7. BÖLÜM

1.8K 128 209
                                    

Temizlik işi tamamen bitince kendimizi yataklara bıraktık. Debby yataktan bana ters bakarak gülüyordu. Sonunda boğazını temizledi ve konuştu.

“Teşekkür ederim!”  yatakta bir tur döndü ve devam etti. “İstediğin zaman sende kullanabilirsin.”

Bu çikolata tenli kıvırcık kızı sevmeye başlamıştım. Ne kadar bir kıza göre erkeksi tavırları olsa da onu böyle sevmiştim. İri gözleri hala benim üzerimdeydi.

“İçimden bir ses dikkatli olmanı söylüyor.”

“Ne konuda?” merak etmiştim.

“Şu Cate ve diğer sürtükler seni pek rahat bırakmayacak gibi hissediyorum. Batson ile sevgili değil ama ona derin duygular besliyor olabilir.” Durdu ve düşündü. “Ash’a sorsam söyler aslında!”

Aslında merak etmiyor değildim. Ama her şey zaten belliydi.

“Sormana gerek yok.  Zaten her şey ortada. O kızla çıkıyor olmalı. Yemek yerken baya yakınlardı.”

Debby inanmayarak “Yakınlıktan kastın ne?”

“Cate Batson’un koluna giriyordu, kulağına fısıldayıp duruyordu.”

“Kendin söylüyorsun Cate yapıyordu. Batson ona öyle değildi.”

“Ne fark eder o zaten her an öyle soğuk bir tip.”

O sırada kapı açıldı ve Bayan Alex ve 2. Sınıflardan bir kaç kız içeriye girdiler. Teker teker tüm yataklar dolaplar arandı. Bir kızda telefon buldular ve kızı alıp götürdüler. Tabi kızda telefon bulunduğunda ben ve Debby soğuk terler döküyorduk. Ama bulunmadan kurtulmuştuk. Eşyaları kontrol edilen odadan çıkabiliyordu. Debby ve ben eşyalarımız kontrol edilince odadan çıktık ve ortak salonda oturup beklemeye başladık. Erkeklerin odasını kontrol etmek içinse Doby, Batson ve Arch görevlendirilmişlerdi. İşleri bitince Arch ve Batson yanımıza geldiler.

Arch

“Selam kızlar! Nasılsınız?”

Debby

“İyiyiz. Sen nasılsın?”

Arch

“Hiç iyi değilim.”

Debby,  suratı asılan Arch a bakarak

“Neden?”

“Akşamki parti işi. Gitmek istiyorum. Ama bir yandan da gitmek istemiyorum.”

Debby bıkkın bir halde

“Nedeeen?”

“Çünkü çok yorgunum.”

Debby gözlerini devirerek “Sabahtan beri temizlik yapan bir insana mı söylüyorsun bunu? Bence gelmelisin!”

Onlar sohbet ederken Batson bana bakıyordu. Onun bakışından rahatsız olunca

“Bir şey mi söyleyeceksin?”

Batson düşünceli duruyordu.

“Parti sonrası beni bulman lazım.”

“Neden?”

“O zaman konuşuruz.”

Debby ve Arch da pür dikkat dinlediklerini fark ettim. O sırada Batson arkasına bakmadan yanımızdan uzaklaştı. Arch’a ‘Sen biliyor musun?’ bakışı attım.

Arch

“Bu çocuk hep böyle gizemlidir. İnan bende bilmiyorum.” Omuzlarını kaldırıp indirdi. Sonra bize gülümsedi ve “Neyse akşam partide görüşürüz. Gelmeye karar verdim.”

O bizden uzaklaşırken Debby koluma girerek “Yoksa..!”

Gülerek “Yoksa ne?”

“Belki senden hoşlandığını falan söyleyecektir.”

“Saçmalama! O kesin yine patronluk taslayacaktır. Bana her zaman böyle sonuçta.”

“Haklısın o da bir seçenek!” o güldükçe bende gülüyordum.

Beraber odadan çıktık. Büyük salona gidiyorduk. Partinin yapılacağı yer oraydı ve öğrencilerin çoğunluğu bu parti için uğraşıyordu. Salona bir şeyler götürenler... Oradan bir şeyler çıkaranlar... sanki bir karınca sürüsünü izliyordum. Uzun siyah saçları olan uzun boylu  bir öğrenci elindeki sandalyelerle yanımızdan geçti. Yine aynı yönden biri bize doğru gelirken bağırıyordu. “Kenara çekilin, Yolu açın!”

Debby i kolundan tutup kenara çektim. Ama onu çekerken görmeden arkamda olan biriyle çarpıştım ve ikimizde yere düştük. Elindeki bardaklardaki içecekler hem onun üzerine hem benim üzerime döküldü. Kim olduğunu bakınca onun bu sabah kahvaltıda konuşma yapan okul temsilcisi olduğunu gördüm. Mahcup bir durumda “Çok ama çok özür dilerim.”

Gülüyordu. “Senin hatan değil. Ben acele ediyordum. Seni görmedim. Özür dilemesi gereken benim.” Gülümsüyordu. Gülümsemesi tatlıydı. Sıcak ve içtendi.

Kendisi yerden kalkınca beni de kaldırdı. Üzerime baktı. Tekrar özür diledi.

“Bu ara ben Marcus!”

“Bende...” yine susturulmuştum. Artık sonunda haykıracaktım. Bu susturulma işine pek alışamamıştım.

“Seni tüm okul tanıyor. İlk haftadan dikkatleri üzerine çeken tek insansın. Tabi birazda babandan dolayı.”

İstemsizce gülümsedim. “Sanırım alışmam lazım buna.”

Bana biraz yaklaştı. “Ona benziyorsun.”

“Sen onu gördün mü?”

“Hayır tabi ki de. Ama o bir efsanedir. Genç yaşta bilim adamı olan bir insan. Ve kesinlikle muhteşemdi.”

“Zeka yönünden pek benzemesem de sanırım onu anımsatan yönlerim var.”

“Zekanı bilemem ama derste yaptıklarınla kendine zekasız diyemezsin.”

O sırada Doby ilerden yanımıza geldi ve “Selam Genç Parker!”

“Selam Doby!” bu ihtiyarı da sevmeye başlamıştım. Beni her görmesinde gülümsüyordu. Ve sıcak davranıyordu.

“Bu halin ne küçük hanım.” Burnunu büzüştürerek bakıyordu. “Genç bir bayana böyle pasaklı olmak pek yakışmıyor.”

“Evet bence de yakışmıyor. Haklısın!”

“O zaman git ve duş al. Temiz kıyafetler giy.”

Gülümsedim. O Marcus’a baktı ve umursamaz birazda burun büzme hareketini ona yaparak yanımızdan uzaklaşmaya başladı. Sonra yolun ortasında durdu ve tekrar seslendi.

“Bir gün bahçeye yolun düşerse kopek kulübesinden daha küçük ve değersiz olan barınağımda sana çay ikram etmek isterim.”

Bende ona gülümseyerek ayni yükseklikte bir ses tonuyla karşılık verdim. “Peki gelirim.” El salladı ve uzaklaştı. Bende Marcus’a bakarak

“Bende gitsem iyi olur. Sanırım şu yapış yapış durumdan kurtulmalıyım.”

Yine içten ve samimi bir tavırla “Pekala sanırım bende kurtulmalıyım. Bir saat sonra partide görüşürüz.”

O da uzaklaşınca Debby bana bakarak “Batson’dan vazgeçtim. Sen bu çocukla çık. Gülümsemesi çok tatlı.”

“Sen neden her gördüğünü bana ayarlamaya çalışıyorsun. Kendine  bul bir tane!”

“Onunda zamanı gelir.”

“Aman neyse ben odaya çıkıyorum. Duş alsam iyi olur.”

“Peki sen git. Ben Eric ve Robin’i bulurum. Aksam partide görüşürüz.”

Ondan ayrıldım. Koridorda hızlı adımlarla ilerlemeye başladım. Kalabalık koridordan zorla kurtulunca merdivenleri kullanarak yatakhanenin olduğu kata çıktım. Sanırım herkes aşağıdaydı. Parti yaklaştığı için kimse bu katta değildi. Ortak salona girdim. Burada da kimse yoktu. Sessizdi. Yatakhaneye geçtiğimde Casandra isimli cılız sarışın kız içerideydi. Bana baktı ve “Burada ne işin var? Herkes aşağıya indi sen neden geldin?”

“Üzerime meyve suyu döküldü. Bir duş almalıyım.”

“Peki!” gülümsedi. “Ben iniyorum. Geç kalma sende.”

Gülümseyerek karşılık verdim. Dolabımdan havlu ve temiz kıyafetler alıp duş almak için banyoya geçtim. Kirli kıyafetlerimi sepete attıktan sonra sıcak suyu açtım ve altına  geçtim. Duştan çıkmama yakın önce birden elektrikler kesildi. Karanlık korkumun devreye girdiği an başlamıştı. Elimden geldiğince sakin olmaya çalışıyordum. Ama titriyordum. O anda bir ses duydum. Korkum şiddetle artıyordu. Ürkek bir sesle “Kim var orda?” dedim. Ses gelmeyince derin bir nefes alarak kuru kıyafetlerimin olduğu yerden kıyafetlerimi aldım. Sıfır kol penyemi ve pantolonumu giymiştim ki tekrar bir çıtırtı duydum. Saçlarımı kurutmadan duştan çıktım. Sessiz ve ürkek adımlarla bir iki adım attım. Bu sefer biraz daha yüksek sesle “Kim var orada?” dedim. Ama hiç bir ses duymayınca karanlıkta korkak adımlarla banyodan çıktım. Oda da cam olmasına rağmen hava kararmıştı ve içerisi zifiri karanlıktı. Bir şeylere tutunarak ilerliyordum. Tek yapmam gereken dış kapıya ulaşmak ondan sonra koridora çıkmak. Birilerini görürsem rahatlayacaktım.

Bir iki adım ilerledim. Bu yavaşlıkla ilerlersem kalpten gidecektim. San ki  karanlık beni içine çekiyordu. Yavaş adımlarla ilerleyince korkumun artığını anlayınca kıpıya doğru koşmaya başladım. O anda bir şeye takılmamla yere yüz üstü kapaklanmam bir oldu. Simdi korktuğum yetmiyormuş gibi çarptığım şeyin ne olduğu korkusu da başlamıştı. O anda elektrikler geldi ve ayağımın dibinde duran ve onun yüzünden takılıp düştüğüm şeyin bir insan olduğunu görünce çığlığı bastım. Her yeri kan içindeydi. Yerde hareketsiz yatıyordu. O anda hayalet görsem bu kadar korkmazdım. Ne yapacağımı bilmediğimden çığlık atarak ortak salona çıktım. Batson ise tam karşıdan erkekler yatakhanesinden çıkıp bana doğru koştuğunu gördüm. Onu görünce sanki ayaklarımın bağı çözüldü. Ve kendimi yere attım. Batson hızla yanıma eğilerek beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Ama hıçkırıklarım arasından ona cevap veremiyordum. Babamın ölümünü hatırlıyordum. Sonunda kendimi durdum.

“İçeride biri yerde hareketsiz yatıyor.” 

Batson sanki duydukları  çok alakasız şeylermiş gibi bana bakıyordu. Ne olduğunu kavrayınca yanımdan kalktı ve odaya koştu. O gidince gördüğüm şeyi aklımdan çıkarmak için gözlerimi kapayıp ağlamaya başladım. Ama pek bir şey fark etmedi. Hatta daha kötü olmuştum. Şimdi her şey daha net gözümün önündeydi. Tekrar gözlerimi açtım. Hala istemsizce titriyordum. Batson ise şaşkın bir şekilde odadan çıktı ve  koridora koştu. Kısa bir süre içinde bir kalabalıkla geri döndü. Ben hala yerde titriyor ve ağlıyordum. Batson Bayan Alex ve bir kaç diğer hocaya cesedi gösterdikten sonra yanıma geri geldi. Yanıma eğilip bana sarıldı. O sarılınca kendimi tutamayıp hıçkırarak ağlamaya devam ettim.

“Tamam sakin ol! Geçti.” Ellerini saçıma değdirdi gözlerini bana dikerek “Önce saçlarını kurutmalıyız. Bu şekilde hasta olursun.”

Konuşamıyordum. O sırada Debby yanıma geldi. Batson beni yerden kaldırdı. Debby bana sarılarak “Seni odaya tek göndermemeliydim. Özür dilerim.”

O sırada odadan biri çıktı ve “Birisi cesedin kanıyla duvara PARKER yazmış.” Ağlamam kesilmişti. Şaşkınlıkla odanın olduğu tarafa bakıyordum. Tüm gözlerin üzerimde olduğunun farkındaydım. Hiç birini umursamadan Debby’nin tuttuğu kolumdaki elini çekerek odaya koştum. Kalabalığı yararak cesedin yanına geldim. Duvardaki yazıyı şimdi fark etmiştim. Önceki şokla dikkat etmemiştim. Duvarda büyük harflerle ‘PARKER’ yazıyordu. Bu ne demekti şimdi? Neden böyle yazmışlardı?

Bayan Alex bana bakıyordu. Kimse konuşamıyordu. Yerdeki cesede baktım. Bu 1. Sınıflardan bir kızdı. Adı Helen’di. Onunla hiç konuşmuşluğum bile yoktu. Cesede bakıyordum ama gördüğüm şey Helen değildi. Yerde yatan babamdı. Duvardaki yazıysa onu bulduğumda yazanlarla aynıydı.

Titreyerek yerdeki cesede bakıyordum. O anda bir el gözlerimi kapattı ve beni çevirdi. Dönünce onun Batson olduğunu gördüm. Ağlamıyordum. Şok geçirmiştim. Ellerime baktım. Yere düştüğümde kalkarken sürünen kanlardı bunlar. Batson bir bana bir elime baktı ve

“Gel çıkalım buradan.” Destek olmak için omzumdan tutuyordu. Bırakırsa düşeceğimi biliyordu sanki. “Saçlarını kurutup ellerini temizleyelim.”

Yanından geçtiklerimiz fısıldayıp duruyorlardı. Debby’nin yanına gelince durduk. Ash ve Arch da oradaydı.

Batson Debby’ye bakarak “Ona temiz kıyafetler ve saç havlusu getir.”  Debby yanımızdan uzaklaşırken bir fısıltı duydum.

“O mu öldürmüş?” o anda kafam geçmişe gitti. Babam öldüğü zaman etrafımdakilerin fısıldaşmasıyla aynıydı. O anda dizlerimdeki bağ tamamen çözüldü ve gözlerim karardı.

14 yaşında küçük bir kız... yerde yatan koca gövdeli bir adam... etrafı kan gölü...

Nefes nefese gözlerimi açtım. Kendime gelince revirde olduğumu fark ettim. Ash yanıma geldi. Oda da ikimizden başka kimse yoktu.

Ash

“İyi misin?”

Başım ağrıyordu. Elimi başıma götürürken “Bilmiyorum.” Diyebildim. O sırada odanın kapısı açıldı. Batson içeriye elinde 2 bardakla girdi. Beni uyanık görünce şaşırdı. Elindeki bardakları kenara bıraktı ve bana yaklaştı.

“Ne zaman uyandın?”

Ash benim yerime cevap verdi.

“Şimdi!”

Batson

“Hemşireyi çağırmalı mıyız?”

Ben ona bakarak “Gerek yok!” ayaklarımı yataktan indirirken devam ettim. “Sadece buradan çıksam yeter.”

Yataktan kalkmama yardım ettiler. Ellerimdeki kan temizlenmişti. Saçlarımı toplamışlardı. Ash’a bakarak

“Ne kadardır uyuyorum?”

“Bir kaç saat oldu. Saat şuamda gecenin 12 si.”

Yere bakarak asıl soruyu sordum. “Ben uyurken neler oldu?” onlara bakmasam da birbirlerine bakıp sustuklarını biliyordum.

En sonunda Ash konuştu.

“Helen’e ait cesedi götürdüler. Yatakhaneyi boşalttılar. Orası temizlenene kadar kızları üst sınıftaki kızların odalarına dağıttılar.” Bir duraksadı. “Ve Bayan Alex uyandığında seni hemen sorguya almak istiyor. Batson’u da seninle beraber sorguya alacak.”

O sırada benimde cevabını merak ettiğim bir soru olduğu için Batson’a baktım.

“Sen neden 1. Sınıfların yatakhanesinden çıktın?”

Derin bir iç çekti.

“Bende bilmiyorum. Bir mektup aldım. Odamda yatağımın üzerindeydi. O notta beni birinin 1. Sınıf erkeklerin yatakhanesinde beklediği yazıyordu. Gittim ama içeride kimse yoktu. Sonra elektrikler kesildi ve senin çığlığını duydum.”

Hala yere bakıyordum.

“Bu olanlar geçmişimle bağlantılı gibi hissediyorum.”

Batson

“Ne demek istiyorsun?”

“Babamı öldüren kişi de duvara soyadımı yazmıştı. Cesedi bulan ilk bendim.”

Batson’a ciddi bir şekilde baktım. “O nottan kimseye bahsetme! Lütfen. Şimdilik bir süreliğine sakla. Bir şeyi kontrol etmem lazım.”

Batson

“Alison bunu yapamam. Kanıtı saklamak bir suçtur.”

“Biliyorum ama babamı öldüren her kimse aynı kişi olduğunu düşünüyorum. Lütfen bana bu iyiliği yap.”

Batson

“Pekala! Ama simdi kalkabilecek durumdaysan Bayan Alex bizi sorgu için bekliyor.”

Ash

“Durun bir dakika! Peki Bayan Alex’e ne diyeceksiniz? Batson’un o katta ne işi vardı?”

İkimiz birbirimize bakıyorduk.

Batson

“Ben hiç erkekler yatakhanesine girmedim tamam mı? Ortak salonda Alison’u bekliyordum. Şahitlerim de var. Onunla konuşacağımı söylemiştim. Partiden sonra konuşacaktım. Ama sabredemedim ve önce konuşmaya karar verdim. Ve sonrada çığlık sesi duydum. Odadan çıkan Alison’u gördüm.” Bize baktı. “Şimdilik bunun üzerine gidelim.”

Ash

“Pekala! Hadi gidin o zaman.”

Sessizce odadan çıktık. Ve Bayan Alex’in odasına doğru yürümeye başladık.

°°°°°°°°°°°°°°°°°°°

Normalde kendi yorumumu eklemryecektim. Çünkü bu durumdan rahatsız olan arkadaşlar oluyor. Ama ne yapabilirim? Düşüncelerinizi yazmanızi bekliyorum. Ama yazmıyorsunuz.
Bölümün gidişatı nasıl sizce?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 18, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SANAL HAFIZAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin