#MelankolikRüyalar

372 20 1
                                    

 Dün, son Akşamyıldızı parladı yine.

Ve seni örtemedi gece.

Kitaplar dolusu yalnızlığın sırrında.

Ne yanımda sen, ne de ben başkasında.

Sus! Arsız haykırışların titretti tenimi.

Bedenim önce öldü, sonra dirildi.

Hatta ağaçlar soluyorken göğsünü.

Ne sustuğumu duydun,

Ne de gidişimi.

Ve neden sonra

Ellerin döküldü göğsüme.

Anladım ki kabuslarıma sarılmışım.

Aşkın öldürmeyen ateşinde

Kavrulurken tutuldum dudaklarına.

Islak bir tokat gibi indi buselerin.

Sonra 

Ölümün o hazin varlığında

Göçüp gitmiş kralların sureti gibi

Ağır ağır çöktü dizlerim.

Acı çekerken unuttum hatıralarımı.

Hiç affedilmemişim ben.

Hiç doğmamışım aslında.

Ben hiç ağlamamış

Hiç konuşmamış

Hiç sevilmemişim.

Ve kulaklarımda dozu yüksek bir nota.

Düşüyorum hiçliklerden yokluklara

Karanlığın o derin siyahında

Kaldıramıyorum ellerimi.

Sonra semanın altındayım.

Bütün minareler kesiyor göğü hançer gibi.

Güneşin nefesi kesiliyor

Suların her sıçrayışında

Yıldızlara perçinlenmiş bileklerin

Bir sehpalık canın var

Küçük bir kızın kahkalarına gizlenmiş

yanmış, bitmiş, çökmüş bütün anıların

beyaz, kirli, ve geç kalınmış yalnızlıkların

Öyle sessiz haykırdın ki.

Yalnız Tanrı duydu seni.

Öyle ya.

Ben hiç görmemiş.

Hiç duymamışım seni.

Hiç ölmemiş,

Ve hiç..

Hiç olmamışım ben!?

RuhsuzÇocukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin