Eve Dönüş# -1-

472 13 3
                                    

Azade'den~

Birden aklıma geldi,telefonu sessize almıştım.Bir haber üzinde çalışırken telefonumu sessize almayı hiç ihmal etmem.Her seferinde de sesinin kapalı olduğunu unuturum.Nermin'in üç kez aradığını görrünce önemli birşey olduğunu düşünüp onu aradım.Telefon dört defa çaldı.Genelde ilk çalışta açar.Belli ki bana kızdığı için tavır yapıyordu.

-Nermin ne haber ya?Çok mu kötü bir zamanda aradım,dediğimde ,

-Ta sabah aramıştım.Zahmet edip telefonuna baksan,diye karşılık verdi.

Öfkesi sesine yansıyordu.Öfkesi sesine yansıyordu.Evdeki herkesin merak içinde olduğunu tahmin etmiştim.Haksız da sayılmazlardı.Kaç gündür hazırladığım haber için şehir dışındaydım.Kendimi bildim bileli en iyi arkadaşım hatta bir nevi kurtarıcım olan Nermin bile annemin annemin endişeli hallerine bir çözüm bulamamış olacak ki beni defalarca aramıştı.

-Hımmm!Tamam,affedersin.Uzatma hadi anlat,dedim.

-Başın Belada canım!

-Niyeymiş?Dur tahmin edeyim,annem mi?,dedim

-Evet.

-Onunla daha önce defalarca konuşmuştuk.Benim masa başında yapılacak bir işim yok ki!En azından haber hazırlayana kadar...Sürekli araştırma yapmak ve haber peşinde koşmak zorundayım.

-Nuran teyze de ne yapsın?Olur olmaz şeyler düşünüyor.Başına bir şey geldiğini kurup duruyor buralarda olmadığın zamanlarda.Allah aşkına yaptıkların sana çok mu nirmal gözüküyor ya?Kadın,dizinin dibinde oturan,tehlikesiz ve normal işi olan bir kız istiyor.Zaten kocası da yok,oğlu yabancı ülkelerden gelmiyor...Ya sen?Sen ise haberin peşinde oradan oraya uçuyorsun.

-Nermin,ben anneme hak veriyorum ama bu benim işim.Emin ol,işimi de severek yapıyorum.Dönünce ben onu sakinleştiririm.

-İşin çok zor...Tutturmuş yine bu kız polis muhabirliğini bıraksın,diye.Polis gibi olay yerlerinden geri durmuyor,bir de haberlerin peşini bırakmayıp şehir şehir geziyor,diyor.

Durum cidden kritikti.Nermin'in sesinden anlaşılıyordu.

-Çabalarım işe yaramadı haberin olsun.Dönüşte annen ve de benim annem yeni bir iş bulman konusunda başını epeyce ağrıtacaklar gibi görünüyor.

-Aman allahım,inanamıyorum!

-Valla ister inan ister inanma ama durum bu.Etraflarında bub kadar olay olup biterken onları suçlayamazsın.Üstelik bu olayları yakından takip edip analiz ettiklerin birden çok altın günleri varken...

Bunları söylerken bir yandan da gülüyordu.

-Çok güzel!Bu durumda bile gülebiliyorsun.Sen ne biçim arkadaşsın?Senin gibi dostum varken düşmana ne gerek var?

-Aaa,hadi ama elimden geleni yaptım.Kadıncağızın yalnız bırakıp gidiyorsun.Telefonlara cevap vermiyorsun.Üstelik çoğu zaman polisin bile unuttuğu dosyaları didik didik ediyorsun.Annen,yaptığın işin sana düşman kazandırmasından korkuyor.Bunu anla artık.

O sırada arkadan Meliha Teyze'nin sesi duyuldu.

"Nermin,seni bekliyorum kızım hadi..."

-Kapatmalıyım.

-Tamam.

-İyi geceler.

-Sana da...

~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Annem,çalıştığım her haberde karşılaştığım tehlikeli durumları bana karşı koz olarak kullanır.Sadece masa başında yazı yazacağım bir iş bulmam için günlerce dil döker.Bununla başa çıkmak o kadar zor ki...

Annemin tabiriyle,patlak tekerlek gibi oflayıp puflayacağım günler beni bekliyordu.Bizim ailede her duruma uygun bir deyim ya da atasözü vardır.Patlak tekerlek gibi oflayıp puflamak mesela...Ya da"Of denmez,af denir." ki Allah bizi affede,diye bir deyiş yapıştırıverir annem böyle durumlarda.

Annemin işimle ilgili endişelerini düşünürken hayatın insanları getirdiği noktaya da takılmadan edemiyorum.Bazen hayat tamamen kontrolümüzden çıkar.Bizim onu sürüklememize müsaade etmeden o biziz sürükler.Benimki de öyle olmadı mı?

Bu işe,daha doğrusu araştırmacı polis muhabirliğine-ben kendi işimi böyle tanımlamayı tercih ediyorum-sıradan bir dosya memurluğundan geçtiğimi söylesem kimsenin inanmayacağını biliyorum.Ben bile geçmişi düşününce bunun şaşkınlığını yaşıyorum.O zamanlar eski işimden ayrılınca-ki uzunca süre iş bulamamıştım ve bulduğum işide kısa sürede kaybetmiştim-yeni açılan bir gazetenin yaşadığım şehirdeki bürolarından birinde bir dosya işi buldum.Bir nevi sekreterlik diyebiliriz.Aslında şimdi rahat söylüyorum;ama iletişim fakültesini bitirmeme rağmen gazetecilik yapamamak ve dosya işleriyle uğraşmak beni epey üzmüştü.İlk zamanlarda gözlerim dolmadan,yaptığım işi söylemek çok zor oluyordu.

"Nasıl yani?Hangi fakülteyi bitirdiniz?"

"İletişim Fakültesi,gazetecilik bölümü."

Bu açıklamamdan dolayı hep şaşkın bir yüz ifadesiyle karşılaşıyordum.Yaptığım işi küçümsediğimden değil.Bence iyi yapılan her iş saygı duyulmayı hak eder.Ama gazeteciolmak için delindivane gibi okuyup çalışmışsanız,buna rağmen kendi işinizi yapamıyorsanız...Bu bayağı incitici oluyor.Hele işe girerken bunu ima edip"muhabir felen açığınız yok mu?"diuye sorarsanız sonuç  bir şamar gibi yüzünüze iniyor."Şuan sadece sekreter arıyoruz.Şey,siz bu işi kabul etmezseniz,bunu anlarız.Sonuçta bu da bir iş ve bu işe ihtiyacı olanlarda sırada bekliyor."gibi sonu gelmeyen cevaplara alışıyorsunuz bir süre sonra.

-Yoo!Aslını isterseniz önemli de değil;çünkü benimde bu işe ihtiyacım var,deyip bu arayışa son vermiştim.

Gerçek buydu...Bir işe ihtiyacım vardı.Evde biraz daha durursam altın günlerinde,sabah kahvelerinde ve yemek tarifleri arasında kaybolma ihtimalim çok yükesekti.

Dosyaları getir,götür,sıraya diz.Yazı yaz,tahsis yap...Tabii,telefonlara bakıp aldığın notları gerekli yerlere iletmeyi de unutma!Sonuçta iş işti...Zaten bu işe en çok sevinen de annemdi.Üniversite sınavını kazandığımda suratını asıp"Gazeteci olup da ne yapacaksın?Bizim istemediğimiz bölümleri yazma demiştim sana.Hiç laf dinlemek gibi bir huyun yok!"diye söylenmemiş miydi? O günlerde onu biraz zor ikna etmiştim ama istediğim bölümü de kazanmıştım,gerisini umursamıyordum.Mezuniyet sonrasını da mezun olana kadar ciddi ciddi düşünmemiştiim ya neyse...

Dikkatim,merakım ve birkaç olaya burnumu sokmam sayesin hayatım acayip bir menfezde akmaya başladı.Tabii bu değişimde babamın,"Okumak daima işe yarar!Kitaplarla dost olmayı ihmal etme."katkısıda büyük oldu.

Önceleri,"Baba,bu ülkede kimse ne okuduğunla,ne kadar okuduğunla ilgilenmiyor."derdim.Şimdilerde"Babam haklıymış." demekten kendimi alamıyorum.Hem ne derler bilirsiniz,"Hayat süprizlerle doludur."ya da "Gün doğmadan neler doğar."

AZADEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin