Seni Seviyorum

1.6K 114 30
                                    

3 gündür hastane köşelerinde sürünüyordum.3 günde maximum 8 saat falan uyumuşumdur ama bu kesinlikle şu an için sorun edeceğim bir şey değildi.Klaus yoğun bakımdaydı ve bu kesinlikle benim suçumdu.Zaten 3 gündede kendimi suçlamaktan başka bir şey yapmamıştım.

 Karşımdaki sandalye de oturan Camille’e baktım.Peki o neden buradaydı.Klaus’u sevdiğini hissedebiliyordum ve bu yüzden 3 gündür burada kalmasına ses çıkarmamaıştım.Ama canım “O benim.” Bunu sesli olarak dile getirmesem de büyük bir ihtimalle yakın zamanda getirecektim.Elinde kahveyle gelen Elena’ya baktım.Kahveyi bana uzatırken bir yandan da bana söyleniyordu “Biraz eve git Caroline en azından yıkan Klaus uyandığında seni böyle görmek istemez eminim ki.” Dedi.Gergindim Elena’nın bu esprili yaklaşımı bile beni yumuşatmıyordu.

“Gidemem.” Dedim.Bana şefkatle baktı.Öyle bakma Elena yine ağlayasım geliyor.

“Gitmezsen seni öldürürüm.Hem biz buradayız.Ailesi burada.En azından çoğu.Git Caroline.” Dedi hem tehditkar hem de ikna edici sesle.Gitmeli miyim?En azından kıyafetlerimi değiştirir geri dönerim.

“Herhangi bir şey olduğunda beni arayacaksın.Zaten 2 saat içinde geri gelirim.” Dedim aceleyle kalkarken.Peki anlamında kafasını salladıktan sonra bana uzattığı arabasının anahtarını alıp otoparka indim.

 Eve girdiğimde çok garip hissediyordum.Sanki bana ait değilmiş gibi.Belki de sadece kuruntu yapıyordum.Bu eve ilk geldiğim günleri hatırladım.7 ay önce bu eve geldiğimde yabancıydım.Hem Klaus’a karşı hem eve karşı.Klaus’un bana yaptığı pislikleri de unutmadım.Neyse uyansın hatırlatırım ona.

 Yatak odamıza girdiğimde odada garip bir koku vardı.Hani sanki bir şey ölmüş gibi…Gözlerimi hemen fanustaki balıklara diktim..Bu olamazdı.Hıçkırıklarım boğazıma düğümleniyordu.En sonunda dayanamayarak bağırarak ağlamaya başladım.Her şeyin suçlusu benim.Kalbim acıyor.Peki insanın hiç kalbi acır mı?Benim acıyor.Titreyen telefonuma baktım.Stefan arıyordu.Ağlayarak açtığım telefonu kulağıma götürdüm.

“Caroline iyi mi…” sözünü tamamlayamadan tutamadığım hıçkırıklarım gün yüzüne çıktı.

“Caroline  ne oldu.” Dedi telaşla.Ben kendimi durduramıyordum.En sonunda göz yaşlarımı silip titreyen sesimle cevap verdim.

“Klaus öldü.” Dedim.

“Ne saçmalıyorsun Caroline biz hastanedeyiz ve öyle bir şey yok.İçki falan mı içtin.” Dedi.En sonunda Elena dayanamamış olmalı ki onun sesi geldi telefonda.

“Orada bekle ben geliyorum.” Dedi ve çat diye telefonu kapattı.Bende tekrar fanusa göz attım.Klaus ölmüştü ve Caroline da ölmek üzereydi.Benim suçumdu.Tıpkı Klaus’un kaza geçirmesinin benim suçum olduğu gibi.Yatağın kenarına çöktüm ve sırtımı yatağa dayadım.İyi değilim.Gözyaşlarımı tutamıyordum ve benden beklemeyen bir sessizlikte ağlıyordum.Onunla evlenmek bu hayatta yaptığım en iyi şeydi ve ben bunu aptal gururum yüzümden mahvettim.

  Elena korkuyla yatak odasının kapısının açtığında ona dönüp baktım.Nasıl girmişti ki eve?

“Sen aptal mısın Caroline?Telefonuna niye bakmıyorsun.Meraktan ölüyordum.” Dedi yanıma otururken.Stefan kapıda dikildi ve bize baktı.En sonunda Klaus öldü dememle ne dediğimi anlamış olacak ki fanusa doğru yürüdü.

“Ben bunları hallederim.” Dedi  ölen Klaus’un ve acı çeken Caroline’yle önümden geçerken.Kapıyı kapatmadan önce buruk bir gülümsemeyle bize baktı.Elena bana sarıldığında ondan destek almak için ona iyice sokuldum.

 “Klaus uyanacak ve bunların hepsi geçicek Caroline.” Dedi.Peki ya geçmezse o zaman ne olacak?Ağlayarak ona baktı.

“Bana inan.Ben asla yalan söylemem.” Dedi gülümseyerek.Kendimi gülmeye zorlasamda olmuyordu.Gözlerimde ki yaşları sildi.

“Şimdi kalk hanım efendi ve banyonu hallet.Kocan hastanede seni bekliyor.Bir daha da sakın dış kapını açık bırakma.” Dedi ayağa kalkarken.Elini bana uzattı sindiğim yerden kalkmam için.Ondan destek alıp kalktığımda ona sarıldım.Sırf bir daha hiçbir şeye geç kalmamak için.”teşekkür ederim.” Dedim fısıltıyla çıkan sesimle.

  Elena ağzıma son lokmaları da tıkarken kendimi geri çektim.

“Artık yemek istemiyorum sadece gitmek istiyorum.” Dedim sinirle.Beni burada sürekli oyalıyordu ben gitmek istiyorum.

 “Tamam tamam yürü hadi.” Dedi elindekileri bırakırken.

 Hastaneye vardığımızda bir şeylerin değiştiğini hissediyordum.Bakışlarda bir değişiklik vardı.Bıraktığım daha fazla kişi vardı.Aslında artık tüm ailesi buradaydı.April bile.Rebekah beni görünce gülümsedi ve “Uyandı Caroline.” Dedi.Evet birazdan yine ağlamaya başlıyacağım.Bir dakika uyandı ve ben burada değil miydim?Bu işte Elena’nın suçuydu.Tamam belki biraz benimde olabilirdi.

 “Hiç kimse yanına girmedi seni bekledik Caroline.” Dedi sanki beni uyandırıyormuş gibi dürterken.Beni mi beklediniz ?Beni istediğinizden bile şüpheliydim.

 Ailesinin önünden geçip yeni yatırdıkların odasına girdim.Esther’in suçlayıcı bakışlarını kapıyı kapattıktan sonra bile hissediyordum.Odada  yarı baygın halde yatan Klaus’un dışında son tetkikleri yapan doktorda vardı.Klaus beni daha fark etmemişti.Doktor gülümseyerek yanıma yaklaştı “Ses tellerinde ve kulağında  kazadan dolayı sorun var bu yüzden onu konuşturma ve fazla yorma.” Dedi.Odadan çıkarken Klaus beni anca fark edebilmişti.Yattığı yerden doğrulmaya çalıştı.Yanına otururken gözlerini bana dikmişti ağlama Caroline sakın.

  “Özür dilerim bunların hepsi benim suçum.” Dedim.Bana bakıyordu anlayamıyormuş gibi.Ahh tabi doktor kulaklarında sorun olduğunu söylemişti.Çantamda her zaman bulunan not defterimi çıkardım.Bu huyumla gurur duymayı sonraya bırakmalıyım.

“ÖZÜR DİLERİM HER ŞEY BENİM SUÇUM.” Yazdım kağıda.Ona gösterirken gergince tekrar doğrulmaya çalıştı.Elimde ki defteri seri bir hareketle kapıp bir şeyler yazdı

“VE BENİM.” Yazmıştı.Her şeye rağmen gülümsemeyle bana bakıyordu.Ben onu hakketmiyorum.Her şey benim suçumdu ve o bana halen gülümseyerek bakabiliyordu.Ağlamak üzere olduğumu fark edince kendimi topladım ve defteri elinden aldım

Kocaman harflerle “EVLEN BENİMLE!” yazdım.Gülümseyerek ona gösterirken anlamayarak bana bakıyordu.Biliyorum biz zaten evliyiz.”DÜŞÜNMEM LAZIM?” yazılıydı defterde.Gülerek bana uzatırken sahte bir kızgınlıkla ona baktım.Sana evlenme teklifi ettim adam kabul etmeme gibi lüksün yok.

“SANA HER SABAH KAHVALTI HAZIRLARIM.” Yazdım.Beyefendi teklifi beğenmemiş olmalı ki “BAŞKA?” yazdı.

“2 ÇOCUK” yazdım bende.Bunu okurken gülümsedi.Eliyle 3 diye gösterdi.Oha. Hayır anlamında kafamı salladım.Gözlerini devirerek bana baktı.Hadi ama 3 fazla.Küçük çocuk gibi kafasını başka yere çevirdi.Peki tamam tamam 3

“PEKİ 3 OLSUN.” Yazdım deftere.Sinsice bana güldü ve hasta haliyle bana cevap yetiştirmeye devam etti “BAŞKA?”.  Daha ne istiyorsun sevgili kocam?

“BİRDE SENİ ÇOK SEVERİM.” Yazıp ona okuttum.Artık kabul etmiş olacak ki.Onaylarmışcasına bana gülümsedi.Benim aklım 3 çocuktaydı.Neyse buradan çıkalım bir tekrar konuşuruz.Elimi yüzündeki yara izlerinde gezdirdim.Tam yanağına küçük bir öpücük kondurmuştum ki April odaya daldı.

“Ama sıra bizde.” Diye söylendi.Sonradan April’ı durdurmaya çalışan Elijah odaya girdi.Kızına sahte bir kızgınlıkla baktı.

“Bu yaptığın hiç hoş değil April.” Dedi Elijah.

“Ama baba bende görmek istiyorum.” Dedi.Küçük velet ya bende iyi anlaşmaya başlamıştık sanıyordum.Odadan çıkmadan önce Klaus’a tekrar baktım.

“Seni Seviyorum.” Dedim sessizce.Dudak hareketlerimi okumasını umut ediyordum.

Evlen Benimle!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin