Bölüm Şarkısı = Lord Huron - The Night We Met
"Bir insan treni kaçırırsa başka bir tren gelir onu alır."*Ben treni kaçıralı çok olmuştu. Hala treni kaçırdığım yerdeydim. Ama başka bir tren de beklemiyordum. Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Ne yapabilirim ki?
Bazen zihnimi zehirli bir düşünce kaplıyordu. Zehrin yayılması fazla üzün sürmüyordu. Tüm bedenimi etkisine alıyordu. Bu zehrin aklımda dolaşmasına izin vermiyordum, ama sızıyor bir yerlerden düşüncelerimi kaplıyordu.
Başka birini sevmek. Ali'den başka birini sevmek. İstemsizce düşünüyordum bunu. Öyle bir şey olur mu? Ali'den başkasını sevebilir miyim? Sevemem...
Ama ya bir şey olur, seversem diye düşünüyorum. Bu ihtimal olursa ne yaparım diye... "Ya başkasını seversem? İşte o zaman seni hayatım boyunca affetmem."*Ali.
Sarp'ın evindeydim. Ben yattığım koltukta oturur pozisyondaydım. Sarp ise karşımdaki tekli koltukta, bir bacağını diğerinin üzerine erkeksi şekilde atmıştı. Ve uyandığımdan beri tuhaf bir ifadeyle bana bakıyordu. Bana bakarak bir şey düşünüyordu.
Onun konuşmasını beklemiştim. Ama dudaklarını bile kımıldatmadı. Bende bu sırada hayatım boyunca beni deli eden düşüncelerimle yüzleşiyordum.
İyi bir karar verdiğimi düşünerek hayattan uzun bir süreliğine ayrılmış olan Sarp'a yanımdaki siyah yastığı attım. Yastık yüzüne çarptıktan sonra kendine gelen Sarp anlamaz gözlerle bana baktı. Sonradan bilinci de yerine gelince olanları anlamış olacak ki çatık kaşlarla bana baktı.
O bana kızgın bir şekilde bakarken ben de onu bu denli hayattan soyutlayan düşünceyi merak ettim. Ne düşünüyordu? Yastığı bile yüzüne çarptıktan sonra fark etmişti. Onun çoğu şeyi önemsemediğini varsayarak şuan düşündüğü şeyin gerçekten onun için farklı olduğunu anladım.
Yastık attığım da bile hala konuşmaması sinirlerimi bozuyordu. Oturmuş burada onun açıklama yapmasını bekliyordum. Oysa sadece bana bakıyordu. "Hadi ama." Dedim isyankâr bir sesle. Bana hala anlamaz gözlerle bakınca " Burada ne işim var? " dedim ses tonumu yükselterek.
Sonunda dudaklarını aralayan Sarp'a baktım. "Niye bankta uyuyordun?" dedi meraktan çok ciddi bir sesle.
Ona nedenini söylemeyecektim. Hastalığımı sadece yetimhanedeki Sultan Abla, Şirin ve tabi ki Ali biliyordu.
Narkolepsi hastalığı gerçekten şakaya alınacak bir hastalık değildi. Korku, öfke, gülme veya heyecan... Aşırı hissettiğin duygular sonucunda katapleksi *gerçekleşiyordu.
Katapleksi sıklığı değişkenlik gösterir. Bazı kişilerde günde birkaç kez olur. Başkalarında yılda birkaç kez olur. Bende de düzensizdir. Ne zaman geçireceğimi hiçbir zaman bilemem, o anda gerçekleşir.
Bazense ise son derece canlı, sık sık korkutucu olan, uykuya dalış ve uyanış esnalarında görülen, rüya benzeri bir durum gerçekleşir buna da Hipnogojik halüsinasyonlar deriz. Narkoleptik hastaları bu durumların tümünü birden göstermez, hepsine sahip hastaların yüzdesi %20 ile %25 arasında değişir. Bende bu kesimin içine giriyorum.
" Bunu sana söylemeyeceğim." Dedim düşüncelerimin arasından Sarp'a. Benden geri kalmayarak konuştu "Kısasa kısası severim, bu yüzden bende niye burada olduğunu söylemeyeceğim."
Daha önce bu çocuğun zeki olduğunu söylemiş miydim? Ama maalesef öyle.
" Anlayışlı olacağını düşünerek bu cümleyi kuruyorum. ÖZEL sebeplerden dolayı sana bunu söyleyemem." Dedim ve gözlerimi onun bana yaptığı gibi gözlerine diktim. Ses tonumdan dolayı ya da cümlemden dudağının kenarı yukarı kıvrıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFES
Teen Fiction"Nefes almak yaşamak sayılır mı?" Beriz Alin Işık Yaşamın siyah-beyaz olduğu bir hayatta, ne kadar renkli olabilirsin? Kendini bile tanımazken ne kadar yalnız kalabilirsin? Sevdiğin kişiyi kaybedip tekrar aşık ola...