-YIKIM-

30 3 1
                                        


"Avukat hanım , Avukat hanım " diye bağıran birini duydum ses tonu bir erkek olduğunu anlatıyordu. Yavaşça arkama döndüm ve bana seslenen kişinin önünde durdum. Savcı Kenan Beydi. Üzerinde siyah bir takım elbise vardı. Saçları dağılmış ve yaşının olgunluğunu gösteren biriydi. "Buyurun" dedim, kendimden taviz vermeyerek. "Sanem , bir ilkokul var" dedi. "Eee " dedim. "Okulun sağlam olmadığını düşünüyorlar ve istatistiklere göre küçük bir depremde yıkılabilir. Neyse bizi bu konular ilgilendirmiyor. Bu konuyla başka bir HOLDİNG ilgilenecek. Senden istediğim şey ise bir proje var. Bu proje ise, yeni okula başlayan çocuklara "büyüyünce ne olmak istiyorsunuz "adlı bir çalışma. Aradan 20 yıl sonra bu çocukların ne olduğunu öğrenerek karşılaştırma yapacaklar .Ona göre yerleşim alanları en çok tercih edilen dallar arasında grafik oluşturmak istiyorlar." Bir süre durdu, derin bir nefes aldı." Ne kadar saçma" dedim. "Evet haklısın saçma " dedi. " Peki ya bu proje hangi holdinge ait?" diye sorduğumda karşılık olarak "Acar HOLDİNG" dedi. Bıkmış bir nefes alıp verdim, o da fark etti "Benden ne istiyorsun?" dedim "Senden istediğim şey ise Türkiye 'nin en ünlü avukatlarındansın bir çok dalla ilgilendin. Yurt dışından ,holdinglerden... Sürekli teklifler geliyor. Ve Acar HOLDİNG' de köy okulu için her hangi bir sorun çıkmasın diye seni yanlarında istiyorlar." Durdum. Aslında tatile çıkmayı düşünüyordum ama bu iş de en fazla iki gün sürerdi. Alt tarafı gidip yanlarında duracaktım. Her hangi bir sorun çıkacağını da düşünmüyordum. En önemlisi Kenan Abini emeği vardı ,onu kırmak istemezdim. "Tamam Kenan abi ."Bir gülümseme bahşetti. "Hay sen çok yaşayasın emi deli kız " Dedi .Bende karşılık olarak gülümsedim. "Kenan abi bu köy okulu nerede?" "Hımm. Sanırım okul Van 'da." Dedi " tamam abi "dedim. İki sene önce gitmiştim o yoksulluk içinde yaşamayı öğrenen küçük çocukları görünce çok üzülmüştüm. Onlara bir torba dolusu oyuncak alıp dağıtmıştım. Hem annemle babamı da görmüş olurdum . Annem ve babam öğretmendi . Annemin tayini Van ' a çıkınca babamda Van 'da görev yapmak istiyorum diye , dilekçe yazıp göndermişti. Zaten öğretmenlik sıkıntısı olan bir yerken babamı hemen kabul etmişlerdi. Eski bir okul yalnızca annemin çalıştığı yerdi .Annem çok yakınırdı bu durumdan. "Keşke "derdi "keşke dünya adaletli bir yer olsa da Ankara 'da yaşadığımız her şeyin aynısı Van 'da olsa." Derdi. O gün o çocukları görünce adaleti ben yaratacağım derdim dünya adaletli bir yer olacak diye söz verdim. Sözümü tuttum da...

Havalimanına inmek üzereyiz. Hostes son anonsunu verirken derin bir nefes aldım .Pek fazla uçakları sevmezdim. Türbülanslara girince daha kötü olduğumda olmuştu. Ama işim gereği sürekli seyahat etmek zorundaydım. Uçaktan indim. Yanımda ki sırt çantamı kollarımdan geçirerek taktım. Evimiz yakındı, bu yüzden pek fazla kıyafet almamıştım. Başımı yavaşça kaldırdım. Ferit Melen Havalimanı yazısına bakıp tekrar önüme döndüm . İki Mühendis, iki Mimar, iki de Grafikçilerle toplam altı kişiydik, benimle beraber yedi. Acar HOLDİNG dalında en iyi olanlarını göndermişti. Bu işte bir iş vardı da hadi hayırlısı...

Köy okuluna geldik. Tahmin ettiğim gibi ,Annem ve Babamın çalıştığı okuldu. Okula adım attığımızda etraf sessizdi büyük ihtimalle dersteydiler. Müdür yazan odanın başında durup içeri geçmelerini bekledim. Mimar Eda tüm ciddiyetiyle Müdür Beyin yanına geçip kendini tanıttı. Ve olayı kısaca özetledi... Zil çalınca tüm çocuklar dışarı koşuştular. Bende fırsattan istifade öğretmenler odasına gittim. Kapı hafif aralıktı annemi görebiliyordum. İçeri adımımı attığımda topuklularımın sesi sessiz odayı inletti. Bu sayede tüm bakışlar bana döndü ,sonra babamla göz göze geldik . Her şey ağır çekime alınmış gibiydi. Uzun zamandır görmüyordum onları , bir yabancı olmuştum aileme. Babam lacivert takımı ile yine eskisi gibiydi .Saçlarına ak düşmüş, yorgunluğu gözlerinden belli . Benim babam yaşlanmış. Benim babam yorulmuş. Ama hala gözlerinde kahverengi bakışlarında büyük bir özlem var. Gözümden bir damla yaş aktı. Kollarını yavaşça açtı ve benim sarılmamı bekledi. Düşünmeden sarıldım. Göğüsüne kafamı koydum ve hıçkıra hıçkıra ağladım . Saçlarımı öptü benim. Kırışmış elleriyle yüzümü avuçladı. Konuşmadı. Konuşmadım. "Geldin" dedi. "Geldim "dedim. Sonra kendime sövdüm. İş olmasa kim bilir ne zaman gelirdim. Hayırsız evladım dedim. Bir kez daha sarıldım sıkıca bırakmak istemezmiş gibi ... Anneme baktım . Beyaz bir gömlek , dizlerinin üstünde biten siyah bir etek, siyah babetler. Bir zamanlar simsiyah saçları ile herkesi kıskandırırken şimdi siyah saçları beyaza boyanmış. Ama o kara bakışlar, o kaşlar ,verilmek istenen o ima hala aynı. "Nerelerdeydin kızım sen?" dedi. Cevabımı beklemeden sarıldı .O an ona minnet duydum. "Şuan ölsem keşke" dedi ve devam etti. "Ölmeden önce senin bana gelmendi hep bu günü hayal ettim." dedi. Sustum... Haksızdım... Bencildim...

ÇIRPINIŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin