Geldiğimiz büyük mağazının önünde durup göz gezdirmeye başladım. Mağazanın dışı tamamen camlarla kaplanmıştı. Saydam cam olduğu için kolaylıkla içerisini görebiliyordum. Fazla büyük değildi fakat çok fazla genişti. Bu yerde kolaylıkla çalışabileceğimi düşünmüyorum.
Mira ' ya baktım. Sanki büyülenmiş gibi bir hali vardı. Benim ona baktığımı anlayınca mutlu yüzü birden soldu ve " Burası olmaz dimi?" dedi.
Kafamı sallamakla yetindim. Biz genellikle küçük bir yerlerde çalışmayı düşünüyorduk. Bir ara kendimiz açacaktık ama sonra bu fikirden vazgeçtik. Hem bunu açacak kadar gelirimiz yoktu hem de okul ve cafe işletmeyi aynanda yürütemezdik.
O mağazıyı gördükten sonra fikrimiz değişmiş ve başka küçük yerlere bakmıştık. Çarşının ortalarında şirin, küçük ve bir o kadar da güzel bir cafe bulmuştuk. Cafede ki şirin tonton dede ve neneyle anlaşıp bir müddet görüştükten sonra eve dönmüştük. Yorucu bir günün ardından ikimizde güzel bir duş alıp biraz film seyrettik. Ardından da odalarımıza dağıldık.
Yatağıma yatıp tavana bakmaya başladım. Bügün olanları ve geçmişi düşündüm.. O teyzenin bizi bulması, sahiplenmesi ve sonra vefaat etmesi. İçimi acıtıyordu. Kendi ailemiz bile bizden vazgeçmişken o bizden vazgeçmemiş, çabalamıştı.
~
Yorucu bir okul ve iş gününün ardından sonunda kendimize vakit ayırma imkanı bulabilmiştik. Saat 16:30 da okuldan çıkıyor, 17:00 da işte oluyorduk. İşten ise saat 22:35 gibi çıkıyorduk.
Şuan çok uykumuz olmasına rağmen uyumuyorduk. Çünkü bugün her zaman gittiğimiz, çok az insanın bildiği, deniz manzaralı, küçüklü büyüklü tepecikleri olan bir yere gidecektik. Aslında daha evvel orta da dönen dedikodular olmasa idi şuan da orada yüzlerce insan olabilirdi. Bahsettiğim yerin manzarasına aşık olabilecek o kadar çok insan olmasına rağmen saçma ve gerçek olup olmadığı bilinmeyen dedikodulara inandıkları için bu yerin güzelliğini ellerinin tersleriyle itiyorlardı.
Dedikodulardan geneli burada cinayetler yaşandığı doğrultusunda. Belki ormanın arkasında ve biraz uzakta ama bunlardan yola çıkarak bu dedikoduları ortaya koyup bir avuç aptal insanın inanmasına yol açmak gerçekten çok saçma. Ben kendi kendime düşünüp kendi kendimi yiyip bitirdiğim o hayali dünyadan Mira'nın bana aynı soruyu defalarca sorup en sonunda bağırmasıyla çıkabilmiştim. Ona sinirli bakışlar atarak ; " Her şey tam. Abur cuburlarımızı ve içeceği aldık. Yani bana sürekli alacak başka bir şey kaldı mı? diye sorma!" dedim.
Bana göz devirerek cevap verdi ve elinde tuttuğu sepeti kasiyerin yanına bıraktı. Kasiyer eline aldığı abur cuburları tek tek cihaza okutarak yan tarafa bırakıyordu. Kasiyer sabahtan akşama kadar yorulmuş olmali ki elini zor kaldırıyordu. Zar zor kaldırdığı elinin birini benden para almak için bana diğerini ise parayı koymak için kasaya götürdü. Arka cebime sıkıştırdığım elli lirayı kasiyerin bana uzattığı eline tutuşturdum. Ardından kasiyer parayı kasaya koyarak bana para üstünü ve fişi uzattı. Aldığım para üstünü ve fişi arka cebime sıkıştırdım....
....
Sonunda gelmiştik. Fazla büyük veya fazla küçük olmayan tepeciklerden birine oturduk. Abur cubur dolu poşetimizi de hemen yanımıza koymuştuk. Biraz etrafa göz gezdirdikten sonra poşete elimi atıp iki buçuk litrelik kolayı ve pet şişeleri alıp poşetten sallamamaya özen göstererek çıkardım. Poşetten çıkardığım kolayı pet bardaklara koydum ve kolanın ağzını kapattım. Mira önce bakıp ardından doldurduğum iki adet pet bardaktan birini alıp ağzına götürdü. Bende elime aldığım koladan birkaç yudum aldıktan sonra poşet sesi duymamla birlikte Mira 'ya baktım . Elindeki cipsleri göstererek omzunu yukarı kaldırıp indirdi. Onun bu sevimli ayı haline gülümseyerek karşılık verdim. Bana uzattığı özellikle seçtiğim acılı cipsiyi elime aldım ve hemen ağzını açıp yemeye başladım. Mira da yoğurtlu cipsisini özenle açmaya başladı. Ona göz devirdim ve ; "Altı üstü cipsi. Bu kadar özenmene ne gerek var." dedim. Bana kaşlarını çatıp bakmaya başladı . "Sen ne anlarsın ki? " dedi bana umursamazca.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAFYA' NIN LANETİ °
Ficção AdolescenteKendi ayakları üstünde durmaya çalışan, zor günler atlatsalarda birbirlerinden ayrılmayan ve asla pes etmek istemeyen iki şapşal kız. Her zaman ki gibi gittikleri, insanlar arasında pek tercih edilmeyen bir sahildi. İnsanların tercih etmeme sebebi...