Jung Kook - Nothing like us
Bölüm şarkısı mükemmel değil mi^^ 11 gün beklettim üzgünüm. Bölüm de içime sinmedi açıkçası. Geçiş bölümü sayın demek zorundayım. Sonunda aslında biraz daha bir şeyler vardı ama diğer bölüm onları yazmaya karar verdim. Çünkü bu resmi olarak en uzun bölüm^^ Sizden bir şey isteyeceğim acaba bölümü yayınlamadan önce birinize okutsam da birlikte düzenlesek mi? Belki öyle daha çok içime siner. Neyse yıldız ve yorumu eksik etmeyin lütfen. Sizi seviyorum, xoxo.
Uyandığımda Christoffer'la aramızdaki mesafe eskisinden de çok olduğu için rahatlamıştım. O henüz uyanmamış bir halde kafasını deve kuşu gibi yastığın altına sokmuştu. Bu haline kıkırdamadan edemedim. Onu uyandırmamak için kısık sesle kıkırdamaya çalışmıştım ama yine de sesim yüksek çıkmıştı. Hafifçe kıpırdandığında uyanmadan önce fotoğrafını çekmek için komidinde duran telefonuma zar zor uzandım.
Parmak ucumla tutarak elime gelen telefonumun ekranını kaydırarak kamerayı açtım. Objektife giren kelepçeli ellerimizi umursamadan fotoğrafını çektim. Çıkan sesle beraber Christoffer kafasını diğer tarafa çevirerek bir fotoğraf daha çekmemi engelledi.
"Sabahın körü fotoğraf çekmek için pek uygun değil. Yatak odası da öyle," dedi yastığı kafasından kaldırıp yana koyarken. Saçlarını karıştırdıktan sonra esnedi. "Görende senden yararlanıyorum sanacak. Çok komik uyuyordun, ileride koz olarak kullanırım diye çektim."
Burnuma işaret parmağıyla dokundu. "Ben senin yerinde olsam yararlanırdım. Bu bir ay dışında böyle bir manzarayı görebileceğini sanmıyorum."
Yana koyduğu yastığı kafasına geçirirken sahte kızgınlıkla söylendim. "Benim sevgilim var ahmak."
"Bunu günde en az bir kere söylemeden için rahat etmiyor değil mi?"
Aniden beni yataktan ittirdiğinde yerle buluşmuştum. Unuttuğu bir şey vardı. Ellerimiz birbirine bağlı olduğunda ne kadar istemese de o da yan tarafıma düşmüştü.
"İstersen alnıma da yazarım sanane."
"Açım ben aç. Kapa çeneni de beynim dışında yiyebileceğimiz bir şeyler yapalım," dediğinde sinirle kalktım. Önüme gelen saçları ittirerek Christoffer'ın beni mutfağa sürüklemesine izin verdim.
Mutfağın hemen girişindeki doğalgaz termostatıyla oynadığında evin sıcaklığını arttırdığını görmüştüm. Üstelik üzerinde kalın sayılabilecek bir tişört vardı. Sanırım Christoffer düşündüğüm kadar kötü bir ev sahibi değildi.
Buzdolabının önünde durduğumuzda buzluğu açtım belki dondurulmuş pizza vardır diye. Arkalara doğru aradığımı bulduğumda zaferle yukarı kaldırdım. "Az iş, çok yemek!"
Elimdeki pizzayı sertçe çeken Christoffer'a göz devirdim. İki tabak alıp iki pizzayı içlerine koydu. Mikrodalgayı ayarladıktan sonra güçlükle iki tabağı sığdırmayı başarmıştı. Sürenin dolmasını beklerken salona geçmiştik. Televizyonu açtığında bir an kendimi sinemada gibi hissettim. Bu kadar büyük televizyona alışkın değildim.
Mesaj sesi ile telefonumu şortun cebinden çıkardım. Jonas ne yaptığımı soruyordu. Kızların yanında olduğumu, dün gece onlarla kız gecesi yaptığımızı söyleyen bir mesaj attım. Şu kelepçe meselesi mesajla anlatılabilecek bir şey değildi. O gelene kadar yalan söylemek zorundaydım. Nasıl olsa yarın gelecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Handcuff • chriseva
FanficO kelepçe sadece ellerini değil kalplerini de birbirine bağlamıştı. 08.07.17 Hakları Eva'nın Christoffer ile sarıldığı yatağın altında saklıdır.