George Orwell dedik mi kelimeler yetmez açıklamaya fakat yazmış olduğu "1984" adlı kitabı nasıl birisi olduğunu anlatıyor aslında George Orwell'in...
GELECEK diyordu yazar, gelecek çok yakın ve bir o kadar da amansız.. Her şey onun elinde olup bitiy...
Artık romanın içine girme vakti geldi. İlk olarak karakterlerimizle tanışacağız:
Winston Smith. 39 yaşında, Okyanusya Devleti'nin başkenti olan Londra'da yaşar. Dış Parti üyesi olmakla birlikte Gerçek Bakanlığı'ndaki küçük odasında bulunan basınçlı boruların birinden eski gazetelerin düzeltilmesi gereken sayıları, birinden de yazılı mesajlar gelir. Mesajlarda, nelerin nasıl düzeltileceği yazılıdır. Kısacası Winston, Büyük Birader'in altında çalışan, sıradan bir yoldaştır. Ayrıca ince, zayıf, düşünceli, entelektüel ve kaderci bir kişiliğe sahiptir.
Aslında bu kadar da sıradan değildi Winston. (Sıradan demişken, bu kurgudaki zamana göre sıradan) Yapmaması gereken birçok şey yapmıştı ve düşünmemesi gereken birçok şeyi aklından geçirmişti. Ayrıca tanışmaması gereken bir kişiyle de tanışmıştı: Julia...
Julia, Parti lehine çalışan genç ve güzel bir kadındır. Aslına bakacak olursak Julia da Winston gibi partinin kurallarıyla yaşamaktan nefret etmektedir. Mesela Parti üyelerine aşık olmak yasak iken Julia, Parti'deki birçok erkekle beraber olmuştur. Tıpkı Winston gibi...
O'Brien'a gelecek olursak; Winston ve Julia ile, Parti karşıtı bir gruba onları davet etmesiyle tanışır. Halbuki O'Brien'ın amacı Parti karşıtı olan kişileri bulup onları etkisiz hâle getirmektir. Çünkü kendisi Parti'nin yüksek bir görevlisidir.
Ve şimdi de kitabın en önemli karakterine geldi sıra: Büyük Birader! O kadar insanın katı kurallar çerçevesinde her istenileni yapması ve hatta Parti üyeleri "Sen yaşamıyorsun aslında, sen bu Dünya'ya hiç gelmedin" dese bile bunu kabul etmesi...Şuan böyle bir şey yaşanması pek mümkün gözükmüyor. Fakat zaman geçtikçe bunu yavaş yavaş kafamıza sokmak imkânsız değil. İşte Büyük Birader'in stratejisinden bir kesit daha. İnsanlar aniden değişen kanunlara alışamadıkları gibi karşı çıkarlar. Fakat yavaş yavaş değiştirilirse o zaman karşı gelme oranı düşer. Ayrıca insanların lehine kurallar koyarmışçasına göstermek de stratejinin bir parçası.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Büyük Birader, Okyanusya denilen devletin sözde başkanı fakat onu sadece resimlerde görebiliyorsunuz. Varlığı veya yokluğu belli bile değil. Ayrıca diğer devletlerin de ne olduğu belli değil. Parti, savaşın hangi devletle olduğunu söylerdi ve siz de inanmaktan başka çareniz yoktu. Çünkü Parti sizin her şeyinizdi. Belki savaş bile olmuyordu. Ama sorgulayacak bir durum yoktu. En güvendiğiniz oydu, kahramanınız oydu... Kısacası hayat denen damar onundu fakat biz öyle sanıyorduk. Çünkü suç bizdeydi. Biz gerçekleri görememiştik.
Şimdi de kitapta çok bahsedilmeyen ama önemli bir karakter var sırada: Emmanuel Goldstein. Parti'nin kuruluşunda yardımcı olmuş olan Goldstein, sonradan diktatörlük sistemine karşı geldiği için devletin düşmanı olarak kabul edilmiştir. Yazdığı bir kitapla muhalefet eden insanların umut ışığı olmuştur. Tıpkı Büyük Birader gibi yaşayıp yaşamadığı bilinmemekle beraber tele ekranda bir sürü suç işlediğini söylediği ve Goldstein olduğunu iddia eden bir adam çıkar.Nefret Haftası'nda da Goldstein en büyük hedeflerden biridir.
