Bir daha hayal kurmayacağım. Öyle her şeye hemen ümitlenmek de yok...gerizekalı her kırılışında bunu söylüyorsun ama her defasında da aynı hatayı yapıyorsun! lanet olsun! karanlık sokakta topuklu ayakkabılarım elimde yalpalayarak yürürken aynı zamanda durmaksızın akan gözyaşlarımı silerken kendi kendime bu sözleri tekrarlıyordum. Canımın yanması geçmiyordu. Neredeyse eve yaklaşmıştım ama hiç gidesim yoktu. bilmiyorum galiba yüzüm yok ya da gücüm. ne yapacağım ben şimdi? nasıl bundan en az zararla kurtulacağım? öyle bir çıkmazdayım ki...resmen aslanın ağzında yıllar boyunca beklediğim, uğruna fedakarlıklar yapmayı göze aldığım o hayat yani deli gibi istediğim geleceğim duruyor ve biliyorum o aslan benim sonum olacak. peki ben? ben buna izin verebilecek miyim?Yürüye yürüye evin önüne geldim. Ama içeri girmeden önce toparlanmam gerekiyordu. Ayakkabılarımı tekrardan giydim, çantamdan aynamı çıkarıp yüzümü gözümü sildim. Ağladığım hala belli oluyordu ama umursamadan anahtarı çıkarıp kapıyı açtım. Kızların salondan sesi geliyordu. Tabi uyumadılar ve benden gelecek haberleri beklediler. İçeri girdiğimde film izliyorlardı. "Ben geldim." Yüzümdeki hafif bir tebessümle onlara baktım. "Hoşge-bu yüzünün hali ne?" Betty endişelenerek yanıma geldi. Hala gülmeye devam ediyordum. " Erin'in dediği çıktı. Zayn ba- bize iş teklif etti." Celine koltuktan fırladı. "Oha ciddi misin!!! Allahh sonunda dualarımız kabul oldu!" Melisa ve Erin de ayağa fırladı ve hepsi birden sevinçten çığlık atmaya başladı. Betty de onlara katıldı. Çok mutluydular. Halbuki ben daha sözümü bitirmemiştim. Zayn'in beni fahişesi yapma şartını söyleyememiştim. Hala ağlayarak çığlık atmaya devam ederken fark etmesinler diye ben de aralarına katıldım. Ben sadece ağlıyordum. Ne onların mutluluğunu bozmak istiyordum ne de bu işe bulaşmak. İkilemde kalmıştım. Onlar hala heyecanlı heyecanlı konuşmaya devam ederken ben yavaşça geriye çekildim. Kapının eşiğinde onların bu her şeyden habersiz saf mutluluklarını izlerken kaydettiğim numarayı arayıp bekledim. Telefonu açtığı anda bir şey söylemesini beklemeden konuştum. "Kabul ediyorum" Ardından telefonu suratına kapattım ve odamın yolunu tuttum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sacrifice
FanfictionMasadan hızla kalkıp bardaktaki suyu yüzüne fırlattım. "Al o teklifini bi tarafına sok Malik. Senin fahişen olmaktansa stüdyolarda yıllarca sürünürüz daha iyi. Bir şey daha var: Git kendini becer!" Salondan çıkarken arkamdan seslendiğini duydum. "Fi...