irwin

cheapter 8- how is mr irwin

Uzun bir aradan sonra görüşebilmek ne büyük şeref.

İyi okumalar. Xx

🍒

"Kendinize iyi bakın Bay Irwin." Kapıyı açtım ve dışarıya çıktım.

Ne gündü ama!

Telefonumun zil sesiyle kalemimi dişlerimin arasına sıkıştırıp telefonu elime aldım. Ekranda "LİL 🐙" yazıyordu. Açmak ve açmamak arasında kalmıştım.

"Hey, bugün neden kaçar gibi gittiğini hâlâ anlamış değilim." İşte, tam da bu yüzden kararsızdım.

"Lil, sana söyledim ya. Misafir gelecek, diye." Başımı arkaya yasladım ve boştaki elimi, suratıma siper ettim.

"Peki, peki. Öyle olsun." Derin bir nefes aldım. Sormak - sormamak arasında gidip gelirken kendime hâkim olamamış ve soruvermiştim.

"Bay Irwin nasıl?" Kıkırtısı kulağıma ulaşmıştı.

"Tuhaf davranıyor. Az önce kendine bir masa viski doldurdu."

"Anlamadım. Nasıl yani?" Kahkaha attı.

"Öyle bi' düşüncelere dalmışki, bardağa değil de masanın üzerine döktü içkiyi." Durdurmaya çalıştığı kahkahasıyla konuşmaya devam etti. "Ve hâlini görmeliydin. O kadar sevimliydiki..." Yanaklarımın yandığını hissedebiliyordum.

"Garipmiş gerçekten."

#

"Artık kapatmalıyım Lil," ofladığını duymuştum. "Ödevlerime devam etmem gerek. Yaklaşık iki saattir konuşuyoruz zaten. Hem yarın yine görüşeceğiz."

"Pekala, pekala. Yarın görüşürüz o hâlde." Kıkırdadım.

"Görüşürüz." Telefon kapandığında derin bir nefes aldım ve gözlerimi açtım. Tavanımdaki yıldız çıkartmaları parlıyorlardı. Elimi havaya kaldırdım ve tek gözümü kapatıp yıldızlara dokunmaya çalıştım.

Her birine dokunduğumda, farklı bir nota duyuluyordu. Oluşan müzik beni sarhoş etmeye yetmişti. Kafamın içinde çalan Crazy in Love şarkısına ayak uydurmak için gözlerimi kapattığımda zihnime çoktan yer edinmiş olan Bay Irwin başgöstermişti.