10. Bölüm

2.3K 260 95
                                    



Genç kadın, mutlu başlayan sabahın ilerleyen saatlerinde tüm sevincini yitirmiş, aldığı haber yüzünden şirketteki odasının tamamını tavaf etmişti sinirle.

Arada yüzünü tavana çevirip sıkıntıyla ofluyor, ellerini başına götürüp saçlarını yolacak gibi sımsıkı kavrıyordu. Kapısı ürkekçe çalınınca gelenin kim olduğunu bilerek masasına ilerleyip koltuğuna oturdu. Oturuşunu dikleştirip "Gel." diye seslendi asistanına.

Fidan, önce siyah dümdüz saç öbeği olan kafasını uzattı hafifçe. Gözlerini masasında oturmuş, yüzünde en ufak bir oynama olmayan patronuna çevirdi ve içeriye girip girmeme konusunda tereddüt etti ufacık zaman diliminde.

Genç kadın, normal bir zamanda olsalar asistanının bu ürkek ve korkulu hallerini sevimli bulabilirdi ancak bugün onun gözlerinde gördüğü tereddüt, korkaklığı sadece sinirlerini arttırıyordu. "Geç içeri. Hemen." diye kısık bir sesle tahammülsüzce söylendi.

Fidan, korkuyla yutkundu ancak hareketlerine de serilik kazandırarak içeriye soktu bedenini ve kapıyı kapatarak odanın ortasına ilerleyip dikildi patronunun karşısında.

"Gelişme var mı? Sorun halledilmiştir umarım." dedi asistanına katı bir sesle.

"Efendim, tırlar gümrükten geçmiş ancak sorunu biz halletmedik." Patronunun soru sorarcasına kaldırdığı tek kaşına bakarak devam etti. "Bizim işi çözmemize fırsat kalmadan başka biri sorunu çözmüş."

"Kim?"

Genç kız, kısık sesle bir isim mırıldandı. Mırıldanırken bazı harfleri de yutmuştu patronunun bu ismi duyunca sinirden delireceğini bildiği için. Ancak kaderden kaçış olmadığı gibi, Deniz Arslanlı'dan da kaçış yoktu.

"Kim? Düzgünce söyle şunu." diye çıkıştı karşısında esmer teni korkudan beyaza boyanmış kıza.

Fidan, boğazını temizleyerek daha güçlü bir sesle konuştu bu sefer. Korkunun ecele faydası yoktu sonuçta. "Boran Hancıoğlu." diyerek tek nefeste söyledi ismi.

Genç kadının kanını kaynatan öfke, yüzünü esir edememişti. Yüzünde en ufak bir öfke belirtisi bile yoktu ya da şaşkınlık. Ancak bu ifadesiz surat genç kadını daha ölümcül ve tehlikeli kılıyordu. İsmi duyunca yerinde dikleşti, masasına doğru eğilip dirseklerini dayadı yüzeyine ve parmaklarını birbirine kenetleyerek dudaklarının önünde birleştirdi. "Şimdi.. Benim bile bir saat önce haberimin olduğu bu aksaklığı Hancıoğlu öğrenip benden önce çözdü. Doğru anlamış mıyım?"

Asistanının karşısındaki çaresiz ve korkulu haline bakarak yüzünü buruşturdu. Genç kızdan onay beklemeden "Bunun ne anlama geldiğini biliyor musun?" diye sordu Fidan'ın gözlerinin içine bakarak.

Genç kızın cevap vermeyerek gözlerini kaçırmasına sinirlenip "Bunun ne anlama geldiğini biliyor musun?" diye tekrarladı yüksek desibelde çıkan sesiyle.

Fidan, Deniz'in bağırmasıyla irkilip gözlerini genç kadına dikti ürkekçe. Yutkunarak "Aramıza bir adam yerleştirmiş demektir." diye mırıldandı kısık ancak duyulabilir bir sesle.

Deniz, genç kızın verdiği cevapla tatmin olmuş bir şekilde geriye yaslandı. "Aferin." Elini koltuğunun kenarlarına koyarak kendisini yukarı çekip ayağa kalktı hızla. "Tüm departmanlardaki sorumlulara haber ver. On beş dakika içerisinde toplantı salonunda olsunlar."

********

********

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
SEVDA BİR ATEŞ (askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin