Tik Tak
UYAN
Alessia'nın oldukça sıradan ve rutin bir yaşamı vardı. Hoş, etrafındaki tüm tanıdığı insanlarda da aynı şey söz konusuydu. Alessia'nın da aralarında bulunduğu bu insan topluluğu, sanki hayatlarında kurdukları düzene farklı bir şey sokacak olsalar, karşılarında onları cezalandıracak bir güç ile karşılaşacakmış gibi bir korkuya sahipti. İnsanlar arasında adeta robotlaşmış bir sistem söz konusuydu.
Tik - tak / tik – tak / tik - tak / tik .
Alessia, uzun bir süredir tek başına yaşıyordu. Zaman zaman bu yalnızlığını, en yakın arkadaşı olan Clara ile paylaşıyordu. Clara'da Alessia ile aynı yaşta biraz çekingen bir yapıya sahipti. Alessia tüm bunların dışında, düzenli olarak akşam 10:00'da uyur ve 06:30'da uyanırdı. Sabah gözlerini açar açmaz kahvesini içer, üzerine rahat bir şeyler giyip, sabah koşusunu yapmak üzere Cascine Park'a giderdi. Zaman zaman buradaki Boboli bahçelerini (Giardino di Boboli) ziyaret ederek eşsiz bir doğa harikası olan bu yerde, ruhunun kayboluşunun tadını çıkarırdı. Burası onun için çok özeldi, çünkü bir tek burada kendisini rahat ve tam anlamıyla özgür hissederdi.
Tik - tak / tik – tak / tik - tak / tik .
Saatler geceyarısı 03:00'ı gösterdiğinde Alessia'nın gözleri mutad olduğu üzere yine açıldı. Hemen başucundaki penceresinden içeriye sızan ayışığı resmen gözlerine birer yıldız konduruyordu. Alessia, bilinç kontrolünü ele alamadan tepkisiz bir şekilde gözlerini boşluğa dikmiş iken, bir takım kelimeler dudaklarını güçlükle ayırarak dışarıya süzülüveriyordu. Peşi sıra tekrarlanan bu kelimeler sanki her biri bir öncekine baskın çıkabilme arzusu içeriyor gibi git gide daha da şiddetli bir hal alıyordu. O an dünya üzerindeki her şey durmuş, bununla beraber donuk kalan zamana sadece şiddetini arttıran kelimeler hükmediyordu. Yatağının yanında bulunan komidinin üzerindeki, tüm bunlar olurken kendi işlevini donduran saati, tek bir hareket ile üç dakikalık bir ilerleyiş sergileyerek 03:03'e gelmesi ile beraber Alessia'nın gözleri kapandı ve oda tekrardan sessizliğe büründü.
Tik - tak / tik – tak / tik - tak / tik
Her gece yarısı zamanın durup bedeninin kontrolünü kaybederek yaşadığı bu üç dakikalar başladığından beri Alessia'da ciddi değişiklikler oluyordu. Giderek hayatını oluşturduğu rutin denge kayboluyor, yavaşça diğer insanlardan ayrılmaya başlıyordu. Gece yarıları üç dakika boyunca yaşadığı bu anlarda gerçekten kendi beden ve ruhunun kontrolünü kayıp mı ediyordu? Yoksa bu kontrolü çok daha önceden kaybetmişti de geri kazanmaya mı başlıyordu? Tüm bunlar henüz cevaplayamayacağı birer muamma idi.
Tik - tak / tik – tak / tik - tak / tik .
Etrafta uçuşan kuşların kulağına kondurduğu ritmik öpücüklerle güzel bir güne merhaba demeyi çok arzu etse de, etrafta ne bir kuş sesi vardı, ne de güne güzel başlayabileceği herhangi başka bir şey. İçinde aniden sebepsizce heyecan ve korku gibi duyguların belirmeye başlamasıyla birlikte yatağından kalkan Alessia altına, vücuduna yapışan, en sevdiği beyaz deri pantolonunu giydi. Üzerine de beyaz, ince bir askılı body ile beyaz deri ceketini geçirerek, çantasını düzgünce kontrol ederek dışarıya çıktı. Duoma meydanına yaklaştıkça, üzerindeki tüm şehri aydınlatan güneş, pamuksu kamuflajla kendini iyice gizlemişti. Şuan tüm şehirde kurşuni ürkütücü bir hava hakim idi. Alessia her adım atışında kendi hizasındaki evlerden, ellerinde kendisinde de olduğu gibi siyah çantaları bulunan insanlar çıkıyor, adeta organize olmuşçasına sessiz bir şekilde onu takip ediyorlardı. Alessia, Duoma meydanına geldiğinde bir çok yere devasa barikatlar kurulduğunu ve belli başlı noktalarda, azımsanmayacak kalabalıkta ki insanları gördü ve meydanın merkez noktasına geçerek çantasını yere bıraktı.
Evden çıkmadan önce kapıldığı heyecan ve korku gibi bir takım duyguları tamamen bastıran Alessia, etrafını süzdüğünde büyük bir kalabalığın endişeli bir şekilde kendisini izlediğini gördü. Önünde bir basamak gibi duran genişçe taş parçasının üzerine çıkan Alessia, onu izleyen kalabalığa seslenerek;
-Bugün, yeniden doğuşumuzun ilk günüdür.
-Bugün, direnişimizin ilk günüdür.
-Bugün, onlara gerçek gücümüzü göterebileceğimiz ilk gündür.
-Bugün, zafere gideceğimiz ve bundan sonra ki nesillerimizin her birimizi bir efsane olarak anlatacağı ilk gündür.
-Bugün, esaretimizi noktaladığımız gündür.
Diyerek insanların gözündeki korkuyu sildi ve bu insanlar da, derin bir inanç, ve coşkuyla bağırmaya başladılar.
Yere koymuş olduğu çantasını açarak içinden değişik bir silah çıkartan Alessia etrafındakilere;
-Hazırlanın! diye bağırdı ve insanlar da, Alessia gibi yanlarında getirmiş oldukları çantalarında ki silahları çıkarmaya başladılar. O anda insanların panikleyerek ellerini kulaklarına götürmelerine sebep olan korkunç bir siren sesi geldi. Üç kere tekrarlanan bu siren seslerinden sonra Alessia, arkasını dönerek gözlerini tam karşısında duran boşluğa dikerek kimsenin anlayamadığı bir dilde birşeyler söylemeye başladı. Sürekli aynı şeyi söylüyor, git gide ses tonu yükseliyordu. Neden sonra ki büyük bir gürültüyle etrafındaki tüm evler yıkılıyor, her şey yok oluyordu. Gözlerinin önünde büyük bir gürültü ile beliren mükemmel bir parıltı, sanki o an tüm bu olanları ve içinde bulundukları zamanı durdurmuştu. Kendisini bir zaman boşluğunda bulan Alessia, kulağında bir fısıltı duydu ve gözlerini açtı. Etrafını süzerek odasında olduğunu anladığında içini bir rahatlama kapladı. Gözleri başucundaki saati aradığında, saatin 03:03'ü gösterdiğini gördü. Ama garip olan bir şey vardı ki o da rüyasının sonunda duyduğu fısıltı hala kulaklarında çınlıyordu;
-Uyan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALESSIA
Science FictionBir, "Okan Valentini" serüvenine başlamak üzeresin! Rahat olabileceğin bir yere git, Arkana yaslan, Kafandaki her şeyi bir kenara bırak. Şimdi yolculuğa hazırsın! Haydi başlayalım...