Saat 06:30'da kalktım. Gece boyunca gözüme uyku girmemişti.Bu cinayetle alakası olan başka kişilerde olamalıydı.Üzerimdeki ince siyah benekli örtüyü hızla kaldırarak tabletimi elime aldım ve tekrardan Emily'in hayatını araştırmaya başladım.
Damla bu sırada yeni uyanmış uykulu gözlerle mutfağa gidiyordu. Evde ikimizden başka kimse olmadığı için ayak seslerini rahatlıkla duyabiliyordum.Bulduğum bilgilere göre Emily elli sekiz yaşında,eskiden bir resim atölyesi varmış. Demekki evindeki o tablolar oradan geliyor.
Bir kızı var ve onunla beraber yaşıyor,iki yıl önce çalışmayı bırakmış.Beş yıl öncede eşi Edward Taylor ölmüş.Edward Taylor.Çok tanıdık geliyordu bu isim bana sanki daha öncede duymuştum. Belkide dosyalarda adı geçmiş benimde böylelikle aklımda kalmıştı.
Daha dik bir şekilde doğrulup,bu adamın hakkında araştırma yapacağım sırada mutfaktan Damla'nın çığlığı geldi.Tabletimi yatağın üzerine hızla atarak merdivenlerden aşağı inip mutfağa doğru koştum. İçeri girdiğimde Damla yerdeydi, eli kanıyordu.
Hızla onu yerden kaldırdım ve endişeli bir şekilde
"Nasıl oldu bu ?" diye sordum.Elimdeki peçeteyle elini tutuyordum.
"Su içiyordum, birden ayağım kaydı bardakla birlikte yere kapaklandım."dedi. Üstelik bunu söylerken gülüyordu.Kendiyle dalga geçmeye bayılan ondan başka birini daha görmedim.
Eline pansuman yaptıktan sonra hava almak için mutfağın önünde olan küçük bahçeye çıktı.Bende kollarımı bağlamış mutfağın camından ona bakıyordum.
Ona baktığımı fark edince"Ben iyiyim,küçük bir kesik sadece merak etme."dedi.
"Birşey olursa lütfen bana seslen." dedim ve çalışma odama geçtim.
Edward Taylor'ın hayatını araştırmak için sabırsızlanıyordum. Adı o kadar tanıdıkdıki...
Çok geçmeden araştırmaya başladım ve bir saatin sonunda aradığımı buldum.
***Donakalmıştım. Böyle birşey nasıl olabilirdi Edward,o Emma'nın babası. Masum ölen kızın.Oturduğum yerden ayağa kalktım ve şaşkınlığımdan kurtulmaya çalışarak odanın içinde yürümeye başladım.
Ama Emma'nın soyadı babasıyla aynı değildi.
Tabi ya Serra hanım,Emma'nın annesinin sonralardan başka bir adamla evlendiğinden bahsetmişti.Öğrendiklerimi bir an önce Damlaya anlatmak için sabırsızlanıyordum. İkişer ikişer merdivenleri atlayarak bahçeye gittim."Damla" dedim heyecanla ama yoktu. Tekrar seslendim. Bütün odaları tek tek dolaştım yine yoktu.Aklıma hemen telefonla aramak geldi ama telefonu evdeydi.
Nereye gitmiş olabilir diye düşünürken"Emily'in evi "dedim kendi kendime.
Hızlı hareket ederek,anahtarlarımı alıp evden çıktım.
Emily'in evinde doğru süratli bir şekilde koşmaya basladım.Çok yorulduğumda, koşarak daha fazla gidemeyeceğimi anlayınca bir taksiye bindim ve çok geçmeden Emily'in evinin önünde indim. Tam apartmandan içeri girecektimki karşımda Damlayı gördüm.
Yüzü bembeyaz olmuştu.Korkmuş gibide görünüyordu.
Panik ve endişe içinde"Neden bana haber vermeden buraya geldin.Ne kadar endişelendiğimi biliyor musun "
Ağlamaklı gözlerle yüzüme baktı."Özür dilerim Mevsim merakıma yenildim.Gelmemeliydim."
Nefesimi kontrol altına aldıktan sonra ona neden korktuğunu sordum.
Duraksayarak bana olanları anlattığında dehşete düştüm. Damlayı bu işin peşini bırakmassan en yakın arkadaşını öldürürüm diye resmen tehdit etmişti. Damla da susmamış tabi,aralarında laf kavgası olmuş. En katlanamadığım noktada Emily'in Damlayla tokat atması.Bunu duyduğumda sinirlerime hakim olmaya çalıştım am bu kadın kendini ne sanıyor.Ne hakla Damlaya tokat atıyor.
Tam apartmandan içeri girip hesap sormaya gidecektimki Damla kolumdan tuttu.
"Şimdi gitme.Yarın tekrar geliriz, onun boş tehditlerine benimde seninde karnın tok.Bu işin burada böylece bitmeyeceğini anlayacak"dedi.
***Sabah gözlerimi açtığımda havanın yagmurlu olduğunu fark ettim.Yağmur damlaları pencereye damlıyor,çok hoş bir ses çıkarıyordu.Gözyaşı gibi süzülüp akıp gidiyorlardı.
Hemen kalkıp üzerimi değiştirdim.Eşofman ve üzerine salaş bir beyaz tşört giyerek Damla'nın odasına giderken siyah dalgalı olan saçlarımı at kuyruğu yaptım.
