Medyayla okuyun...
Gözlerimi açtığımda boş bir evde koltuğun üzerinde uyur halde olduğunu anladım ve buraya nasıl geldiğimi düşünmeye başladım. Başımda ki ağrı ise dayanılır gibi değildi. Tek hatırladığım bir kafede sevgilim ve arkadaşlarım ile vakit geçirdiğimdi, tek bir sey dışında herşey yolunda gidiyor gibiydi.
İzlendiğimin farkındaydım ama icimde ki güven bana babamın işi olduğunu fısıldıyordu kulağıma, bir tarafım sıkıntılıyken diğer tarafım rahattı. Şimdi anlıyprum ki sıkıntılı tarafım ağır basmalıymış, keşke babama haber verseydim o işi ağırlığıyla çözerdi.
Bu kasvetli ortamda istediğim tek sey babamın sımsıcak kollarıydı.
Bedenim sonunda yaşadığı soku atlatmış olmalı ki arkadaşlarımı düşünerek ağlamaya başladım. Ağlamam azalınca duvarda ki saate bakınca gece biri gosteriyordu demek ki Türkiye'ye yeniden ayak basalı 3 saat olmuştu.6 Saat Önce;
Kahkahalarımız kafenin duvarlarına çarpıp yok oluyordu. Başımı Berk'in omzuna koymuştum o da elini belime sarmıştı. 6 kişilik bir arkadaş grubuyduk biz Berk'le benim aramda ki ilişki abi-kardeş ilişkisi gibiydi. Diger yanımda ise Berkay vardı sevgilim ama son 2 gündür bir garipti. Sebebini bilmediğim bir şekilde hüzünlüydü. Berk'in kolunu omzumdan çekip Berkay'a döndüm. Elimi omzuna koyup bana bakmasını sağladım. "Sevgilim iyi misin?" Bana bakıp sahte olduğundan adım gibi emin olduğum gülümsemesiype yüzüme baktı ve elini yanağıma koydu. "İyiyim bitanem sen devam et sadece biraz üşüttüm galiba." Hemen elimi alnına koyup ateşine baktım. "Ateşin sanki biraz var gibi canım ben sana dedim kışın ortasında denize mi girilir diye bide İstanbul boğazından atlayip girdiniz." Alnında ki elimi çekip dudağımla yanağımın arasında ki yeri uzunca öptü. Ama öyle bir öptü ki insani hipnotize edicek bir şekilde öptü.
Berkay'a üzgünce bakmaya başladım. O sırada Berk kolunu omzuma atıp beni kendine çekti. Kulağıma eğilip konuştu. "Boşver onu klasik halleri birkaç saat gecmeden gör bak nasıl kahkaha atıyor." Ona inanmak istedim nerden ki o gecenin sevgili olarak geçirceğimiz son gece olduğunu bilseydim onun bu hali geçene kadar ondan uzak durur muydum? Sımsıkı sarmalardım onu hiç bırakmamak pahasına. Cafenin kapanma saati cafe sahibi tanıdık olduğu için ertelenmişti. Zaten kafe de sadece biz ve iki adam kalmıştı bizden uzak bir masada oturmuş kahve içiyorlardı. Onlara dikkatli bakınca sanki daha önce görmüşüm gibi geldi. Bir süre onları izledim taki ikisinden birine telefon gelene kadar o zaman hızlıca ayağı kalkıp cafeden çıktılar kim bilir ne haberi geldi. Belki hastaneden bi akrabalarına tanıdıklarına bir şey oldu belki başka bir şey diye düşünmekten kendimi alamadım. Benim bu üzüntülü halimi farkeden Berkay kolumdan tutup bizim gruba birkac dakikaya geliyoruz diyip beni cafeden çıkardı ve arka sokağına getirdi."Berkay biz burda napıcaz neden getirdin beni buraya."dedim ve dikkatlice yüzüne baktım. Omuzlarımdan tutup beni cafenin arka duvarına ittirdi. Ve kendisi ile duvarın arasına sıkıştırdı. Ve dudaklarıma yapıştı bende tabi ki karşılık verdim. Ama öyle bir öpüyordu ki sanki ayrılırsak gidecekmişim gibi. Bir süre sonra ayrıldık. Gözlerimin içine pismanlıkla bakarken söylediği şeyler çok ağırdı."Thea ben özür dilerim ben ayrılmak istiyorum seni buraya getirdim çünkü burdan gitmen lazım." Ben ona ifadesizce bakarken o "Özür dilerim." Diye fısıldayıp arkasını döndü. Tam ona seslenicekken iki koluma cafede gördüğüm iki adam girdi ve beni götürmeye başladılar. O kadar şaşkındım ki ne tepki verebiliyordum nede bağırabiliyordum. Berkay uzaktan beni izliyordu. Beni zorla siyah bir minibüse bindirdiler ve gitmeye başladık. Ben hala Berkay'ı düşünüyordum böyle bir adiliği nasıl yapabildi. Bi insan 4 yılda en küçük bir açık bile vermez mi? Bu kadar profesyönel oyunculuğu nasıl yapabildi anlamamıştım. Bir süre sonra araba durdu ve indik havaalanındaydık. Nereye gidiyorduk acaba yanımıza bir adam girip pasaport uzattı yanımdaki adama pasaportu açtı. Bende yan gözle baktığımda bu benim pasaportumdu onlarda ne işi vardı onu düşünürken beni bir uçağa sürüklediler uçağa bindiğimizde özel uçak olduğunu direk az koltuk vardı. Ve kimse yoktu. Sadece bir kişi hariç beni dikkatlice izleyen tanıdık gelen kehribar rengi gözler ...
Beni bir süre süzdükten sonra yanımda ki adamlara dönüp konuşmaya başladı. "Çok zorluk çıkardı mı hanımefendi size." "Hayır efendim kendisi beklediğimizden de sakindi." Kehribar gözlü ise bana tepkisizce baktı. "Dört yıldır yaptığı salaklığı yeni anlamanın verdiği şok etkisidir o." Laf mı soktu o bana. Ben sana bir şey derdim de şimdi konuşmama kararı aldım. Adamlar dışarı çıktı. Kehribar gözlü ise ayağı kalkıp elimi tuttu ve geri bir oturdu. Beni de zorla yanına oturtturdu. Ben hala konuşmama yemini etmiş gibi sessizdim. Yanimda ki kehribar da konuşmamı bekliyormuş gibi bana bakıyordu. Ben yine konuşmadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Galatea
RomanceDüşünsenize hersey güzel giderken birden hayatınız altüst oluyor ve siz bunların hepsinin babanız yüzünden olduğunu öğreniyorsunuz siz olsanız naparsınız. Babanız dahil herkesi silip yeni bir sayfa mı açarsınız. Yoksa babanız vesilesiyle kendi kendi...