Yazar ben değilim sadece çeviri yapıyorum. Tüm hakları TheMusicalityGirl e aittir.
"Sana ya da bu aileye kötü bir şey olmasına asla izin vermeyeceğim." ~Baelfire, Once Upon a Time, 2x21
Bae, gizli kapıya vurulduğunu duyup sıçrayarak uyandı. Gözlerini ovuşturup kollarını esnetti.
"Bae," diye fısıldadı Wendy duvara.
"Hımm?" diye mırıldandı Bae, hala uyanmaya çalışıyordu.
"John ve Michael parka gitti, annemle babamsa Smithsonlar ile brunch'a. Yürüyüşe çıkmak ister misin?" diye sordu Wendy. Bae, kızın evet olarak yorumladığı bir mırıldanmayla karşılık verdi. "Tamam, acele et o zaman, ailemden önce evde olmamız lazım." Bae doğruldu ve sürünerek gizli odadan dışarı çıktı.
Wendy çoktan hazırlanmış, en sevdiği kıyafetlerinden biri olan açık mavi elbisesini giymiş, saçlarını bir kurdeleyle bağlayıp toplamıştı. Bae'in üzerinde hala parçalanmış kirli kıyafetleri vardı fakat bu noktada ne Wendy ne de Bae, bunu umursuyordu.
Bae, Wendy'yi alt kata, salona kadar takip etti. Wendy pencereyi açıp sokağın boş olup olmadığını kontrol ettikten sonra yavaşça pencereden dışarı çıktılar ve geri döndüklerinde girebilmek için pencereyi aralık bıraktılar.
Bae ve Wendy, Londra'nın kalabalık dış mahallelerinde yürürken neşeyle sohbet etmeye başladılar. Wendy bir sokak satıcısının arabasının önünde durup kendine ve Bae'e elma aldı. Elmalarını yerken labirenti andıran geçitlerde yolculuklarına devam ettiler. Bae elmasını bitirdi, ve yüzünde düşünceli bir ifadeyle olduğu yerde durdu.
"Sence yapabilir miyim?" diye sordu Wendy'ye. Çocuğun bakışlarını takip eden Wendy, Bae'in, pasajın ortasındaki bir fıçıya gözlerini diktiğini gördü. Durumu inceleyip gülümsedi.
"Eğer elma çöpünü fıçının içine sokmayı başarabilirsen sana iki peni veririm." dedi Wendy. Bae güldü, nişan alıp elmadan arta kalanları fıçıya fırlattı. Hedefini tutturduğunda Wendy'nin suratı asıldı.
"Eğer sen başarabilirsen, borcunu unuturum, bana iki peni vermene gerek kalmaz," dedi Bae, kızın başarabileceğini düşünmüyordu. Wendy omzunu silkip elmanın çöpünü elinden geldiğince sert bir şekilde fırlattı. Fıçıyı kaçırdı. Elma çöpü, tok bir ses çıkararak gölgelerin içindeki başka bir şeyi vurdu.
"Of!" diye bağırdı kızgın bir ses. Wendy Bae'e döndü ve birlikte, ne olduğuna bakmak için sesin geldiği yere koştular. Karşılarında oldukça sinirli evsiz bir adam vardı, yüzünü buruşturmuş alnını ovalıyordu.
"İyi misiniz, efendim?" diye sordu Bae, adama yardım etmek için diz çöktüğü sırada.
"Çok üzgünüm, bir oyun oynuyorduk ve-" Wendy özür dilemeye çalıştı fakat adam elini sallayarak Bae'i uzaklaştırdı ve ayağa kalktı. Bae yavaşça doğrulup Wendy'nin yanına yaklaştı.
"Bu, siz zengin çocukların benimle son kafa buluşu," diye gürleyip elini cebine attı. Konuşmasıyla ağzından keskin bir alkol kokusu yayıldı.
"Biz sadece bir oyun oynuyorduk," adam Wendy'ye küçümseyen bakışlarla bakıp kızın ayağına tükürdü.
"Bir kazaydı!" diye bağırdı Bae. Adam çocuğun üzerine doğru yürümeye başladı.
"Sesinin tonuna dikkat et, evlat," diye başladı fakat sonra gözleri Bae'in giysilerine takıldı. Pis bir gülümsemeyle:
"Oh, sen kızın yeni hayırseverlik çalışması olmalısın." dedi. Adamın eli hala cebindeydi, ve Wendy, parmaklarının cebin içindeki bir şeyi sardığını fark etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Second Star To The Right (TÜRKÇE)
FanfictionWendy Darling hep maceralara atılmak ve uzak diyarları ziyaret etmek istemişti. Günün birinde onu ziyarete gelen bir gölge ile bu dileği gerçekleşti. Gölge, Wendy'yi Varolmayan Ülke adında sihirli bir diyara sürükledi. Wendy orada sihrin gerçekten v...