Sabah Eda ablanın odamıza soygun yapacak gibi girip "kızlar! Kalkın hemen" diye bağrıp kapıyı sertçe vurup gitmesiyle saatin 7:30 olduğunu gördüm
okul 8:30 da başlıyordu ve ben yarım saate hazırlanıp kahvaltımı yapabiliyordum doğrusu 5 dk hazırlanıp 25 dk yemek yiyordum
hazırlanırken diğer kızlar gibi saatleimi harcamıyordum.Yurttaki kızlar yavaş yavaş hazırlanıp kahvaltıya inerken ben yeni uyanmış lavaboya gidip elimi yüzümü yıkıyordum, çıktığımda yatakhane de 5-6 kişi vardı onlarda kendilerini boya küpüne batıp çıkmış kadar yoğun makyaj yatıklarından geç kalmışlardı
- bazen gerçekten makyaj yapanlardan yüzümün daha güzel göründüğüne inanıyorum-Dolabımın tek kapağını açtığımda okul formalarım dolabın derinliklerinden bana sırıtıyorlardı, okul formaları bana göre olmadığından siyah dar bir pantolon gri düz bir tişört üstüne de bana biraz büyük olan polar tarzında ince bir hırka giydikten sonra saçlarıma dağınık bir örgü yapıp yanıma aldım ve yanlardan 2 parça çıkardım, salaş görünmeyi seviyordum.
Yemekhaneye inmek için harekete geçmişken Boranın aradığını duydum, telefonu kulağıma getirdiğimde Bora "alo" dememi bile beklemeyip " kızım aç kaldım aç! Bana sizin yurttan bir şeyler arakla" dediğinde gülüp "tamam be başkan sen iste ben tüm yemekhaneyi sereyim ayaklarının altına" dediğimde kötü bir şekilde taklidimi yaptı bu beni güldürmüştü.
Kahvaltımı yaptıktan sonra hızla merdivenleri çıkıp yatağımın yanındaki komidinden 15 TL ve kulaklığımı aldıktan sonra onları çantama attım inip spor ayakkabılarımı giyerken bahçe kapısının önünde Boranın aç kurt gibi midesini okşayıp birde bana hızlı ol bakışlarını atıyordu.
İnanmıyorum unutmuşum!
Yemek getirmezsem bu aç kurt beni yiyebilirdi,
hızla yemekhaneye gidip büyük bir peçetenin üstüne gizli gizli 2 tane poğça koydum.Okul yolunu yürürken Bora da mutlu bir şekilde poğçalarını yiyordu
" okula mı gidiceğiz şimdi?" diye bıkkın bir şekilde sorduğumda Bora
" sabah girelim derslere ,öğleden sonra bakarız " diye yanıt verdi
pek beni umursuyor gibi değildi, şuan tek derdi poğçalarıydı,yurt ile okulumuzun arası 15 dk falandı bu yol süresi boyunca Borayla şakalaşıp yolda özürlü gibi hareketler yapmıştık, cidden ikimizde okulu sevmiyorduk , okul binasını zindan sınıfları tabut sıramızı ise uyuma plartformu olarak görüyorduk , okul da bizi sevmezdi ne öğrenciler ne öğretmenler ,yediğimiz bokları düşünüyorum da az haksız sayılmazlardı
" ulan sevmeyin lan bizi" diye bağırdım okul bahçemizde ilerlerken, bahçe boştu ama olsundu, Bora da
" mal mısın kızım ne bağrıyorsun ? " deyip kafama bir şaplak indirdi devamında "sevmiyorlar zaten " deyip yere bakarak güldü. Okul binasının kapısından girdiğimizde Bora elini omuzuma attı ve yavaş yavaş 11/A nın yolun tuttuk, sınıfa girdiğimizde 5-6 kişilik bir grup arka 4 lüyü işgal edip oturup muhabbet ediyorlardı diğer öğrenciler ise sınıfta karışık bir şekilde takılıyorlardı,
en arkaya sıramıza doğru ilerlerken arka dörtlüyü işgal eden gruptan "günaydın okulumuzun serserileri, sabah sabah adam falan öldürmediniz inşallah" deyip gülme sesleri geldi
Bora " size de günaydın okulumuzun yavşaklıkta sınır tanımayan grubu"
- gerçekten bu çocuklar çok yavşaklardı-hocanın sınıfa girmesi ile herkes yerlerine geçti. Bora ve benim için uyku vaktiydi,
ben kafamı sıraya koyup rahat bir pozisyon ararken Bora da hocaya "hocam biz Dorayla buradayız, yoklama alırken pek kendimizde olamayabiliriz önceden söyleyeyim "deyip kafasını benim gibi sırasının üstüne koydu, Boranın bu cümlesi sınıfın komiğine gitmiş olmalı ki sınıftan kıkırdama sesleri gelmişti, hocanın da kızdığını homurdanmalarından anlayabiliyorum.
Sonunda 1. Dersin sonuna gelmiştik lavaboya gitmek için ayaklandığımda sınıfa Alperenin girdiğini gördüm , biraz sonra yine ufak çaplı olaylar yaşanacağı mağlumdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BoDo
Teen Fictionİki yakın arkadaş olan Bora ve Dora 10 yaşındayken ailelerini bir kazada kaybetmişlerdir, bu olay sonucunda bora başka bir yurda dora başka bir yurda gitmiştir 6 yıl birbirlerini görmeyen dora ve bora 6 yıl sonra buluşmuşlardır ve asıl hikâye şimdi...