"Polis her yerde seni arıyormuş Chris, beni dinle bu gece gitme şu lanet bara." Ablasının ısrarlı sözlerini geçiştirerek elini salladı. Siyah deri ceketini üzerine geçirerek kapıdan çıktı. Gecenin ayazı kapıdan çıkar çıkmaz üstüne çullandığında ellerini birbirine sürterek içine üfledi.
Siyah Lamborghini'sine binerek motorun çığlık atmasına sebep oldu. Babasından gelen parayı lükse yatırmaktan çekinmezdi. O lanet piçten aldığı bir özellikti bu.
Bardan iki sokak öteye park etti. Ayık olmayanların arabasına zarar vermesini göze alamıyordu. Para harcamanın da bir sınırı vardı öyle değil mi?
Bardan içeri girmeden yüksek ses kulaklarına dolmuştu. Yarım ağız sırıtarak içeri girdi. İnsanların kendini kaybetmesini izlemek her zaman ona zevk vermişti. İçten içe kıskanıyordu onları. Ne de olsa kendisi sarhoş olamıyordu.
Sahneyi es geçerek bar tezgahının önüne oturdu. İçecekti, en azından çakırkeyf olabilirdi. "Yaşına sıçtırtma şimdi. Reşitim diyorum." Sinirli bir kadın barın bu geceki laneti olmaya hak kazanmıştı demek.
Küçük, sinirli bedene baktı. Kızıl saçları yüzünü kapatsa da sesindeki tondan dolayı reşit olmadığını düşündü adam. Bu ses tonu polisleri ikna etmek için kullandığı ses tonunun birebir aynısıydı.
"İçkiyi ver de şu çenesini kapatsın," dedi adam kulaklarının kanamadığından emin olarak. Kadın ciyaklayıp duruyordu ve gittikçe sinir bozucu olmaya başlamıştı bu durum.
Barmen kadının istediği birayı kocaman bardağa doldurup önüne ittiğinde kadın zaferle gülümseyip bardağı kendine çekti. Koca bir yudum aldığında gevşediğini hissetmişti.
"Teşekkür beklediğimden değil de fena olmazdı yani," diyen sesi duyduğunda kim onun bu huzurlu anını bozmuş diye bakınırken adamı gördü. İçkisine kavuşmasını sağlayan adamdı bu. O yüzden sessiz kalacak ona kızmayacaktı.
Adam hem iyilik yapıp hem de böyle cevapsız bırakılmasına kızmıştı. Bir teşekkürü hak ettiğini düşünüyordu ve alana kadar da kadının yakasını bırakmayacaktı. Kadının yüzünü görmüştü. Artık emin sayılırdı reşit olmadığından. Ufacıktı yüzündeki her bir uzvu. Küçük gösteriyor da olabilirdi ama olası değil gibiydi.
"Elindeki içkiyi bana borçlusun," dedi adam. Aradaki az mesafeye rağmen bağırmış olması kadının sinirini bozmuştu. Herhalde bu geceki eğlencesini arıyor, diye düşündü kadın. "Sevgilim var."
Kadının birden bunu belirtmesi kızgınlığını daha da arttırmıştı. Ona yürümüyordu, böyle anlaşılması tamamen kadının suçuydu. Tek istediği bir teşekkürdü. Sinirlenerek gitmek için uzun bar taburesinden indi. Fakat kapıda gördüğü polisler olduğu yerde kalmasını sağladı. Hızlı düşünmeli ve kaçacak yer bulmalıydı. Yüzünü gördükleri an tutuklarlardı yoksa onu.
"Barın ikinci bir çıkışı var mı?" dedi barmene. Barmen kafasını iki yana salladığında o küfürleri ardı ardına sıralamakla meşguldü. Yan taraftaki hareket gözüne çarptığında gözlüğünü ve şapkasını takmış az önceki kızı gördü. Tek saklanan kendisi değildi demek.
Kolundan tutup onu duvara yasladığında polisler oldukça yakınlarındaydı. "Bana borcunu ödeyebileceğin bir yol buldum." Kız cevap veremeden dudaklarını birleştirdi. Elinden geldiğince gerçek süsü vermeye çalışıyordu.
Dudaklarında hissettiği dudaklarla gözlerini kocaman açmıştı. Ne borcundan bahsediyordu bu salak? Reşitti, bunu kanıtlayabilirdi ona ihtiyacı yoktu ama kimliğini çıkarıp da ismini barmene göstermek iyi bir fikir sayılmazdı. Hele ki aranıyor ilanları her yere dağıtılmışken. Sırf bu yüzden onu öpen yabancıyı itemiyordu da. Polisin onlara yaklaşmadan gitmesini diledi.
İşi ileri götürüp kadını kucağına aldığında sevgilisini aldattığı düşüncesi midesini bulandırıyordu. Sevgilisine aşık olmayabilirdi ancak bu hareketi hak etmediğini düşünecek kadar seviyordu.
Aklına sevgilisi gelen kadın yabancıyı itmemek için zor tutmuştu kendini. Polisler hemen gitmeliydi çünkü daha fazla bu oyunu sürdürecek gücü kalmamıştı.
Nefes almak için geri çekildiğinde önlerinde duran tanıdık polisle beraber yenilgi hissi damarlarında yayıldı. Bir kere de başıma kötü bir şey gelmesin, diye düşündü kadın.
Adam kızı kucağından indirmeden tanıdık polise baktı. O kadar fazla görüşüyorlardı ki ablasından çok görüyordu neredeyse polisi. Polis göreve ilk başladığından beri adamı gözaltına alıp duruyordu fakat babasının parası her seferinde onu kurtarıyordu. Polisin gülüşünden bu sefer kurtulamayacağını anladı. Derin bir iç çekti.
"Demek sonunda tanıştınız," diyen polisle birbirlerine baktılar. Her ikisinin aklından da ne yaptıkları geçiyordu. Bir de bu seferki cezalarının ne olduğu.
Polis cebindeki kelepçeyi çıkardıktan sonra birini kızın birini erkeğin bileğine geçirdi. Hala ne olduğunu idrak edemeyen iki surat şaşkınca polise bakıyordu. "Madem her seferinde para ile kurtuluyorsunuz bu sefer sizi böyle cezalandıracağım. Bir ay boyunca o kelepçe çıkmayacak. Çıkardığınız an tekrar takmaktan çekinmem."
Nereden haberi olacak ki, diye düşünen iki insana döndü polis memuru. Gitmeden önce bağırmıştı. "Üzerinde çip var salaklar."
Kadın öfkeyle ileri atıldığında bileğindeki kelepçe yüzünden gerilemek zorunda kaldı. "Seni hakaretten dava edeceğim!"
Finalde Evachris olamaması yüzünden karalara bağladım. Aklıma böyle bir kurgu geldi umarım beğenirsiniz. Beğendiyseniz yıldız ve yorum kutucuğu sizi bekler. Sizi seviyorum,xoxo.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Handcuff • chriseva
FanfictionO kelepçe sadece ellerini değil kalplerini de birbirine bağlamıştı. 08.07.17 Hakları Eva'nın Christoffer ile sarıldığı yatağın altında saklıdır.