MULTIMEDIA JACKSON
Evet 4. bölümle karşınızdayım :DD Yorumlarda en çok Jackson istenmişti. O yüzden onun resmini koydum sonraki bölümde Alex'in resmini koyucam. ((yeni bölümü +20'de paylaşıcam lütfen oy vern))
Bölüm şarkısı; Imagine Dragons - Monster
~Katheryn Evans~
Gittiğimiz yol ormanın içine girmeye başladı. Sonunda toprak yola girdik.
‘’Jackson nereye gidiyoruz biz?’’
‘’Söyledim ya’’
‘’Şu vampir diskosu ormanın içinde mi?’’
‘’BloodCenter’’
‘’Her neyse’’
‘’Evet, ormanın içinde ne oldu korktun mu?’’
Yarım ağız güldü
‘’Ha-yır’’ dedim heceleyerek.
Arabayı durdurdu ve aşağı indi. Benim inmediğimi görünce gelip kapıyı açtı. Hafif tırsmaya başladım ama ormanın ortasında bar mı olur. Ben ona soran gözlerle bakarken gözlerini devirdi. Ve her zamanki öküzlüğüyle kolumdan tutup sürüklemeye başladı. Kocaman bir kayanın önünde durduk. Bu kaya daha çok bir dağın yanına yerleştirilmiş buraya ait olmayan bir kaya parçasını andırıyordu. Ben ona şaşırmış bir şekilde bakarken o gidip kayayı yana doğru itmeye başladı.
Tabi bunun bir kapı olduğunu anlamam çok uzun sürmedi, kaya açıldığı an dışarı çıkan müzik sesi de anlamama yardımcı olmuştu.
‘’Yuh artık burada bar mı olur?’’ biliyorum çok kibarım ama işte insan var olduğunu bile bilmediği bir şeye dönüşünce böyle oluyor.
‘’Ne sandın şehrin ortasında insanların arasında mı olacaktı?’’ ‘evet, geri zekâlı ne güzel sorular soruyorsun.’
‘’Tamam, çokbilmiş girelim hadi’’ dedim ve içeri doğru yürümeye başladım. İçeri adımımı attığım anda yoğun kan kokusu etrafımı sardı. Boğazım cayır cayır yanmaya başladı. Biran duraksadım. Jackson yanıma geldi.
‘’Eee ne bekliyorsun beni takip et’’ dedi ve birlikte her tarafı aydınlatan ışıklara doğru yürümeye başladık. İçeri doğru ilerledikçe buranın çok ama çok geniş olduğunu fark etmem uzun sürmedi. İçeride en az 500 vampir vardı. Buranın yalıtımına çok para harcamış olmalılar çünkü dışarıdan hiçbir şey duyulmuyor gerçekten. Merdivenlerden aşağıya insan… Pardon vampirlerin arasına indik ve zorda olsa bara ulaşmayı başardık. Boş bir sandalyeye oturdum Jackson’da yanımdaki sandalyeye oturdu. Buraya gelirken yaklaşık 30 kızın Jackson’a yiyecekmiş gibi baktığını görmüştüm ama bu yanda oturan kızın bakışları daha fenaydı. Şuan neler düşündüğünü tahmin etmek bile midemi bulandırmaya yetmişti. Kızın üzerinde askılı derin dekolteli süper mini bir elbise vardı. Çakma sarışın. Bizim yaklaşık üç metre uzakta bir sandalyede oturuyordu. Jackson barmenden istediği içi kan dolu bardaklardan birini bana uzattı diğerini de bir dikişte içti. İşte buna hayır diyemezdim kandan tiksiniyorum ama şuan boğazımdaki yanmayı geçirebilecek tek şey o. Bardağı kafama dikip olabildiğince çabuk içmeye çalıştım. Nefes almadan içince daha az midemi bulandırıyor. Bitirdim ve boş bardağı masanın üzerine koydum.
Jackson mavi gözlerini gözlerime dikip ‘’Hadi dans edelim’’ dedi.
Dönüp kalabalığa batım. Gerçekten hiç iç açıcı şeyler yapmıyorlardı. En masumları dudak dudağa dans edenlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özel Kız
FantasyYüzüme vuran hafif esintiyle gözlerimi açtım. Ve güneş ışığı göz bebeklerimi doldurdu. Neredeyim ben? Yattığım çimenlerin üzerinde doğrulup etrafıma bakındım. Bir çayırdayım. Peki, ama orman nerede. Bu çayırın sonu yok gibi. Karlarla kaplı çayırda y...