2.BÖLÜM

106 1 0
                                    

Medyayla okuyun
İçerde yatakta yüzüstü yatan bir adet Onur vardı. Örtü beline kadar inmiş. Tişört olmadığı için sırt kasları tamamen gözüküyordu. Yavaşça yanına doğru adımlarımi harekete geçirdim ve yanına oturdum. İki eline de baktığımda alyans falan yoktu acaba boşandı mı çünkü düğününe bile gitmiştim evlendiğine emindim. Ve o gün onu son görüşümdü ama o orda olduğumu bilmiyordu. Ve o gün alyansı vardı görmüştüm. Elimi saçlarına koyup siyah saçlarından geçirdim. Yumuşacıklardı. Aynı hatırladığım gibilerdi. Yavaşça yanına uzandım. Uyanip bana kızarsa ne diyeceğimi bilmiyordum. Yine de kalkmadım elimi elinin üstüne koydum. Biraz kıpırdandı. Ardından da gözlerini açtı. Karşısında beni görünce yüzünden birbşaşkınlık geçti. Ardından da sevinmiş olmalı ki gülmüştü. Ben ise hicbir şey demeden ayağı kalktım ve aşağı kata indim büyük ihtimalle yeni kalktığı için ac olucaktı ve kahvalti istiyecekti. Mutfağa girince. Cok modern ve güzel döşendiğini farkettim. Ardından da hemen kahvaltı hazırlıklarına başladım. Onur hep çay içerdi. O yüzden onun çayını demlenmeye bıraktım. Kendime de portakal suyumu koyup hazırladığım sofraya baktım. Baya güzel olmuştu. Geri yukarı çıktım ve Onur'un odasına girdim. Banyodan yeni çıkmış dolaptan kıyafet ariyordu kendine. Onun bu haline bakmadan direk gözlerine odaklandım. "Kahvaltı hazır istediğinde in aşağıya." Diyip ondan cevap beklemeden çıktım odadan birkaç dakika sonra gelip masaya oturdu. Çayını koyup bende oturdum. Ve kahvaltımı yapmaya başladım. Kısa bir sure içinde doyunca arkama yaslandım. "Gündüzleri evden çıkabiliyor muyum?" Bu lafıma güldü. "Tabi ki ben seni kaçırmadım farkındaysan sadece anlaşma yaptık. Taman yontemim yanlış olabilir ama yine de istediğin zaman bu evden çıkma hakkın var." Başımı tamam anlamında salladım bu arada o konuşmaya devam etti. "Bu arada benim odamın yanında ki oda senin dolabında kendj kıyafetlerin var ben alsam rahatsız olursun diye düşündüm."
Bu adam kesinlikle beni çok iyi tanıyordu. Normal olarak kaç yıllık geçmişimiz var. Ben öyle benim için düşenmiş bir dolap istemem her zaman ben kendi ellerimle o kıyafetleri seçmem lazım o kıyafetlere dokunmam lazım. Ne biliyim eskiden bir alışkanlık. "O zaman burda ki arkadaşlarımla görüşebileceğime göre ben üzerimi değiştirip çıkıyım Onur olur mu?" "Olur tabi ama istemediğim bişey yapma ki bende istemediğim şeyler yapmak zorunda kalmıyım." Ben ise ona kaşlarımı çatmış bir şekilde baktım. Ve masadan kalkıp dediği odama girdim.

Sebepsiz yere oda çok hoşuma gitmişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sebepsiz yere oda çok hoşuma gitmişti. Her ne kadar karamsar bir oda gibi gözüksede boydan camlarıyla ışık alıyordu. Tam karamsar ile aydınlık arasıydı. Aynı benim gibi. Dolaba yönelip içine baktım. Hepsi benim kıyafetimdi ama dikkatimi bir elbise kılıfı çekti. Tam onu elime alıcakken ensemde ki öpücük ile olduğum yerden arkama döndüm. Ve Onur ile burun buruna geldim. "O kılıfta ne var." "İlerde öğrenmen gereken bişey şimdi olmaz minik kız." Fazla ısrar etmek istemediğim için kafamı evet anlamında sallayıp geri arkamı döndüm. Kıyafetlerime bakıp kendime yaza uygun beyaz pantalon ve siyahkısa tişört ve kırmızı kare desenli gömleğimi aldım. Onur hala arkamda duruyordu. Onu biraz ittirip kendime çıkmak için yer açtım. Odadan çıkmasını kafamla isaret edince sırıtıp odadan çıktı. Bende yavaşça üstümü giyinip gömleğın sadece alt 3 düğmesini ilikledim ve dolaptan siyah çantamı alıp buraya gelirken adamların kolumdan aldığıçantam sifonyerin üzerinde duruyordu. Onun içinde ki eşyalarımı siyah çantamın içine koydum. Odadan çıkıp aşağıya indim. Salonda biri oturuyordu ve Onur ortalarda yoktu. Ona çıkıcağımı söylemekten vazgeçtim ve kapıya doğru yöneldim.
"Onur'a haber vermeyi düşünmüyo musun?" Ses bana tanıdık geliyordu. O yüzden arkamı döndüm ve bana bakan bir adet Emre ile karşılaştım. Ben ona şaşkın şaşkın bakarken o ise ayağı kalkıp yanıma geldi. Ve hiç beklemiceğim bir hareket yapıp bana sarıldı. Ben şaşkınlıktan karşılık vermedim. Kollarım bedenimin iki yanında duruyordu. "Çek o ellerini kızın üstünden." Onur'un bağırma sesi üzerine Emre alayla sırıtıp beni daha çok sıktı. Bende dayanamayıp kollarımı boynuna doladım. Bunun üzerine Onur hızlıca elini aramıza sokup bizi ayırdı. Onun bu haline Emre ile ben güldük. Elimi Onur'un omzuna koydum. "Hadi ben kaçar size iyi eğlenceler." Kapiya doğru ilerledim. Tam kapıdan çıkıcakken arkamı dönüp Emre'ye göz kırptım. Onur homurdanmaya başladı. Emre ise bana göz kırpıp kahkaha attı. En sonunda kendimi dışarı attım. Ve arabam hemen evin önündeydi. Arabam benim aşkımdı. Hangi insan porsche sevmez ki arabaya bindim anahtar üstündeydi. Bizimkilerin evine gitmeyi planlayıp sırıttım. Beni görünce çok şaşırcaklardı. Kısa bir süre içinde eve vardım ve arabadan indim. Otoparka baktığımda bizimkilerin arabaları her zaman ki gibi yanyana dizilmişti. Bu manzaraya karşı gülümsedim. Turkiye'yi gerçekten de özlemişim. Gelince anlıyo insan yavaş adımlarla kapıya doğru ilerledim ve kapıyı çaldım. Kapıyı Erdem açtı ve beni görür görmez gözlerini açabildiği kadar açtı ve bana sıkıca sarıldı. Bende kollarımı boynuna doladım. "Az daha sıkarsan patlıycam Erdem ses çıkarma bizimkilere süpriz yapıcam." O sırada içerden Derya'nın ses geldi. "Kim gelmiş aşkım." Erdem bi an telaşlandı ama hemen toparladı. "Adres sormaya gelmisler hemen yan evi sormak için bize gelmişler birtanem ne saçma ama dimi." İçerden Erdem'in dediğini doğrular şekilde büssürü mırıldanma sesi geldi. Gülümsedim özlemişim yavruları. Dayanamayıp salona dalıp yüksek sesle konuşmaya başladım. "Yavrular anneniz geldi sarılın bakam." Bi anda tüm gözler bana döndü. Sonra inanamadıklarından herhalde geri televizyona döndüler ve ben şokun geçmesini bekledim. Erdemle beraber parmaklarımızı göstererek saymaya başladık.
1...
2...
3.
"Thea!" Diye çığlık sesiyle kahkaha atmaya başladım. Hepsi bir anda üstüme atladı ve beni yere düşürdüler. "Yav 2 erkek 2 kız üstüme atlamak ne demek ezildim surda inin lan üstümden." Erdem bize bakıp gülüyordu. Gülmeyı bırakıp ciddi bir ifadeyle bağırdı. "Altta kalanın canı çıksın!" Ve en tepeye atladı. Tüm kızlar ben değil çığlık atıp inmesi hakkında ona bağırdık. O ise bizi tınlamadan yatmaya devam etti. Merdivenlerde ses duyunca oraya baktım. Serkay ordaydı. Ve bana susmam icin isaret yaptı. Bende tabi ki onu dinleyip sustum. Merdivenlerden inip Erdemin ensesine yapıştı ve onu tek hamlede üstümüzden aldı. O böylelikle bizi Erdemden kurtarınca herkes üstümden kalktı. Serkay bana yaklaşıp elini uzattı ve yerden kalkmama yardım etti. Kalkınca üstümde ki olmayan tozları silkeledim. Bizimkilerle uzun süre muhabbet ettik. Güneşin batmasına az bir zaman vardı. Arzu yine tüm patavatsızlığını konuşturup. "Kız sevgilin var mı? Yada tek gecel..." onun devam etmesine izin vermeden elini kaldirarak susturdum. "Sen neden bahsediyosun ben senin gozünde öyle biri miyim cidden senin gibi?" Arzu bana korkutucu düşündüğü ama ancak beni güldürmeye yeten bakışlardan attı. Bende tabi ki üstüme düşen görevi yaptım. Yani patavatsızlık. "Tatlım kimsenin seni istemediğini görmüyo musun burda kalmak için resmen yalvarıyosun da öyle izin veriyorlar. Sana acıyorum keşke biraz iyi bir insan olsaydın o zaman seninle arkadaş olabilirdik o da belki. Her önüne gelene vermek nedir hemde serkay'a aşık olduğunu söylerken. Çocuk sana yüz vermiyor sen bokunu çıkarana kadar zorluyosun." Arzu ise herhalde bana fazla sinir olduğu için ayağı kalkıp evden dışarı çıktı. Ben ise bu haline gülmekten başka bisey yapmadım. Serkay ise rahatlamış bir biçimde nefesini verdi. Onun bu halinr güldüm. O ise bana bakıp göz kırptı. Sonunda başbaşa kalinca arkadaşlarla uzun uzun sohbet ettik. O kadar özlemiştim ki onları hava kararmaya başladığında telefonum çaldı. Telefona baktığımda arayan Onur'du. Telefonu açtığımda beklediğim tepki geldi. "Thea nerdesin hemen eve geliyosun bana yapmak istemediğim şeyler yaptırma sinirlenirsem cidden kötü olur." "Sinirlen banane git başkalarından çıkar o sinirli halini benden uzak tutun Onur bey ve tamam geliyorum Allah'ın belası." Bişey demesine fırsar vermeden telefonu kapattım. Kimseye bişey demeden evden hızlıca çıkıp arabama bindim arabayı çalıştırıp eve sürmeye başladım. Sinirlenmiştim. Onur benim çocukluk aşkım dı ve bana böyle davranması hem beni çok kırmıştı hemde sinirlendirmişti. Beni neden kaçırmıştı ki. Evet babamın haberi varmış beni ona vericek kadar adi bir insanmış ama yine de beni bu şekilde almasına gerek yoktu istese birşeyler yapsa peki kabul başta istemediğimi falan söylerim hatta baya başının etini yerdim ama illa ki vazgeçerdim bunlardan bir gün sonuçta o benim çocukluğumdu. Ona olan hislerim devam etmiyo diye ona saygı göstermicem diye bişey yoktu yani.

