Sevgili Kocam!

2.4K 138 13
                                    

Klaus’la iki haftadır evliydim.Akşamları geç saate kadar çalıştığım için onu görmüyorum zaten onu görmek pekte umrumda değildi.O bu dünyada ki en ego manyak kişi.Bu gece yine çok geç gelmiş ve her zaman ki onu görmemiştim.İki hafta içinde bana verdiği odayı adam akıllı düzene sokmuş değiştirmiş ama  dar olmasından dolayı kendime orada çalışma masası edinememiştim.Ben de pek kullanılmayan salonda ki yemek masasında çalışıyordum.

Gece geç gelmeme karşın hiç başlamadığım projem beni bekliyordu.Bana göre mimarlık dünyanın en zor işleri arasındaydı.Tüm projeyi önüme koyup çizmeye başladım.Saat gece yarısını çoktan geçmiş ama ben projemde pek te  yol alamamıştım.Sürekli beğenmeyip tekrar başlıyordum.Lanet olsun böyle işe.!!!!!

  “Uyan Caroline.” Diye dürtüyordu Klaus beni.Başımdan gitsin diye sadece homurdandım.

“Sen bilirsin Caroline eğer uyanmazsan….” Dedi.Ne yapabilirsin ki şurada maximum  1 saattir falan uyuyordum.Sabaha kadar o  aptal projeyle uğraşmıştım.Tam başımdan gitti derken kafamdan aşağı bir bardak suyu döktü.Yerimden fırladım.

“Manyak mısın?Hayır söyle de ona göre davranayım.” Kolumla yüzümden akan suları silmeye çalışıyordum.

“Sana demiştim Caroline” içimden yüzüne bir tane patlatasım geliyordu.

“Normal eşler gibi öperek uyandırmanı zaten beklemiyorum Klaus ama kafamdan aşağı su dökmen bu tahammül edilemez bir şey.” Diye sinirle bağırdım.

“Sakin olur musun  sadece şakaydı Caroline. Burası benim evim benim hakkımda düşündüklerini kesinlikle önemsemiyorum” dedi mavi gözlerini bana dikerek.

“Ben odama gidiyorum ve kesinlikle yokmuşum gibi davranıcam ve senden dileğim sende ben yokmuşum gibi davran.” Dedim ve odama doğru yürüdüm..Gerizekalı aptal embesil kalpsiz domuz.İçimden ona küfür ediyor dışımdan sana mecburum imajları veriyordum.Odamın kapısını sertçe çarptım.Onun için önemli değilmişim de umrumda değilmişimde sanki sen benim çok umrumdasın.Sabah sabah sinirlerimi kaldırmıştı.Uyuyamıyacak kadar sinirliydim.Duş mu alsam acaba ama karnımda açtı.Duşta mı yemek yemeliyim diye aptal düşünceye kafam takılmıştı.Sonra hepsini kafamdan uzaklaştırdım.Kendime ait bir banyom yoktu.Evin misafir banyosunu kullanıyordum.Odam da ilk geldiğim zamanlarda fare ölüsü vardı o kadar berbat bir yerdi.Ama Klaus’a gelince onun kendine özel kraliyet banyosu ve odasında duvarı montajlı televizyonu bile vardı.Onun odası Paris’di benim odam Hindistan’dı.O bu evde Güney Kore’ydi ben Kuzey Kore.Benim odam direk salona açılıyordu ve misafir banyosuda tam karşımdaydı.Tam da hayal ettiğim gibi(!)Etrafa bakındım Klaus ortada yoktu ben de ilk iş olarak Elena’yı aradım.Hem salonda Klaus’un yokluğuyla mutlu olarak konuşuyor hem de onun birazdan gelecek olma düşünmesiyle kendimi sinir ediyordum.

“Elena tatlım çok güzel koca adayı bulduğunuz için size teşekkürlerimi iletmek istiyorum.” Dedim alaycı tavırla.

“Hadi ama o kadar kötü olamaz.”

“O kadar kötü ondan nefret ediyorum.” Diye terslendim ama beklemediğim biri bana cevap vermişti.Klaus salona girmiş.

“Seni duyuyorum Caroline.” Dedi sinsi sırıtışıyla.Dikkatimi ona vererek

“Fark ettiysen beni duymaman için özel bir çaba sarf etmiyorum Klaus.”    Bana cevap bile vermeden odasına girdi.Elena halen telefondaydı.

“Anladım gerçekten kötüymüş.” Dedi gülerek.

“Elena kapatmam lazım.” Dedim ve telefonu yüzüne kapattım.Ben bu adama nasıl dayanıcam.Her şeyi kafamdan atıp banyoya girdim.Banyo o kadar eskiydi ki duşa kabin yerine küvet vardı.Hani şu perdeyle kendinizi çıplak görünmekten koruduğunuz tarz bir küvetti.Sıcak suyun altına kendime bıraktım biraz rahatlamıştım ki su birden soğumaya başlamıştı.Banyoda ki su tesisatı diğer hatlarla bağlantılıydı.Mutfakta veya herhangi bir yerde çeşme açıldığında banyodaki su soğuyor ya da tam anlamıyla kesiliyordu.Klaus.Su tamamen kesilmiş benimde saçım köpüklü kalmıştım.Bornozumu giyip Klaus’u bulmaya gittim.Tam da tahmin ettiğim yerde mutfakta çeşmenin başındaydı.

