1 yıl boyunca yurtdışında olan Park Jimin, yapılan sınavın bitmesiyle birlikte ülkesine geri dönüş yapmıştı. Bir zamanlar öğrencisi olan Min Yoongi'nin ne yaptığını merak ediyor, başarılı geçip geçmediğini sormak istiyordu. Bu yüzden rotasını onların evine çevirdi. Kendi evine gitmeden önce kısa bir vakit Min Yoongi ile konuşabilirdi.
Kapıyı çaldığında öğrencisinin annesi ve çökmüş bedeni ile karşılaştı.
"Merhaba, iyi mis-"
"Oğlumun odasına geçip, masadaki defteri alır mısın Jimin oğlum. Anlayacaksın neler olduğunu. Konuşacak gücüm yok benim."
Park Jimin çatılmış kaşları ve büyük merakıyla öğrencisinin odasına doğru ilerledi. Odaya girdiğinde oda bomboş, oldukça garip hissettiriyordu. Masaya doğru ilerledi ve siyah defteri yavaşça eline aldı ve masanın önündeki sandalyeye oturdu.
İlk sayfasında kendi fotoğrafı ve küçük kurumuş bir gün yaprağı vardı, neler olduğunu daha da merak etmeye başlamıştı.13 Eylül 2014
*Ah tanrım, o çok güzel.
O çok fazla güzel.Kimden bahsediyor?
Hisleri,minik elleri, güldüğünde kahkahasıyle birlikte gülen gözleri güzel.
Şiir okurkenki derin sesi, gözlerini kapaması her şeyden daha anlamlı.
Edebiyat öğretmenime bu denli sevmem ne kadar doğru bilemem fakat eğer yanlış ise en güzel yanlışım olabilir.Ne?
Park Jimin, seni seviyorum.*
Bunca zaman beni mi sevmiş yani?
Park Jimin düşündüklerini doğrulamak için diğer sayfayı açtı.
Yavaş yavaş günlüğün sonlarına geliyor olduğunu bilmek onu üzmüştü. Öğrencisinin kendisine beslediği ve hissettiği bu güzel, içten duygular onun küçük bir tebessüm etmesine yol açmıştı.
Son sayfaya geldiğinde kalp atışı hızlanmış, kaşlarını çatmıştı.
Bu ne böyle?
5 Ekim 2014
Park Jimin'in dersleri bıraktığını öğrendim.Bir daha gelmeyecekmiş.
Kendine zaman ayırmak istiyormuş.
Bundan sonra bir şeylerin devam edebileceğini sanmıyorum.
Özür dilerim.
Ve sayfada olan kurumuş kan izleri.
Bunlar ne demekti?
Ölmüş olamazdı değil mi?
Odanın kapısından gelen sesle birlikte oraya dönmüştü. Yoongi'nin annesi.
"Ne anladıysan o Jimin, Yoongi o gün intihar etti."
Söyledikleri ile birlikte odanın kapısını kapamış ve evin içine gitmişti.
Ne hissetmeliyim?
Tanrım.
Bu nasıl bir şey böyle? Nasıl gençliğini feda edebilecek kadar çok sevmiş beni? Nasıl içimdeki fırtınayı görebilecek kadar hissettmiş beni?
Belki diye düşündü Jimin, belki derslere geldiği zamanlar ölen sevgilisinin acısıyla kavruluyor olmasaydı her şey daha farklı olabilirdi.
*17247*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
you are my pain | yoonmin
Short Story"Gençliğini arkasında bırakacak kadar çok sevmişti beni."