Wang Tuan ormanda dinlenebileceği bir mağara arıyordu. Dört yaşındaki çocuğun ormanda vahşi yaratıkların olabileceği aklının ucundan bile geçmemişti, bunun yanında görünüşü on bir yaşındaki çocuklarla eş değer olsada o başlangıç alemindeydi.
Bu nedenle onu takip eden ormandaki vahşi gözleri fark edememişti. Vahşi gözler küçük çocuğu izliyor ve yavaş yavaş takip ediyordu.
Wang Tuan uzun uğraşlarına rağmen bir mağara bulamamış ve bir ağaca sırtını dayamış dinleniyordu. Karnının guruldaması üzerine yüzüğünden tütsülenmiş sıcak balığı çıkardı. Sıcak balığın kokusu ormana yayılmaya başlamıştı.
Onu izleyen Vahşi Yaratık zeki sayılırdı. Ormana yayılan kokunun diğer hayvanları buraya çekeceğini düşündü. Bu da avının paylaşılması demekti. Vahşi yaratık Wang'ın yemek yerken en zayıf anı olduğuna karar verdi ve büyük bir hızla Wang'a doğru atıldı.
Wang kalbinin birden hızlıca çarpması üzerine kendisine doğru gelen siyah kaplanı gördü. Kaplan havada süzülüyor ve pençesini Wang'ın boğazına geçirmeyi planlıyordu. Wang bütün bunları bir kaç saniye içinde farketti.
Kaplanın ona ulaşması an meselesiydi. Sanki o an Zaman durmuş, Wang'ın düşünmesi için fırsat yaratılmıştı. Wang havadaki kaplana dehşet içinde bakıyordu. Wang ne yapacağını düşünürken Zaman tekrar akmaya başlıyordu, Wang kendini hemen sağa doğru attı.
*BangWang kendini sağa doğru atar atmaz, kaplan avını ıskaladı ve duramayıp ağaca çarptı. Bu ona hasar vermesede sinirlenmesene yol açmıştı.
Wang hemen ayağa kalktı ve Kaplanla gözgöze geldi. Kaplanın vahşi bakışları Wang'in yüreğini delip geçmişti. İradesi kırılan Wang korkuyla arkasını döndü ve kaçmaya başladı. Kaplan ise ondan hızlıydı ve kısa süre içerisinde ona yetişmişti.
Kaplan tekrar sıçrayarak pençesini savurdu. Wang ise tüylerinin ürpermesiyle ani bir şekilde durdu ve eğildi. Korkuyla yukarı bakan Wang, Kaplanın üstünden geçtiğini gördü.
Wang hemen doğruldu ve ters istikamete doğru koşmaya başladı. Ne yapacağını düşünürken aklına bir fikir geldi ve aniden arkasını döndü. Kaplan Wang'ın ani hareketine karşı duraksadı. Burada kazanan sadece bir kişi olacaktı. Birisi av olacak birisi ise Avcı olacaktı.
Wang kaplana doğru koşmaya başlayınca, kaplanda Wang'a doğru koşmaya başladı. Aralarında kısa bir mesafe kaldığı Zaman, kaplan tekrar sıçradı. Wang'ın beklediği anın bu olduğu gözlerinin ışıldamasından anlaşılıyordu. Kaplan havadayken Wang eğilmiş ve yüzüğünden çıkardığı kılıcı diklemesine tutuyordu. Kaplan kılıcı gördüğünde olacakları anlamıştı bile. Her ne kadar geri çekilmeye çalışsada havadaydı ve son saniyelerini yaşıyordu.
Wang'ın tuttuğu kılıç kaplanı ortadan ikiye ayırmıştı. Kaplanın tüm iç organları Wang'ın üstüne düşmüştü. Wang gözlerini ayırdığında vücuduna sinen kan kokusunu algıladı ve olayları idrak ettiğinde uzun bir süre kustu.
"Ben ne yaptım ?" Wang öldürdüğü canlıdan suçluluk duyuyor ve vücudunun titremesini durduramıyordu. Uzun uğraşlardan sonra biraz da olsa kendine geldi. Üstündeki kandan hayla iğrensede yapacak bir şeyi yoktu. Yüzüğünde yedek kıyafetler yoktu.'Ormanda bir kaplan varsa, başka vahşi hayvanlar olabilir. Buradan hızlıca çıkmalıyım.'
Wang'ın aklı ormanda vahşi yaratıkların olduğunu yeni anlamıştı. Hemen dinlendiği ağaçtan atladı ve ormandan çıkmak için nereye gideceğini bilmesede koşmaya başladı. Ağaçlardan dolayı Güneş'i göremiyordu bu yüzden tahmin ettiği yöne doğru ilerliyordu.Şansına Wang doğru yolda ilerliyorduki iki saatin sonunda bir yola çıkmıştı. Hava kararmak üzereydi, Wang çok yorulmuş yürüyecek hali kaşmamıştı. Ne yapacağını düşünürken şans ona bir kez daha gülmüştü. İleriden bir kervan geliyordu. Bu kervanda 10 at arabası ve onu koruyan yaklaşık 200 asker vardı.
Wang hevesle onlara doğru koştu, bunu gören askerler ise kılıçlarını kaldırıp çocuğa doğrulttular. Bunun sebebi çocuğu kurumuş kanlar içinde bir haydut sanmalarıydı.
Wang kendisini doğrultulan kılıçları görünce koşmayı bıraktı. Ellerini havaya kaldırdı.
"Heyy! Ben düşmanınız değilim,Yeşil Yılan İmparatorluğuna yolculuk yapıyorum. Kervanınıza katılmama izin verin."Bunu duyan askerlerden biri komutanını çağırdı, durumu anlayan komutan ise Kervanı yöneten adama açıkladı. Adam çocuğu uzun süre inceledi.
"Paran var mı çocuk ? Sıcak bir yatak ve yemek istiyorsan bize para ödemelisin."
Wang ne diyeceğini şaşırmıştı, onda sadece Kırmızı Ejder Parası vardı ve bu paranın birini bile verse fazlasını almak için Weng'i öldürürlerdi. Ne yağacağını düşünürken aklına bir fikir geldi ve ellerini cebine attı. Aradığı şeyin hala cebinde olduğunu görünce gözleri ışıldadı.
Cebinden bir çekirdek çıkarıp adama uzattı, bu çekirdek kurttan çıkmıştı. Weng kurdun cesedini yüzüğüne aktarmıştı. Daha önce okuduğu bir kitapda canavarların derileri ve kemiklerinin işe yaşadığını öğrenmişti.
Canavar Çekirdeğini alan Adam, çekirdeğe bir süre baktı, daha sonra dikkatle çocuğa baktı. "Bu yeterli olur sanırım." Wang'ı üçüncü at arabasına bıraktılar. Wang kendisine verilen çorbayı hızlıca içti ve arabanın içinde dinlenmeye başladı. At arabasında kendisinden başla iki kişi daha vardı ve oldukça asil oldukları kıyafetleriden bile belli oluyordu. Kendisine dikkat etmediklerini fark eden Wang bu durumdan memnun kaldı ve gözlerini kapatarak dinlenmeye koyuldu.
Bu Sırada Kervanın Başı ile Komutan Konuşuyordu.
Kervan Başı elindeki çekirdeğe dikkatle bakıyordu. "Hey Luke, Başlangıç aleminin Başında, bir Başlangıç Seviyesinin Ortasındaki bir canavarı yenebilir miydin ?"
Luke, Kervan Başına dikkatlice baktı."Başlangıç Alemindeyken böyle bir şeye kalkışmadım. Doğrusunu söylemek gerekirse hayatımı seviyorum, bu yüzden böyle bir çılgınlık aklıma gelmemişti."
Kervan Başını sallamakla yetindi ve Başlangıç Alemi seviyesindeki Çekirdeği kesesine attı.
"Belkide Canavarı yalnız başına yenmedi ?" Kervan Başının düşüncesine ise Luke kolaylıkla cevap verdi.
"O Zaman yalnız olmazdı değil mi ? Üstündeki kanlar onun büyük uğraşlar verdiğini gösteriyor." Kervan Başı yine kafasını salladı ve işi uzatmamaya karar verdi.
Kervan başı havanın yeterince kapanması üzerine;
"Evet bugünlük bu kadar yol yeter, kamp kuruyoruz çocuklar geceyi burada geçireceğiz askerlerde bizi koruyacak." Tüm at arabaları durdu ve görevli kişiler önceden hazırladıkları odunları hazırlayarak 5 büyük kamp ateşi yaktı. Etrafına çadırlar kuruldu ve at arabalarından inen insanlar çadırlara girdi.Wang kendisine gösterilen çadıra girdi. Çadır yeterince büyüktü ve çadırda önceden at arabasında gördüğü iki soylu görünümlü gençler vardı. Birisi erkek iken diğeri kızdı. Wang bu kişilere yeni dikkat ediyordu. Erkek olan 15-16 yaşında görünüyordu. Sarı kısa saçlara mavi gözlere sahipti, çocuk yeterince yakışıklı görünüyordu. Kız ise 10-11 yaşındaydı, kırmızı uzun bukleli saçlara ve mavi gözlere sahipti. Kız bakanları tekrar baktıracak şekilde güzeldi.
Wang kendisine ayrılan yatağa uzandı ve pikeyi suratına çekerek uykuya daldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümsüzlük Yolunda
FantasyBaşlamadan önce söylemeliyim ki Kitabın adına henüz karar veremedim ve şimdilik böyle bıraktım, ileriki zamanlarda buluruz bir şeyler. DİKKAT ARGO CİNSELLİK İÇERİR! Novel türünde yazdığım bir kitap. Alemler şu şekilde. Başlangıç Alemi Usta Alemi Kad...