1-ÇARESİZ

120 53 55
                                    

Kitap karakterlerinin ismi değişmiştir duyrulur,!!!

Göklerin çaresizliğini andıran bir gök gürültüsü ile araladım gözlerimi.

       Üstümdeki  örtüyü ayaklarımla iteleyerek ondan kurtldum.  2 katlı ranzalarda yatıyoruz. Ben alt katta yatıyorum,üst katta yatan Beril'i uyandırmamak için sessizce dirseklerimden destek alarak kalktım. Yatakta oturur pozisyona gelip dalgın dalgın etrafı izlemeye başladım. 7 yaşımda geldiğim bu yılların yetimhanesinde şimdi 16 yaşımdaydım. O kadar ezberlemiştim ki bulunduğum binayı,bahçesini. Karış karış yazdım hepsini hafızama. 18. yaşımı dolduracağım o gün gidecektim buralardan.

         Birkaç saniye sonra paslanmış ve hareket ettikçe gıcırdayan eski yataktan kalkıp  ayağımı,yerdeki beyaz ve oldukça yumuşak terliklerime  geçirdim. Burda herkesin ayrı ayrı dolapları vardı. Parmak uçalıma sessizce basarak dolabımın yanına gidip üstüme gri bir kazak altıma da siyah bir pantolon çıkardım. Kızıl saçlarımı yukardan bi at kuyruğu yaptım. Ayağıma siyah botlarımı da geçirdikten sonra  yemekhaneye indim. Neredeyse herkes ordaydı. Ve her zamanki gibi müdüre hanımın kendini beğenmiş ve ukala kızı da burada,yemekhanedeydi.  Ve ayrıca sesimi çıkarmadığım için bana sataşmaya ve laf at!aya bayılırdı. İşte gene başlıyoruz.

"Oooo Gece hanım nihayet teşrif edebildiler. " dedi ve ukala bi gülüş attı. Ona cevap vermeden yanından geçip gittim. Herkes bize bakıyordu. O bana laf atmaya devam ederken Şeyma ablanın yanına gidip bir tepsi aldım. Şeyma abla buranın yemekhane görevlisiydi. Annem gibiydi. Gece herkes uyuduktan sonra odama gelir ve saçımı tarayarak uyuturdu.

       Aldığım tepsiyi iki kişilik bi masaya götürdüm. Yemeye başladığımda Burcu hâla bana laf atmakla meşguldü. Umursamaz tavırlarıma dayanamayıp yanıma geldi ve eliyle tepsimi ittirdi. Ardından ukala bi gülüş atıp "ayy çok pardon canıım!elim çarpıverdi. " dedi yılışık gülümsemesini yüzünden eksiltmeyerek.

Ona bakmıyordum.  Bu hareketi karşısında gözlerimi ona çevirip sakince "o tepsiyi topla." dedim. Yüzündeki gülümseme birkaç saniyeliğine solsa da sonra tekrar gülümsedi ve bana acınası şekilde bakarak "duydunuz mu kızlar!?bana ne dedi bu ezik. " istifimi bozmadan "eğil ve o tepsiyi yerden topla." dedim dişlerimin arasından tıslayarak.  Kaşlarını çattı ve kolumdan sertçe tutup beni yere ittirdi. "Şimdi beni dinle!hemen yerdeki tepsiyi topla ve ardından ayaklarıma kapan!" hemen ayağa kalktım ve "al şu ego nu dür bük ve herkese açık olan yerini meşgul etsin!" dedim. Sözlerim karşısında beni ittirdi ve ardından yere eğilip  dökülmüş olan çorbaya iki parmağını batırıp suratıma sürttü. Ben kavga uzamasın diye eğildim ve  tepsiyi yerden kaldırmaya başladım. Ben bunu yaparken karşı masadaki tepsiden bir kaşık pilav aldı ve kafamdan aşağı döktü. Bu yaptıkları çok sinirimi bozuyordu. Islah evine girmeyecek olsam bu kızı çoktan öldürmüştüm hemde en acılı sekilde. İçimden ona küfrederken Şeyma ablaya laf atmasıyla ayağa kalktım. "Hey,Şeyma!kuzucuğuna yardım etseneeee.ikinizde gelin burda köleler gibi toplayın burayı. " dedi ve alaycı şekilde sırıttı. Koluna tırnaklarımı geçirerek tuttum ve "Şeyma ablaya böyle konuşamassın. Hemen ondan özür dile!" dedim sert şekilde. Gözlerinde bir anlık korku belirdi. "Hemen şu saniyede kolumu bırakmassan seni bu yetimhane den attırırım!" dedi tehditvari şekilde. Bende "özür dilemezsen zorla diletirim." dedim ve kolunu daha çok sıkarak. "Siz tam bi eziksiniz ve ömrünüz boyunca köle kalacaksınız!"demesiyle son damlayı bıraktı ve bardak taştı. Bi elimle saçından tutup diğer elimle kolunu döndürerek acı çekmesini sağladım. Kafasını eğerek yere baktırttım ve " burayı sen temizliyceksinn ve bidaha benimle ve Şeyma ablayla böyle konuşmuycaksın anladınmı beni ha!!"diye bağırıp kafasını ittirircesine bıraktım. Ardından bi masanın üstüne çıkıp "bir daha şu salağa kendini ezdirten ve ya kullandıran olursa onu herkesin içinde döverim!" dedim ve masadan inip  hızlı adımlarla odaya çıktım. Dolabımdan havlumu aldım ve banyo yaptığımız yere gittim. Güzel bi duş alıp temizlendikten sonra üstüme  zümrüt yeşili bi kazak giyip altıma dar bi siyah pantolon giydim. Saçımı salık bırakıp kurumasını bekliycem. Kurutma  makinası kullanmayı sevmiyorum. Ayağıma siyah spor ayakkabımı giydim. Makyaj sevmediğim için yüzümü sade bıraktım. Büyük adımlarla dolabıma yönelip içinde ne varsa yere döktüm. Katlamadan hepsini cantamın içine buruştura buruştura attım. Tarağımı ve takılarım olan bi kolyeyi de rastgele yerlestirdikten sonra zor da olsa çantamın fermuarını kapatmayı başardım. Bunları neden yaptığıma gelirsek bu gece burdan kaçmayı planlıyodum. Nasıl yapıcağım hakkında hiç bi fikrim yok. Burdan kacınca nereye gidiceğim hakkında da Ama bi şekilde burdan kurtulucaktım. Şuan için tek düşündüğüm buydu. Yarım saate yakın düşündükten sonra planımı buldu. Planım:güvenlikçi Zeki amcayı oyalıyıp kimseye görünmeden sıvışmaktı. Zeki amca bana güvenirdi.  bu işimi iyice kolaylaştırırdı. Kolumdaki saate baktığımda öğlen olduğunu gördüm. Elime kitabımı aldım. Çok sevdiğim bi kitap. Çoğu kez kitabı okumama rağmen dönüp dönüp severek okuduğum bi kitap. Kitabın adı "GRİNİN HİKAYESİ". Kitabı elime alıp kaldığım yerden okumaya devam ettim. Bi süre sonra göz kapaklarım bana artık yeter diye yalvarmaya başladı. Bende onları kırmayıp  kendimi uykuya teslim ettim.

Gölgemdeki Parıltı  (Beklemede!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin