59 dakika - 29 / itiraf

82 13 1
                                    

İsmet'e güvenmediğinden değil ama "belki işe yarayan bir şeyler buluruz" umuduyla evi gezdi Neriman. Gezmek denirse tabii, iki göz oda, banyosu dışarıda... Söz verdi sonra yaşlı adama, Ayza'yı bulunca Hakan'ı da bulacaklardı nasıl olsa. Böyle olurdu çok zaman. Bir iş beraberinde başka işleri de getirirdi, arsızca. İnsanlarsa çaresiz, hepsi Neriman'a tutunmak isterdi, umutla.

"Şimdi ne yapacağız abla?" dedi Fırat, otomobillerine binerken. "Önce" dedi Neriman, "Şu mereti şarj edip Muzaffer'i arayacağız". Sonra telefonunu çakmak çıkışına bağlaması için Fırat'a verdi. Yolda ilk gördükleri benzin istasyonuna uğradılar, "Yakıtımız şirketten" dedi Fırat, bugün yaptığı tüm olağandışı işleri benimsemiş bir tonla. Neriman sevgiyle gülümsedi. Oğlu olsa yaşça küçük olurdu Fırat'tan ama ona benzer bir şefkatle.

Birkaç dakika sonra Neriman'ın telefonu kendine gelmiş, mesajları, mailları yarış halinde ekrana dökülmeye başlamıştı. Önce Muzaffer'i arayacaktı, öne doğru uzanıp telefonu yerinden aldı. Hiç bekletmeden yanıt verdi Muzaffer. Neriman doğrudan söze girdi: "Ayza'nın istemeden, zorla evlendirildiği söyleniyor. Bu yüzden kaçmış. İşin içinde para kokusu alıyorum!"

"Neriman" dedi Muzaffer itiraz eden, araya girmek isteyen bir tonla. Duraklamadı Neriman, devam etti kararla: "Ama hiç tekin olmayan adamlarla beraber şimdi kızın ve sana bunun hesabını sorabilmek için de önce onu bulmam gerekiyor, salimen!"

"Neriman" dedi Muzaffer, bir kez daha. "Seni temin ederim Ayzam isteyerek evlendi İhsan'la. Ben kızımla çok ilgilenemedim büyürken. Belki farklı bir sıcaklık buldu, belki kibarlığından etkilendi, malum ben..." Bir an sustu Muzaffer, söylememesi gereken bir şeyleri hatırlamış gibi. Sonra başka bir sözle devam etti: "Burada, Alaçatı'da tanışmışlar bir şekilde. Önceleri haberimiz yoktu. Öğrenince bir müddet karşı çıktık ama vazgeçmedi. Benim kız da başına buyruktu. Parada pulda zinhar gözü olmaz! Zaten İhsan Bey büyük şatafatlı şeyler istedikçe hep Ayzam dermiş dikkat çekmeye lüzum yok, böylesi yeter diye."

"Bilemiyorum Muzaffer" dedi Neriman. "Bilemiyorum. Bu işte aklımla kalbimi karıştırmadan düşünemiyorum". Telefonu kapattı sonra. Tatsız bir telaş aldı içini. Ne gerek vardı "kalp" demeye. Yanlış anlar mıydı Muzaffer, yıllar sonra hâlâ, üstelik bunca olandan sonra, kendisine bir ilgisi var sanır mıydı acaba? Oysa Ayza'ya olan sevgisini kastetmek istemişti Neriman. Neden hiç yoktan "kalbim" demişti? Kafasında dolaşan düşünceleri durdurmak için çantasından ajandasını alıp meşhur vaka eğrisini çiziktirmeye başladı, dünden beri kaçıncı kez.

Bu kez ilk defa konsantre olamadı! Tekrar telefonunu aldı eline. Maillarına baktı, önemli gördüğü birkaç tanesini yanıtladı. Mesajlar da olağandı, bir de hiç alışık olmadığı bir şey vardı: bildirimler! Şu yeni açtığı sosyal medya hesabından. "ferdaocak" isimli kullanıcı kendisini takibe almıştı. Ofisteki kızlardan biriydi Ferda. Demek hesap açtığı dikkatten kaçmamıştı. Bir bildirim daha okudu sonra: "sheniz93 seni takibe aldı". Bir de mesaj göndermişti sheniz93: "Aşkolsun Neriman Abla! Şurda bi tarafımızı yırttık hesap aç hesap aç diye, bi Antalya'ya gittin hemen açılmış hesaplar! Akşama senden mojito selfie bekliyorum! Öpüldün! :P"

Çığlık atar gibi güldü Neriman, yüksek sesle. "Galiba ofis dışında tatlı bu kız" dedi içinden. Sukkulent kaktüslerini hatırladı sonra. Atmaya kıyamayıp ikinci bir şans verdiği... Mini bir mesaj grubu açıp ofisteki kızlara cevap yazdı; "Hesabı keşif aşamasındayım henüz, gelince derslerinize açığım, kaçtım :*"

Fırat aynadan birkaç kaçamak bakış attı Neriman'a ama bir şey sormadı. "burciko" bile eklemişti Neriman'ı...

Otele geldiklerinde Neriman'ın korktuğu başına da gelmişti. Döner cam kapının önünde, pirinç gövdeli, kırmızı halı kaplı valiz taşıma arabasının içinde çantası onu bekliyordu. Neriman'ın geldiğini gören görevli telsizle otel müdürüne haber verdi. Otel müdürü bekletmeden geldi, yüzünde mahçubiyetten çok hakir gören bir ifadeyle: "Hoş geldiniz Hanımefendi" dedi, "Otel müşterilerimizin huzur güvenliğini tehlikeye attığınız için sizi üzülerek otelimizde daha fazla ağırlayamayacağız. Tüm masraflarınızı anlayışınıza binaen biz karşılamış bulunuyoruz".

Otel müdürünün yabancısı olduğu bu sözleri Neriman gayet iyi anladı, zorluk çıkarmadı. Zaten o da biliyordu, burada daha fazla kalamazdı. Fırat neler olduğunu anlamaya çalışan gözlerle arabadan inip valizi aldı, Neriman "sonra" der gibi baktı Fırat'a, o an bir şey anlatmadı.

Bahçeden çıkacaklarken yanlarına bir kız geldi...

59 dakika "merhaba"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin