machine gun kelly - at my best ft. hailee steinferd
oysa ne yalan söyliyeyim,
ben yalnızca
bir kuyrukluyıldıza
çarptığımı sanmıştım
yaşamın çıkmaz sokaklarında yürürken
yüreğim bir patlamayla aydınlanınca🗝
İnsanın alışma süresi ortalama dokuz gündür. Biz sadece üç gündür bu durumda olsak da dokuz gün bile geçse alışamayacağımı düşünüyordum. Christoffer'la her saniyemi beraber geçirmek istemiyordum. Ona zorundalıktan güvenmek istemiyordum. Farklı ortamda karşı karşıya gelsek birbirimize bakmayacakken şimdi bu halde olmamız çok saçmaydı. O yoğurttu ben ise balık. Yan yana gelmemiz imkansızdı.
Gözüme giren güneş ışığına küfür ederek kalktım. Başım ağrıyordu, midem çalkalanıyordu ve ardı ardına duyulan mesaj sesleri tepemi attırmak üzereydi.
Yatağın benden olabildiğince uzak tarafında yatan Christoffer ise bundan etkilenmiyor gibi gözüküyordu. Onun kadar umursamaz olabilmeyi isterdim.
Dağılan saçlarımı geriye atarak telefonumu elime aldım. Sana ve Noora onlarca mesaj göndermişti. Ekranı indirerek belli başlı mesajları okudum.
Noora: Jonas bütün fotoğraflarınızı kaldırmış. Neler oluyor?
Noora: William'a sordum. Ayrıldığınızı söyledi. Jonas dün gece baya dağıtmış. İyi olduğunu sanmıyorum. Sen nasılsın?
Noora: Acil toplantı talep ediyorum. Vilde, Christina ve Sana'ya çoktan haber verdim bile.
Noora: Mesajlarıma cevap ver. Endişeleniyorum.
Noora: Ah, sikeyim. O çocuk da kim?
Noora: Oraya geliyoruz.
Gözlerimi şaşkınlıkla açarken onun numarasını tuşladım. Buraya gelemezdi. Adresi biliyor olamazdı. Ne yapıyordu bu kız?
"Buraya gelemezsiniz," dedim telefon açılır açılmaz. Kelepçe meselesini onlara açıklayamazdım. Çünkü daha önce suçum olduğunu bilmiyorlardı. İsak ve Jonas dışında kimse bilmiyordu. İsak da suçum olduğunu değil Even'in iddia ettiği şeyleri biliyordu. Ki onlar çeyreği bile değildi.
"Nedenmiş o?" diyen Noora ile yataktan doğruldum. Arkadan gelen araba sesleri tedirginliğimi zirveye taşımıştı.
"Çünkü," Düşün Eva, iki saniyede bir bahane uydur. "Çünkü biraz yorgunuz. Şey dün gece az uyuduk da."
Hattan bir süre ses gelmeyince peşimi bıraktığını düşünmüştüm. Noora'yı atlattığım için seviniyordum. "Apartman kapısının şifresi ne demiştin?"
Buradaydılar. Arkadaşlarım gelmişti. "Ben seni hemen arayacağım," diyerek yüzüne kapattım. Acil durum planı yapmalıydım. Christoffer'ın kafasının altındaki yastığı çektim. Ona ihtiyacım vardı. Uyanmalı ve bana yardım etmeliydi. Bunca sese rağmen hala nasıl uyanmamıştı?
"Ne! Even ikinci bir kelepçeyle buraya doğru mu geliyor," diye çığlık attığımda Christoffer'ın aniden gözlerini açarak benim gibi doğruldu. Şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırıyordu. Bu haline gülmemek için dudaklarımı dişledim.
"Üzgünüm böyle uyandığın için. Arkadaşlarım aşağıda ve bu halde olmamızın sebebini bilmiyorlar. Bana ayak uydur. Tamam mı?" Ardı ardına dizdiğim cümlelerden sonra Christoffer'ın yüzü garip bir hal almıştı. Saçlarını geriye attıktan sonra konuşmadan önce yalancı birkaç öksürme çıktı dudaklarından. Yalancı öksürüklerinin altında hakaretler yatıyordu aslında. Geri zekalı ve aptal kelimelerini net olarak seçebilmiştim.
Kafasının altından çektiğim yastığı sertçe kafasına geçirdim. "Bu baş ağrımla sana tolerans göstereceğimi düşünüyorsan yanılıyorsun dangalak! O koca kıçını kaldırmak için yalnızca on saniyen var. Hiç acımam çimdiklerim o yüzünü."
Yataktan ayaklarımı sarkıttığımda o da mecburen bu tarafa kaymıştı. Ayağa kalkıp kapıya ilerlerken söyleniyordu. "Kız iyi hissetsin diye bütün gece uğraşalım o gelsin tehdit etsin. Bu güzel yüzüme dokunduracak göz var mı bende?"
Durdum ve parmaklarımın üzerinde kalkarak gözlerine baktım. "Vallaha var."
İşaret parmağıyla alnımı itip ayaklarımı yere basmamı sağladı. Otomatın olduğu yerde durup kapıyı açtım. Az sonra kulaklarımın kanayacağının farkındaydım. Christoffer'ı uyarmak için yana dönmüştüm ki Vilde'nın ince sesi duyuldu.
"Ne oluyor burada? Bu çocuk kim? Jonas'la neden ayrıldınız? Ellerinizdeki bir kelepçe mi? Ne işi var o nesnenin? Göz altların niye mor? Kilo mu verdin sen?" diye dizdi soruları arka arkaya. Diğer kızlarda kollarını göğüslerinde birleştirmiş halde bize bakıyorlardı. Onları hiç bu kadar korkutucu görmemiştim.
"Bize açıklama yapmak için on saniyen var." Yutkunduktan sonra durumu kurtarmak için gülümsedim. Christoffer'ın koluna girerek kapıyı sonuna kadar açtım.
"Şey," Christoffer'ın gözlerini üzerimde hissetmemle durumun komik mi yoksa korkunç mu olduğunu çözmeye çalıştım. İki şıkkıda işaretledi beynim. Gülümsemi büyüterek karşımda duran kızlara çevirdim bakışlarımı.
"Evimize hoşgeldiniz."
bayram hediyesi olsun bu bölüm. kısa biliyorum ama burada kesmeliydim. neyse düşüncelerinizi duymak istiyorum. nasıldı? umarım hikayenin gidişatı sizi sıkmıyordur ve bu hikayemi sevmişsinizdir. iyi okumalar, sizi seviyorum, xoxo.
bayramınız mübarek olsun yavrularım^^ benden size çikolata tadında sevgiler🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Handcuff • chriseva
FanfictionO kelepçe sadece ellerini değil kalplerini de birbirine bağlamıştı. 08.07.17 Hakları Eva'nın Christoffer ile sarıldığı yatağın altında saklıdır.