Eve gelince arabayı park ettim. Yan koltuktan çantamı alıp Arabadan indim. Evin kapısına varınca. Kapıyı çaldım kapı kısa süre sonra açıldı Onur bana çok sinirli bir şekilde bakıyordu. Önümden çekilip bana yol verdi ben de yavaşça içeri girdim. Arkamdan gelip koltuğa oturmamı işaret etti tepki vermeden dediğini yaptım. Kavga etmek istemiyordum. Önümde diz çöküp ellerimi avuçlarının içine aldı. Kafamı kaldırıp yüzüne baktığımda gözlerime bakmaya başladı. Çok güzel bakıyordu, fazla güzel. Bir elini kaldırıp yanağıma koydu yüzünü yüzüme yaklaştırıp sessizce konuşmaya başladı. ''Senin şu gözlerine bakınca herşeyi unutuyorum. Tüm kızgınlığımı, sinirimi, insanlara olan nefretimi. Bana çok iyi geliyosun be Galatea'm.''

Bana dediği şey üzerine donup kaldım. Sanki içimde bir sıcaklık yayılmaya başlamış gibi hissettim. Gözlerim doldu ve hafif gülümsedim. ''Efsanede ki o adam sen misin yoksa.'' Hafifçe başını evet anlamında salladı. yüzümde ki gülümseme yavaşça soldu. ''Ama orda adam...'' Sözümü tamamlamama izin vermeden dudağıma küçük bir öpücük kondurdu. ''Biz o efsaneyi yeniden yazıcaz Thea anlaştık mı?'' kafamı tamam anlamında salladım. yüzünde rahatlamış bir gülümseme oluştu ve dudağımı öpmeye başladı. bende biraz bekledikten sonra sakince karşılık verdim. Tutkuyla öpmüyordu şevkat ve sevgi dolu bir öpmeydi bu.

Hafifçe geri çekilip gözlerimi açmadan alnını alnıma yasladım. Etrafta ikimizin derin solukları dışında bir ses yoktu. Ta ki kapı çalıncaya kadar, kapı ssesini duyunca bi anda yerimden sıçrayıp alnımı Onur'un kafasına çarptım. Acıyla inleyip alnımı tuttum. Onur söylenerek kapıya doğru ilerledi. bir dakika falan sonra içeri Onur dışında 3 erkek girdi biri Emre'ydi ama diğerlerini tanımıyordum. hepsi içeri geçti ve içlerinden biri bana elini uzattı. ''Merhaba yenge ben Aras.'' Elini tuttuğumda ise beni bi anda kendine çekip sarıldı. hiçbir tepki vermeden öylece durdum sadece Onur Aras'ın kafasına yavaşça vurup ensesinden tutp benden ayırdı. Ona minnetle baktım çünkü Aras baya beni boğma planları yapar gibi sarılmıştı. Onur ise önemli değil der gibi gülümsedi ve Aras'ın ensesine vurup yan taraftaki ikili koltuğun bir tarafında oturmuş olan Baran'ın yanına hafifce ittirdi. Aras ise zaten dibinde olduğu koltuğa takılip resmen Baran'ın kucağına oturdu. Onların bu haline gülümsedim ve Onur'un kulağına eğilip uyumak istediğimi söyledim. Kafasını olur anlamında sallayıp sohbete geri döndü. Merdivenlerden yukarı çıkarken onlarin erkeksi şakalaşmalarına gülümseyerek odama girdim. Odamın camından dışarıyı izlerken gözüm gökyüzüne kaydı. Dolunay vardı. Aklım geçmişe gitti.

8 yıl önce Onur gitmesine 1 hafta kala

Kollarım Onur'un beline sarılıydı onun tek kolu ise benim belime arkadan sarılmıştı kafam omzundaydı. Bizim evin terasında dolunayı izliyoduk başımın tepesini öpüp elini çeneme koyup yüzyüze gelmemizi sağladı. "Senden bana bir söz vermeni istiyorum Thea." Gözlerinin içine bakarak kafamı salladım. Eliyle dolunay şeklindeki ayı işaret etti. "Dolunay sadece ikimize özel olsun... Benim dışımda kimseyle dolunayı izleme aynı şey benim içinde geçerli. Dolunay sadece bize özel..." Kafamı tamam anlamında sallayıp fısıldadım. "Dolunay sadece bize özel..." Gülümseyip alnımı uzunca öptü.

Şimdi ki zaman
"Dolunay sadece bize özel..." enseme üflenen nefes bide söylenen söz üzerine irkilip arkamı döndüm. Onur bana gülümseyerek bakıyordu. Gözlerim doldu "Dolunay sadece bize özel." O kadar kısık sesle söylemiştim ki onun duyduğundan emin değildim.
Gülümseyip dudağımın kenarını öptü. "Beni dert ortağınla tanıştırdığın günü hatırlıyor musun?" Ona zoraki gülümsememi gönderip kafamı evet anlamında salladım. "Merak etme senden başka kimseyle tanıştırmadım onu." Gülümseyip kafasını salladı. Benden birazcık uzaklaşıp cebinden çıkardığı kimliği bana uzattı.  Kimliğe bakınca gördüğüm şeyle gözlerimi sonuna kadar açıp Onur'a baktım. "Yeni hayatına hoşgeldin Galatea'm..."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 03, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GalateaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin