BÖLÜM 3 -Gizemli Posta

343 48 13
                                    

   Bunu kim yapmıştı böyle? Hangi kahrolasıca bunları bulup bana yollamaya cesaret etmişti? Kafamdaki sorulara cevap ararken kendimi bilinçsizce odayı dağıtırken buldum. Başımı avuçlarım arasına aldım ve ağlamaya başladım. Bir an da geçmişteki hatıralara daldım.

   Eymen'le ilk tanıştığımızda her yer bembeyazdı. O gece moralim hiç iyi değildi. Erkek arkadaşımı başka bir kızla basmıştım ve onu terketmiştim. Ada, böyle zamanlarda eve tıkılıp kalmamdan nefret ederdi. O zamanlar kardeş gibiydik. Bir günümüz ayrı geçmezdi. O gece kendimi iyi hissetmediğimi ve uyumak istediğimi söylemiştim.

   Tam uykuya dalacakken telefon çaldı. Arayan Ada'ydı. Açmayacaktım ve uyuyacaktım. Uykuya odaklandım. Telefon hiç susmayacakmış gibi ısrarla çalıyordu. Dayanamadım ve açtım. 

-Ne var Ada?

-Kızım öldün sandım. Neredesin sen?

-Uyumaya çalışıyordum. Sayende şimdi onuda yapamıyorum.

-Boşver şimdi uyumayı. Bu gece dışarı çıkıyoruz. Hem seni biri ile tanıştıracağım. Yarım saate hazır ol. Seni almaya geleceğim.

-Bu havada ........... dıt dıııııt dıııııııııttt

   Cümlemi bitiremezken telefon yüzüme kapanmıştı. Dediğini yapmamaya kalkarsam çenesinden kurtulamazdım. Çağresizce hazırlanmaya başladım. Son olarak rimelimi sürüp çıkıyordum ki aşağıdan gelen korna sesini duydum. Ada gelmişti. Hemen kendimi arabaya attım.

-Nereye gidiyoruz Ada?

-Seni biriyle tanıştırmaya.

-Kimmiş bu? Hani nerede?

-Gideceğimiz yerde dedi ve arabayı çalıştırdı.

   Yol pek uzun sürmemişti. Büyük bir barın önünde durduk. Eğlenmeye geleceğimizi tahmin etmemiştim. Daha çok sakin bir cafe bekliyordum. Üstümdekiler burası için uygun değildi. Ada kolumdan tuttu ve beni içeriye çekti. Biraz sonra karşımızda duran masada iki kişi belirdi. Ada bir yandan el sallıyor, bir yandan da beni çekiştirip yanlarına ilerliyordu. Çocuklardan biri konuşmaya başladı;

-Hiç gelmeyeceksin sandım Ada.

-Seni Hira'yla tanıştırmak istedim. Kendisine merhaba de.

-Merhaba. Poyraz ben. Ada'nın erkek arkadaşıyım.

-Memnun oldum Poyraz.

   Ada'nın bugüne kadar bir çok sevgilisi olmuştu ve ben çoğuyla tanışmıştım. Bu da onlardan biriydi işte. Ama yanındaki çocuğun inanılmaz bir çekiciliği vardı. Onunla konuşmak istiyordum.

-Hiç kendinden bahsetmedin.

-Eymen.

-Çok açıklayıcı oldu.

-Sadece adımı bilsen yeter. Gerekirse zamanla gerisini öğrenirsin.

Ne saçmalıyor bu çocuk böyle diye düşünürken Poyraz Ada'yı dansa kaldırdı. Birbirlerinin gözleri içine bakıp dans ediyorlardı. Sanırım Poyraz gerçekten aşıktı. Daha fazla dayanamayıp kendimi dışarı attım. Kendimi tutamadım ve ağlamaya başladım. Arkamdan bir el omzuma dokundu. Korkak bir ifadeyle arkamı döndüm.

-Sen iyi misin?

-İyiyim. Beni korkuttun Eymen.

   Hala gözlerimde yaşlar vardı. Birden elinin tersiyle gözyaşlarımı silmeye başladı. Neye uğradığımı şaşırmıştım. Hiç tanımadığım biri bana dokunuyordu ve ben bundan zerre kadar şikayet etmiyordum. Aksine hoşuma gidiyordu.

-Sorun ne?

-Ben... Sadece biraz kötü oldum. Ama şimdi iyiyim. Sağol.

-Konuşmak istersen seni dinlemek isterim.

-Bir sorun yok gerçekten. Özetlemek gerekirse erkek arkadaşımı bir kızla bastım ve onu terkettim. Bu konu hakkında hiçbir şey konuşmak istemiyorum ve kendime yeni bir hayat kurmak istiyorum. Ben sadece Ada ve Poyraz'ı bir an öyle görünce kötü oldum.

   Gerçekten beni anlıyormuş gibi dinliyordu. Aniden elini cebine götürdü ve cebinden kar tanesi şeklinde olan bir kolye çıkardı. 

-Böyle olsun istemezdim. Bende kötü şeyler yaşadım ve bitti. Bu yüzden bu kolye artık senin

Dedi ve boynuma taktı. Bir an da dudaklarımı dudaklarımı aradı ve dudaklarımız buluştu.

   Neye uğradığımı şaşırmıştım. Hiç tanımadığım bu adam az önce beni öpmüştü. Gözlerimin içine baktı ve elime bir kağıt sıkıştırıp beni öylece bırakıp gitti.

''Yeni bir başlangıca hazır ol. 05.........''

   Gözyaşlarımı silerken elim hala kolyemdeydi. Kimdi bana bunları tekrar hatırlatan? Eymen olamazdı çünkü o beni terkedip gitmişti. Eskişehir'i,eski hayatımı,herşeyi geride bırakıp İstanbul'a yerleşmiştim. Beni bulmasına imkan yoktu. Mira mıydı yoksa? Evet,evet kesin o'ydu. Hayatım hakkında bu kadar çok şeyi nereden bilebiliyordu bilmiyorum ama onun yaptığı açıkça belliydi.

   Hemen çantamı alıp dışarı çıktım. Mira'yı nerede bulacağımı adım kadar iyi biliyordum. Okulun popüler çocukları,okulun biraz aşağısında olan lüks bir cafede takılırlardı. Çok fazla olan sinirimle cafeye daldım. Mira karşımda duran masada kızlarla sohbete dalmış, kahvesini yudumluyordu. Aniden yanına gittim ve onu duvara yaslayıp ellerimin yardımıyla boynunu sıktım.

-Bunu neden yapıyorsun? Ne istiyorsun benden?

-Ne saçmalıyorsun sen? Beni rahat bırak.

-Gönderdiğin posta. Herşeyi nasıl bilebiliyorsun sen?

-Neyden bahsettiğini bilmiyorum. Ama bunun bedelini ağır ödeyeceksin!

   Tam onun canına okuyordum ki arkamdan biri beni geriye itekledi. O sinirle ona döndüm ve onu da mahvedecektim ki bu masum yüz Esin'e aitti.. Esin Mira'dan nefret ederdi. Okulun sessiz,kendi halinde olan ama bir o kadar da zeki olan bir kızıydı. Bu yüzden Mira az çektirmemişti ona. Ama şimdi neden bizi ayırmaya kalkmıştı?

-Sakin ol Hira. Konuşmamız gerek.

   Mira'ya son kez döndüm ve seninle görüşeceğiz bakışı attım. Esin yürümeye başladı. Bende onun hemen arkasından takip etmeye başladım.

-Mira canını yakmış belli ki. Bu sefer onun canını yakmaya var mısın?

-Evet ama nasıl? Onun hakkında hiçbir şey bilmiyorum.

-Beni takip et.

   Beraber eski ve yıkık bir evin önünde durmuştuk. Gerçekten korkutucu bir yerdi. Esin yavaşça kapıya yaklaştı ve zili çaldı.

Karşımdaki bu yüz.... Böyle birşey nasıl olabilirdi?

İCİMDEKİ BOSLUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin