5.BÖLÜM

63 8 4
                                    

                                                                          5.BÖLÜM

Bölüm Şarkısı= BIRDY + RHODES - Let It All Go

Bazı sorulan soruların cevapları olmaz. Nedeni ise bilmemek değildir. Verilecek bir yanıtı olmamasıdır. Sen yine de ararsın cevabı bulmak umuduyla...

Sarp'ın sorduğu soru kesinlikle cevabı olmayan bir soruydu bende. Ona cevap veremezdim. Verecek bir cevabım yoktu çünkü.

Ne kadar kızacağını, sinirleneceğini, belki de kırılacağını hesaba katarak arkama bakmadan dudaklarımdan tek bir harf çıkmasına izin vermeden uzaklaştım oradan.

Beni bu kadar düşündüren şey tam olarak onun sorusu değildi. Son günlerde değişen hislerimdi. Sarp'ı tanıdığım günden sonraki olan hislerim. Beni korkutuyordu bu hisler...

Ne zaman birine ihtiyacım olduğunu düşünsem yanımda onu gördüm. Onu duydum, onu hissettim.

Ben kendimi biliyorum insanlar bana en ufak bir ilgi göstersin, bana ufak bir yardımda bulunsun onlara bağlanırım. Kendimi borçlu hissederim ve o insanı gözümde kutsallaştırırım.

Hele ki Ali'yi kaybettiğim de, ruhumu onun yanına gömdüğümde daha bir kırılganlaşmış, hassaslaşmıştım.

Ve Sarp. Her gün hayatımda onu görmek ve bana yakın davranması kesinlikle beni olumlu etkilemiyordu.

Ruhuma dolanan düşünceler –kirli düşünceler- karanlık bir yorgan gibi beni sararken hiçbir şey yapamadım. Dilim suskun bakışlarım gevezeydi.

Kafamı dağıtmak için, her ne kadar doğru bir karar olduğunu düşünmeden yetimhaneye gittim.

Geçmişimden beni mutlu eden tek bir kişi kalmıştı. Sultan abla. Her ne kadar yetimhane de çalışan görevliler kötü kalpli olarak bilinse de sizin anne dediğiniz kişi benim Sultan Abla'mdı.

Sultan Abla'mı görebilmek için her bir köşesine anılar bıraktığımız yetimhanenin yolunu tuttum. Oradan en son çıktığımda iki kişiydik. Geri dönüşümde yalnızım.

Şirin'e iyi olduğum ve nerede olduğum hakkında kısa bir mesaj atıp gönderdim.

Ve işte küçüklüğümün, anılarımın, aşkımın, arkadaşlıklarımın geçtiği o yerdeyim. YALINAY YETİMHANESİ.

İçeriye adımımı attım ve çocukların dışarıda oyun oynadıklarını gördüm. Yaşları daha küçük olmalıydı. Hepsinin yüzlerinde asla silinmesini istemeyeceğiniz türden gülümsemeler vardı.

Sultan Abla'yı bulmalıydım. Önümden geçen 4-5 yaşlarındaki kız çocuğuna sormaya karar verdim. Omzuna dokunduğum da küçük bedeni gözle görülür bir biçimde titredi ve kendini bir adım geri attı.

Kendine olanları anlamak için bakışlarını yüzüme doğru kaydırdı. Bana bakması için boynunu bayağı bir kaldırması gerekmişti.

Saçları tam olarak sarı değildi. Ama sarıyı kıskandıracak türdendi. Gözleri ise yeşildi. O kadar tatlıydı ki. Minik burnu kızarmış yanaklarında ıslaklıklar vardı.

Ağladığını anlamak için özel bir çabaya gerek yoktu. Çok merak ettim onu ağlatan şey neydi. Minik bir kız çocuğu neden akıtır ki gözyaşlarını?

Bacaklarımın üzerine çökerek onunla aynı boya gelmemizi sağladım. Eğik olan başını kaldırmak için onu korkutmadan elimi çenesine koydum. Ve hafif hareketlerle bakışlarını kendime sabitledim.

" Güzelim neden ağladın sen bakayım?" Sesimi olabildiğince sakin çıkarmaya çabaladım. Kendimi ona borçlu hissettim. Minik bir kız yerine ben ağlayabilirdim.

NEFESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin