Ve 2. part :DD...
~ Richard Evans ~
Los Angeles bu gün güneşli. Çok sıcak olmasa da. Bir müddet başımı kaldırıp güneş ışığının gözlerimi yakmasına izin verdim. Neden yaptığımı bilmiyorum. Zaten son zamanlarda hiçbir şey bilmiyorum. Her şey benden bağımsız gerçekleşiyor. Beklide kızımın yanında olmam gerekiyor. Ama bunu yapamam. Hiçbir şey olmamış gibi onun gözlerine bakamam. Böyle bir şey nasıl?... nasıl?... kızımın başına, böyle bir şey gelebileceğini hiç düşünmemiştim.
İşte buradayım buluşmamız gereken yer. Yapay göle bakan bir park alanı. Ama Harold hala gelmedi. Ona o pislikten aldığım ilk tehdit mektubunu anlattığım zaman hiç tereddüt etmeden hemen oğlunu gönderdi. Belki de bana minnet duyuyordur.
O hayatımda sahip olabileceğim en iyi ve en ilginç dost. Telefonumu çıkartıp saate baktım. (12:38). 40 geçe diye anlaşmıştık. Birazdan gelir herhalde. Geri dönüp yapay gölün etrafında turlamaya karar verdim. Döndüğüm anda Harold’ın kocaman gülümsemesiyle karşılaştım.
“Nasılsın kardeşim? Hadi biraz Drymoun avlayalım.”
Bende onun gibi gülümsedim.
“İntikam mı istiyor alasını alacak.”
~ Katheryn Evans ~
‘’Katheryn, Kat iyi misin?’’
Göz olduklarını yeni hatırlarcasına etrafımdaki bulanıklıkları gidermeye çalışan gözlerimle bana seslenen kişiye baktım.
‘’Alex’’ dedim şaşkın bir ses tonuyla.
‘’Burada ne arıyorsun. Kaç gündür görünmüyorsun zaten.”
Etrafıma bakındım oturduğum ağacın altında uyuya kalmışım. İyi de bu terslikte bir işlik var. Vampirler uyumazlar hem de hiç. Ama ben sadece rüya gördüm yani uyumuş sayılmıyorumdur, belki vampirler böyledir. Vampirim sözde ama hiçbir şey bilmiyorum. Bir cevap ararken Alex’inde benden cevap beklediğini fark ettim.
‘’Ben… yani…”
‘’Tamam, otele gidelim orada anlatırsın. Ağlamaktan gözlerin şişmiş.’’ Eğilip beni tek hamlede kucağına aldı.
‘’Ah hayır, otele götürme beni.’’
‘’Saçmalama burada ne işin var? Saat kaç haberin var mı?”
‘’Hayır, anlamıyorsun şey ben evdekilerle
kavga ettim. Oraya gidemem.’’ diye yalan söyledim. Alex’in gece yarısı ormanda ne işi var ki? Alex doğruyu söyleyip söylemediğimi anlamak için yüzümü inceledi. Ama bu durumdayken olmaz. Yani ben onun kucağında birbirimize bu kadar yakınken. Gözlerimin içine uzun uzun baktı. Ah mideme ağrılar giriyor ya kusarsam. Destek için Alex’i omuzlarından tuttum. Ayaklarımı yere sarkıtıp Alex’in kaslı kollarından kurtuldum.
“O yüzden mi saat yedide ormanda uyuyorsun.”
“Evet, galiba sende saat yedide işemeye çıktın.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özel Kız
FantasyYüzüme vuran hafif esintiyle gözlerimi açtım. Ve güneş ışığı göz bebeklerimi doldurdu. Neredeyim ben? Yattığım çimenlerin üzerinde doğrulup etrafıma bakındım. Bir çayırdayım. Peki, ama orman nerede. Bu çayırın sonu yok gibi. Karlarla kaplı çayırda y...