Yazar ben değilim, sadece çeviri yapıyorum. Bütün hakları TheMusicalityGirl e aittir.
"Asla, korkutucu derecede uzun bir zaman."
~ Wendy Darling, "Peter Pan", 2003
Wendy ne kadar zamandır kafesinin içine hapsolduğunu kestiremiyordu. Varolmayan Ülke'de zaman, farklı işliyordu. Londra'dan ayrıldığından beri saatler, günler, haftalar, hatta yıllar geçmiş olabilirdi. Baelfire'ın başına ne geldiğini merak ediyordu. Pan ise aklının ucundan dahi geçmemişti, ta ki biri yumuşak adımlarla kafesine yaklaşana kadar.
"Elma?" Wendy sesin geldiği yere doğru dönünce Pan'i gördü. Çocuk yakındaki bir kütüğün üzerine oturmuş, elindeki elmayı havaya atıp tutuyordu. Wendy'nin kalbi tekledi, midesi alt üst oluverdi; beyniyse elinden geldiğince çocuktan uzaklaşmasını, geri kaçmasını söylüyordu. Kendi içinde korkunç bir savaş veriyordu.
"E-e" Wendy konuşmaya çalıştı. "Elma sevmem." Ağzından çıkarabildiği tek laf oldu. Pan tek kaşını havaya kaldırıp sırıttı.
"Kim elma sevmez ki?" dedi elmadan irice bir ısırık alırken. Wendy'ye, kızın bilmediği bir şeyi biliyormuş gibi bir ifadeyle bakmaya başladı; kız bundan nefret ediyordu. Wendy derin bir nefes alarak kendine güvenini toparlamaya çalıştı. Daha ne kadar süre burada kalacağını bilmiyordu, Pan'in onun zayıf olduğunu düşünmesine izin veremezdi.
"Neden buradasın, Pan?" diye sordu. Sesi becerebileceğini düşünmediği kadar güçlü çıkmıştı. Pan'in de bu sert çıkışı beklemediği belliydi.
"Ateşin var. Ateşi severim." dedi Pan. Wendy yanıt vermedi. Bunun üzerine Pan gözlerini devirerek:
"Pekala, bu kadar kibarca sorduğun için cevap vereceğim. Küçük kardeşlerin seni bulabilmek için yıllarını harcadılar, Wendy. Ve görünüşe göre de başardılar." Wendy daracık kafesinde elinden geldiğince doğrularak oturdu ve kafesin demirlerine tutundu.
"Buradalar mı?" diye sordu heyecanla. Pan güldü.
"Tam olarak değil. Görüyorsun ya, Varolmayan Ülke'yi buldular ve ne kadar şanssızlar ki önce benimle karşılaştılar. Şimdiyse seni hayatta tutabilmek için dediğim her şeyi yapıyorlar. Küçük köleler gibi. Harika değil mi?" Pan tekrar güldü.
"Sen tam bir canavarsın." dedi Wendy, nefret dolu bakışlarını oğlana dikerek.
"Oyun böyle, Wendy-Kuş."diye cevap verdi Pan, istifini bozmadan. Wendy'nin sert bakışları yumuşayıverdi ve yüzü şaşkınlık dolu bir ifadeye büründü.
"Bana ne dedin sen?" diye sordu. Pan, ona, nazik bir şekilde kullandığı takma adla seslenmişti; Wendy'nin, oğlanın onu sevdiğini düşündüğü zaman kullandığı adla. Pan de ne dediğini fark edip şaşırdı fakat bu durum kısa sürdü. Ağaçların arasından ona seslenen bir Kayıp Çocuk'un sesini işitmişti çünkü.
"Gitmem lazım, Wendy Darling. Mahkumu oynamada iyi eğlenceler." diyerek ormanın içine daldı.
**********
Wendy uykusundan, birinin kafesini sallamasıyla uyandı. Gözlerini ovuşturup doğrulunca yanında duran yemek dolu tabağı gördü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Second Star To The Right (TÜRKÇE)
FanfictionWendy Darling hep maceralara atılmak ve uzak diyarları ziyaret etmek istemişti. Günün birinde onu ziyarete gelen bir gölge ile bu dileği gerçekleşti. Gölge, Wendy'yi Varolmayan Ülke adında sihirli bir diyara sürükledi. Wendy orada sihrin gerçekten v...