"Bu da kim?" dedi kapıyı açan adam. Acayip beyaz tenli, elmacık kemiklerine kadar uzunca siyah saçlı, düz çizgi şeklinde bir garip konumlu kaşları, epey mor göz altlı, orta boyuyla pek cüsseli olmayan bir herifti. Üzerinde beyaz bir gömlek, parmaklarında irili ufaklı altın yüzükler vardı. Acayip sinirli ve sabırsız görünüyordu.
"Kuyruğum," dedi Baekhyun, herhangi bir izin beklemeden içeriye girerken. "Nereye gitsem peşimde dolanıyor."
Gözlerini kısarak bir ona, bir kapıdaki Chanyeol'a baktı. "Bana sabah torbacı diyen şerefsiz misin sen?" dedi huysuz huysuz. Çenesini dikip dudaklarını bükerek konuşuyordu.
Komiser yerinde rahatsızca kıpırdanırken, "Öyle kayıtlıydı," dedi. Torbacı Chanyeol'u kapıda bırakıp Baekhyun'un peşinden içeriye doğru yürüdü.
"Beni Torbacı diye mi kaydettin?" diye bağırdı, sesi epey inceydi. Chanyeol'un gözüne öfkeli ve gürültülü biri gibi görünüyordu.
"Değil misin?" Baekhyun'un alaylı bir tonla cevap verdi. Onlar tartışma içerisindeyken Chanyeol yanan yanaklarıyla girdiği odadaki yabancı simalarla bakışıyordu.
Evde torbacıdan başka, köşedeki koltukta elinde bir kahve kupasıyla telefonuna bakan, şifon elbiseli, esmer alımlı bir kadın ve acayip kaliteli görünen klasik bir takım elbisenin altına boğazsız spor ayakkabılar giymiş, temiz yüzlü yakışıklı bir herif vardı.
"Siktiğin herifi yanında mı getirdin?" dediğinde Baekhyun, bir süre boşluğa bakıp "Kyungsoo nerede?"diyerek geçiştirdi onu.
"Yok o, yeğenimle takılacakmış bugün."
"O senin yeğenin değil benim yeğenim."
"Her neyse," dedi, eğilip masadaki ufak dosyayı aldı ve Baekhyun'un eline tutuşturdu. "Changsub şerefsizinin CCTV görüntülerini ve giriş çıkış kayıtlarını aldım. Karısını aldatması diğer işlerinin üzerine tuz biber ekecek. Adi ahlaksız namussuz."
"Ooo," dedi Baekhyun kağırtlara göz gezdirirken. "Müdürle mi görüştün?""Kendisiyle yattım," dedi basitçe.
Baekhyun kafasını kaldırmadı ama kağıtlarda olan bakışları eğlenceli bir hal aldı.
"Kocasının kamışa su gitmiyormuş dolayısıyla araları limoniymiş."
Jongdae üzerindeki gözleri hissedip kafasını Chanyeol'a çevirdi. "Niye öyle bakıyorsun?" dediğinde Komiser rahatsız ifadesiyle konuştu.
"Böyle mi dönüyor işler?" dedi sıkıntıyla. Baekhyun dişlerini göstererek güldü.
"Evet, tam olarak böyle dönüyor. Korktun mu? Gidecek misin artık?" dedi. "Hayır," diye kestirip attı.
Köşede kahvesini yudumlayan kadın, "Ben üç gün veriyorum," dedi.
Diğer bir köşede oturan temiz yüzli adam ise,
"Koşullar izin verdiği sürece prensipleri olan ahlaklı hırsızlarız biz," dedi."ama müdire jartiyer giymişti ve bana yürüyordu, Yixing. Kısa yol gibi göründü," diye ekledi Jongdae.
"Çetenizin adı ne?"
"Çete mete, kırıcı olmayalım lütfen."
"Ne diyorsunuz kendinize?"
"Başkahraman'ınkiler, Başkahraman ve diğerleri," dedi Baekhyun oradan.
"Siktir git oradan," diye böldü onu Jongdae.
"Sen dün La Vida'da değil miydin?" diye düşünceyle sordu Chanyeol, "Nasıl içeri almadılar seni?"