Kapıdan baktığımda Damla mışıl mışıl uyuyordu. Aramızda kalsın birazda horluyordu.Onu bu tatlı uykusundan mahrum etmek istemediğimden bahçeye çıktım.Yeşil çimenlere,gökyüzüne uzun uzun baktım. Hiçbir şey düşünmeden sadece baktım öylece.Gözlerimi kapattım,saçlarımı ıslatan yağmuru hissedince,gülümsedim.Bazen ne kadar kendimi yalnız hissetsemde yalnız olmadığımı fark ettim. Dünyada insanı yalnız bırakmayan,mutlu eden biz farkına varmasakta o kadar çok şey vardıki...
Bazı insanlar hayata hayalleriyle,bazıları umutlarıyla,bazıları gözyaşlarıyla tutunur. Ben,bunların hepsiyle hayata tutunuyorum. İleride çok iyi bir araştırmacı olmanın hayaliyle,kardeşimin yaşıyor olması umuduyla ve her gece beni hiç yalnız bırakmayan gözyaşlarımla.Aklıma bir anda Emma geldi.Daha gençken ne yapmış olabilirdiki biri onu öldürsün.Gerçi bu dünyada masum olsada cani insanlar tarafından öldürülen birçok kişi vardı.
İki elimle yüzümü kapatarak kendim duyacağım şekilde birşeyler söylemeye başladım.Emilyle tekrar görüşmeden önce Emma'nın annesiyle görüşmek daha iyi olmalı.
Ben bunları düşünürken Damla esneyerek yanıma geldi.
"Günaydın uykucu "dedim.
"Günaydın"dedi.
Tabi onun hiçbir şeyden haberi yoktu.Olaylar o kadar hızlı geliştiki ona hiçbir şey anlatamadım. Yanıma geldiği sırada çimenlerin üzerine oturduk, ona bütün bildiğim herşeyi anlattım.Tabi anlatma esnasındayken beni bölerek birçok soru sordu.Bunda da gayet haklıydı. Hergün yeni birşeyler öğreniyoruz,yeni ve şaşırtıcı şeyler.Sanırım bundan sonrada öyle olacak.
Damla ayağa kalkarak"Emma'nın babası Emily'in eşini yani"
"Evet öyle ama,öldü."dedim.
"Nasıl bir şey bu böyle, karmakarışık"
"Aynen öyle. Belkide daha çok karışacak kim bilir "
Damla bit hışımla ayağa kalkarak "Bana bunları neden daha önce anlatmadın?" diye sordu.İki elinide beline dayamıştı.
"Hııı,çünkü elin kesilmişti ve o da yetmezmiş gibi Emily'in evine gitmiştin."dedim kendimden emin bir şekilde.
"Yanii,haklısın"dedi.
Damlayla bir süre bu konu hakkında uzun uzun konuştuk.Konuşmamızın bitiminde "Serra hanımla konuşup ona olanları anlatmalıyız."dedi Damla.
Başımla Damlayı onayladım.
Haklıydı,işler daha fazla karışmadan ona olanlardan bahsetmeliydik.
Aslında herşey birbiriyle bağlantılıymış gibi geliyor ama kesin bir sonuca varmak için çok erken. Çözümü biraz zaman alacağa benziyor."Emma'nın annesinin yanına gitmeden önce Emily'in yanına gitmeliyiz. Onunla bir kez daha konuşsak iyi olur"dedim.
Damla bir süre sessiz kaldı.
"İyi misin?"
"İyiyim. Böyle göründüğüme bakma o kadından korkacak değilim."
Damla böyle söyleyince içim biraz olsun rahatladı.
Hazırlanmak için odasına gittiği zaman bende gidip hemen hazırlandım. Kot bol paça bir pantolon ve haki yeşili bir gömlekle hazırdım.
Aşağıya indiğimde Damla güzelim kahverengi saçlarını topuz yapıp sade günlük bir elbise giymişti.
Kapıya doğru yöneldik,anahtarlarımızı alıp evden çıktık.Yolda giderken Emma'nın ölümünden konuşuyorduk. Ne için öldürülmüş olabilirdi? Kim öldürmüştü? Bunun gibi bir sürü soru daha.Bunları konuşurken çoktan Emily'in evinin önüne gelmiştik.
Apartmandan içeri girip hızla merdivenleri çıktık.Kapının önüne geldiğimizde durduk.Damla derin bir nefes alarak zile bastı.
On saniye kadar geçti ama kapıyı açan olmadı.Tekrar çaldık,defalarca çaldık ama yinede kapıyı açan yoktu. Bu sefer elimi yumruk yapıp kapıya vurmaya başladım.
Sesleri duyan üst kat komşusu Julia adında bir kadın yanımıza gelerek,dün gittiklerini söyledi.
"Kesin bizden sakladığı seylery vardı."dedim kadının duyamayacağı bir ses tonuyla.Ama Damla ağzını açıp tek kelime etmedi.Sanırım kendini suçluyordu.
"Dün buraya gelmeseydim bunlar olmayacaktı." dedi.
"Lütfen böyle düşünme,bu senin suçun değil.Üstelik gittiyseler gelirler temelli gitmediler ya."dedim.
Sonuçta başka bir yerede gitmiş olabilirler. Alışverişe,yemek yemeye, gezmeye. Damlayada böyle olabileceğini söyledim.
Gideceğimiz sırada Emily'in komşusu Julia hanım "Durun bir dakika Annie hanımın yanına gitmiş olabilir."dedi.Damlayla ben şaşkınlık içinde birbirimize baktık. Bu nasıl olabilirdi. Annie,Emma'nın annesiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARAYIŞIN İÇİNDEKİ KAYBEDİŞ
غموض / إثارةCinayeti araştırmaya giden Mevsim'in farkına varmadan kendi hayatını araştırması. Acı,aşk, gizem dolu bir hayatın içinde kaybolan genç kız... Aydınlanması gereken gizemler, zamanla aralanan sır perdeleri, insanların takındıkları maskelerin altındak...