“Klaus ne yapıyorsun sen.” Önünde mavi bornozumla durmuş ona laf yetiştiriyordum.

“Elma yıkıyordum Caroline.” Dedi beni baştan aşağı süzmüştü benim rahatsız olduğumu fark ettikçe bakışlarını daha da yoğunlaştırmıştı.

“En azından elinde elma olsun Klaus.” Dedim sinirle.Ne elinde ne yakınında bir yerinde elma yoktu.

“Bu ne sinir ya regl falan mısın?” diye sordu piç sırıtışıyla.

“Başka türlü sinirlenmeye hakkım yok demi benim.Sakin kalmayı deniyorum ama bunu zorlaştırıyorsun.” Diye bağırdım.Neden ben yani neden her zaman bu dünyadaki en berbat erkekler beni buluyor.

“Bugünlük Caroline sinir etme kotam doldu.” Dedi ve önümden geçip gitti.Kafasına bir şey fırlatmayı çok isterdim hatta bir tane yüzüne yumruk çakmayı ama yapabildiğim tek şey arkasından bakmaktı.En azından İngilterdeyim hala bu da bir şey.

 Günler geçtikçe benimle Klaus arasında ki nefret daha da büyüyordu.Bugün arkadaşları bize gelmiş biralarını alıp televizyon karşısına geçmiş sözde çok önemli olan basket maçını izliyorlardı.Bende onların bağırış sesleri arasında projemin son dokunuşlarını yapıyordum

“Bize katılmak ister misin Caroline.” Diye sordu Klaus’un arkadaşı Jack.

“En çok istediğim şeylerden biri ama maalesef projemi bitirmek zorundayım.” Dedim imalı bir şekilde.

“Pek evcil sayılmaz.” Dedi Klaus gülerek.Elimde ki silgiyi onun kafasına atmaya çalıştım ama tam isabet ettirememiştim.

“Kızma Caroline sadece şaka yapıyorum.”

“Baya komiksin Klaus.” Dedim ve işime geri döndüm.Bitirmeliydim artık.Klaus arkadaşlarının yanından kopup yanıma gelmişti

“Komik olmadığımı düşünüyorsun Caroline.” Dedi birasını masaya koyarak.

“Senin hakkında pek bir şey düşünmemeye çalışıyorum Klaus.” Dedim ve Jack’in aniden BASKETT diye bağırmasıyla Klaus’un eli biraya çarpmış ve bira da projemin üstüne dökülmüştü.Lanet olsun lanet olsun.Oturduğum yerden ayaklandım herkes birden sessizliğe gömülmüştü.Klaus bakışlarını benden kaçırıyordu.

“Klaus ciddi misin sen ben bunu yarın teslim edicicektim.” Dedim sinirle projemin üstünü temizlemeye çalışıyor ama biranın etkisiyle oluşan sarı lekenin gitmeyeceğini biliyordum.

“Caroline üzgünüm.” Diyebildi sadece.Ağlamak istiyordum hatta hıçkırarak ağlamak istiyordum.

“Üzgün olman hiçbir şeyi geri almıyor .” en azından özür dilemişti bu da bir şeydi.Ellerimi kafama dayadım.Düşün Caroline ne yapabilirsin.Yapabileceğim hiçbir şey yok bu ödevden çaktım en azından uyuyayım da enerjik bir şekilde dersten kalayım.Hiç bir şey söylemeden odama gidip her zaman ki kapımı çarptım.İşte ağlamak için istediğim yerdi.Sinirden ağlayarak uyuyup kaldım.

Sabah uyandığımda kendimi geceden kalmış gibi hissediyordum.Kalk Caroline ve onurlu bir şekilde dersinden kal.Hazırlandım ve dün masada bıraktığım eşyaları almaya gittim.

Bu çok garipti.Bu bir mucizeydi.Masa da yepyeni bir proje duruyordu.Üstüne de bir not yapıştırılmıştı “Özür dilerim sarışın.”.Projeyi inceledim açıkcası benim gece uykulu halimden yaptığım projeden daha iyiydi.Klaus saçları ıslak şekilde odasından çıktı.Şampuanını kokusu burnuma kadar geliyordu.Klaus’u göreceğime hiç bu kadar sevineceğimi düşünmüyordum.Kafamı kaldırıp ona baktım.

“Teşekkür ederim.” Diye ona sarıldım.Bunu beklemiyordu aslında benimde aklımdan bunu yapacağım hiç geçmiyordu.Kendini geriye doğru çekti.

“Önemli değil sarışın.” Dedi gözlerini bana dikerek.Birden ona sarıldığım için utanmıştım.

“Ve sarışın bir daha bana sarılmak yok anlaştık mı?Sadece bugüne özel bir şeydi” dedi kaşlarını kaldırarak.

“Seni pek sevmiyorum zaten ama olur da böyle bir şey yaparsam vur kafama öldür beni.” Dedim gülerek.Komik olan şey şu ki onun iyi biri olduğunu düşünmeye başlamıştım.

Evlen Benimle!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin