3. BÖLÜM

1K 94 14
                                    

Gümbürtüyle uyandım. Çoktan sabah olmuşa benziyordu. B başımdaydı.

“Çabuk kalk. Yağmur başlayacak. Harekete geçmezsek sırılsıklam olabiliriz.”

İkimizde kalktık. Sahip olduğumuz tek eşya olan çakmağı yerden aldım. Nehrin yanına koştuk.

“B bana bakarak

“Ne taraftan gelmiştin?”

Elimle sağ tarafı göstererek

“Bu taraftan geldim.”

“İyi o zaman ters yönden devam edelim.”

O koşarcasına ilerliyordu  bense sakat ayakla arkasından yetişmeye çalışıyordum. Beni fark etti. Ve yanıma geldi.

“Canın mı ağrıyor?”

Kafamı salladım. “Biraz.”

Kolumu omzuna attı. Diğer elini de belime sardı. “İçimden bir ses biran önce buradan gitmemiz gerektiğini söylüyor.”

Bende nedense bu gök gürültüsünde bir tuhaflık olduğunu düşünüyordum. Ayrıca tuhaf bir şey daha vardı. Onu tanımıyordum. Ya da bilmiyorum tanıyordum. Ama onun bana dokunmasına izin vermek biraz tuhaf hissettirse de ona güveniyordum. Nedeni ne olabilirdi ki? Kimdi bu B?

O sırada 70 m ilerimizde bir ışık patlaması oldu. Ve bizi savurdu. Şimşek çakmıştı ve ağacı yakmıştı. Kafamı ağaca çarpmıştım. B ise başka bir yere savrulmuştu. Ve yağmur başlamıştı.

Kulaklarım felaket bir şekilde çınlıyordu. Başım ağrımaya başlamıştı. Yerde kıvrılarak başımı tutuyordum.

B yanıma gelmiş ve yüzünden süzülen suları temizleyerek

“İyi misin?”

Ama onu zar zor duyuyordum. Ve o an burayla iletişimim kesildi. Bir parti ve farklı yüzler hatırladım. Ve B de oradaydı. Karanlık bir sokak ve arkamdan endişeyle bağıran bir ses

“Alison! Her şeyi yanlış anlıyorsun. Beni bir dinler misin?”

O sese doğru dönmemle yine bir gök gürültüsü ve B tam karşımdaydı.

“Hadi kalkmalısın. Burada kalırsak öleceğiz.”

Beni yerden kaldırdı. Yine koşuyorduk. Yağmur çok yağıyordu. İkimiz de sırılsıklam olmuştuk. Yorulmuştuk. Yağmur yüzünden etrafımızı da pek göremiyorduk.

B sonunda bağırdı. Birbirimizi de zor duyuyorduk. Bu yüzden bağırıyordu.

“Bak orda mağara gibi bir yer var. Gel yağmur durana kadar orada duralım.”

Beraber oraya gittik. Mağara dediğimiz yer bir oda büyüklüğündeydi. Ve içine hiç insan uğramadığı belliydi. Ne bir kül birikintisi ne de insanları uğradığına dair bir iz yoktu.

B yorgunlukla kendini yere bıraktı. İkimizde sanki bir havuza dalıp çıkmış gibi sırılsıklamdık. Üzerimdeki yağmurluktan ve pantolonumun paçalarından sular damlıyordu. Bende onun karşısına oturup duvara yaslandım. Yorulmuştum. Başımı çarpmanın etkisiyle hala ağrıyordu. 

B dışarıyı izliyordu. Ondan gözlerimi ayırmayarak konuştum.

“İsmimi hatırladım.”

B bana dönmüştü. Şaşkınlıkla bakıyordu. Ama merak ediyor gibi değil sadece şaşırarak bakıyordu. Bende devam ettim.

“Alison!”

Kaşları kalktı.

“Alison! Güzel isim. Sana yakışan bir isme benziyor.”

Neden böyleydi? Suratı asılmıştı. Ayağa kalktı. Yağmuru izlemeye devam ederek konuştu.

“Bende hatırlamak istiyorum. Neden buradayım? Niye hiçbir şey hatırlamıyorum? En azından kim olduğumu bilmek isterdim.”

Bende ayağa kalktım. Arkasına geçtim.

“Seninle önceden tanıştığımıza eminim artık.”

“Ne demek bu?” dikkatini yağmurdan çekip bana odaklandı.

Gözümün önüne gelen ıslak saçlarımı geriye attım.

“Kafamı çarpınca bir kaç görüntü gözlerimin önüne geldi. Bir parti vardı. Sende vardın orada. Ama hatırladıklarım bu kadar.”

“Dahası yok mu?” duraksadı. “Neden bir partideydik ki? Nereden tanışıyoruz?”

“Bilmiyorum. Hatırladıklarım bu kadar.”

Ellerini kafasına götürdü. Ve saçlarında gezdirdi.

“Sen hatırladıysan bende elinde sonunda hatırlayacağım. Çok geç olmadan hatırlamalıyım.”

O bana ben ona bakıyordum. İkimizde konuşmuyorduk. O anda içime bir hüzün düştü. Onun gözlerine baktıkça canım yanıyordu. Gözlerine baktıkça sanki içimden bir öfke yükseliyordu.

Ne yaşamıştım bu adamla? Neden ona karşı her bakışında farklı duygular içerisindeydim. Bana ne yapmıştı? 

SANAL HAFIZAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin