Bölüm 4

1 1 0
                                    


Hayatın karşımıza çıkardıkları ne kadarda değişik ve kendi kendimize ulaşılamaz öyle değil mi? Ne kadar seversek sevelim , uğraşırsak uğraşalım ulaşamadığımız, imkansızı oynayan şeyler de mevcut.

İşte bu yüzden benim için bir hayaldi. Dün mucizevi bir biçimde gerçekleşti. Kimse bana ihtimal vermezken, umutlarımı köreltirken geldiler.

Dün Üniversitenin önünde karşılaştıktan sonra yanımıza yurt müdiresi geldi. Hep beraber okuldan ayrılırken öğlene doğru müdire yanımızdan ayrılmış, pek çocukların olmadığı ıssız parkta üçümüz birbirimize bakıyorduk. Gerçek değilmiş gibi. 

O anda ikisi birden ellerini kahküllerime  uzattı. Can abim hem saçımı karıştırıp hem de sırıtırken Ateş abim saçımı okşuyordu. Bu nasıl bir durumdu böyle. Saçımın bir tarafı kuş yuvasına dönmüştü kesin. 

Onlar hem gülüp hem de bu oyunlarına devam ederken kaçmaya başladım. Abimler peşimden kahkaha atarak gelirken parkın gözden uzak çimenliklerine daldım.  Parkta olan bir kaç kişi de bize gülerek bakıyordu. 

'Afedersiniz ama neresi komik ?' demek istesem de haklı olduklarını biliyordum. Komik bir durumdu. Ayrıca  onlara nazaran bacaklarım kısaydı. Bana yaklaşmaları ve yakalamaları an meselesiydi. Ama onlar benim için bu durumu geciktiriyor, zaman geçtikçe artan panikle adımlarım hızlanıyor, ayaklarım resmen yere basmıyordu.

''Gel buraya cadı. Kaçamazsın bizden!!''

Gülerek arkamdan söylenmeleri ile güldüm. Nefesimin iyice daralması ile yavaşladım. Bana oldukça yaklaşan abilerimle bağırdım.

''Yaa gelmeyin peşimden ,abi!!''

Belimden tutulup havalanmamla kahkahalara boğuldum. Ateş abim beni havaya kaldırmış onlar ayakları üzerinde, benle eğleniyorlardı resmen. 

''Ben sizi havaya kaldırıp kedi yavrusu gibi oynuyor muyum?'' Sitemle söylendim. Havada oyuncak gibiydim şu an.

 Can abimin sırıtarak cevap verdiğini hissettim zira arkam ona dönük abimin güçlü kollarında havadaydım!

''Kaldırabiliyorsan güzelim. Dene.''

''Yo-k ben almayayım.''

Onları kaldırdığımı düşündüm de. Aman tek kollarını bile kaldırırken terlerdim. Düşüncesi bile yormuştu.

''Abi yorulmadın mı?'' Sinirle söylediğime güldüler.

''Hayır. Kuş kadarsın zaten. Küçükken de böyleydin sen. Annem rüzgarda uçup gideceksin diye çok korkardı.'' Annemi hatırladım.

Havayı hüzün bulutu kapladı sanki. Abimler bunu hissetmiş gibi beni çimlere uzandırıp gıdıklamaya başladılar. Kahkahalarımı bastıramıyordum.

''A-abi du-durun.''

Bir süre sonra durduklarında soluklandım. Nefesimi bir süre düzene sokmaya çalıştım. Zaman geçtikçe abimlerin yüzündeki gülümseme soldu. Hala düzene girmeyen nefesimle onları endişelendirmiştim.

''İyi misin cadı?''

Kafamı salladım. Bir beş saniye sonra ellerimi onlara doğru uzatıp bu sefer ben gıdıklıyordum. Beni engelleyebilecekken bunu yapmıyorlardı zira onları gıdıklayan ben olmama rağmen ikisinden çok ben gülüyordum.  Birkaç dakika bu devam etti.

Artık yorulduğumu hissettiğimde ortalarına uzandım. Hep beraber gökyüzünü izlerken mırıldandım.

''Tek olduğum zamanlarda güneşin doğuşu, batışı umrumda değildi. Hep beraber yıldızları izlediğimizi anımsardım. Ve benim hemencecik uyuyakaldığımı. Bu yüzden siz yokken ben geceye, yıldızlara aittim...'' Gülümsedim. Doğruydu. Ben yıldızlara aittim.

Yıldızlara AitHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin