Düşünce Paradigması

1.6K 217 112
                                    

Zihinlerinde teşekkül eden düşünce paradigmalarından bahsetmek istiyorum biraz.
İnsan tabiatı hırsızdır, bilinçaltları hırsızlığın vermiş olduğu emekler ile şekillenmiştir.
İnsanoğlu bulunmuş olduğu ortamdaki her şeyi çalar, etrafındaki insanların konuşma şekillerini, hal ve hareketlerini, ahlaklarını, düşüncelerini, fikirlerini hatta duruş ve bakışlarını bile çalar.
Ve zihinlerde çalınmış olan bu mefhumlar ile teşekkül edilen bir paradigma oluşur, ve hırsız olan insan bütün hayatını zihninde şekillenmiş olan bu paradigma ile değerlendirmeye başlar.
Söylemiş olduklarımı çok daha iyi idrak edebilmen için örnekler verelim ve örneklerden sonra açıklama kısmında devam edelim.4 farklı şehirde 4 farklı kültürde yaşamış olan 4 insan tablosu örneği vereceğim
Ve 4 tabloyu dikkatlice incelemeni rica ediyorum,

1- Afrika kıtasında Angola adlı ülkede yaşamış olan Moco,
2- Ülkemizin Şırnak İlinde yaşamış olan Boran,
3- İzmir İlimizde yaşamış olan Berk,
4- Adıyaman'ın Gerger ilçesinde yaşamış olan Mehmet.
Sıra sıra bu dört arkadaşımızın hayatlarını inceleyelim, bu dört tabloyu beraber ele alalım;


Birinci arkadaşımız Moca, Afrikalı bir siyahi, hayata gözünü açtığı andan itibaren, kendini ve kendi gibi olanları bir madende buluyor. Çalışıyor, çalıştırılıyor. Kendi teninde olan siyahiler çalışırken, beyaz tenli olanlar ise oturuyor; siyahilere emirler veriyor, aşağılıyor ve hakaret ediyor.Siyahiler, ağır şartlar altında başkalarının isteklerini yerine getirirken, beyaz tenliler kahkahalar atmaya devam ediyor. Soru?

Böyle bir ortamda büyümüş olan Moco, sence karşısına çıkmış olan olayları, vakiaları, mefhumları nasıl değerlendirecek?
İster iyi olsun, ister kötü olsun, Moco görmüş olduğu bütün beyaz tenlileri artık ne gözüyle bakacak?
Moco'nun beyaz tenliler hakkındaki doğrularını kim değiştirebilir?
Her ne yapılırsa, yapılsın Moco'nun artık teşekkül etmiş olan bir zihin kalıbı, penceresi, mentalitesi, düşünce paradigması var ve Moco karşısına çıkan her şeyi, hayatı artık  şekillenmiş bir paradigma ile değerlendirecek.
Ve şunu da iyi bilmek lazım ki istisnalar dışında tecrübelerle sabittir ki;
Duygularla oluşmuş kalıplar, mantıkla yıkılamazlar.
Moco'yu anlatırken, Alan Patton'un Güney Afrika'daki acıları anlattığı ''Ağla Sevgili Yurdum'' romanındaki ilginç diyaloğu da burada anmamak elde değil;
Barış yanlısı iki siyahi rahip konuşurken biri ötekine,
''En büyük korkum şu'' der, ''Bir gün beyazlar bize sevgiyle yaklaşacaklar ama bizden sadece nefret görecekler.''
Aslında demek istediğimizde tam olarak bu.



İkinci arkadaşımız Boran, Şırnak'ta doğan bir Kürt, ailesi hayvancılık ve çiftçilik ile uğraşıyor, aynı   zamanda şalvarlı, sarıklı, bol giyinen, gelenek ve göreneklerine bağlı olan bir toplumda yaşıyor.

Çok sade bir ortamda büyüyor Boran, bazen annesi ile beraber inek sağmaya gidiyor, bazen de eline bir çubuk alıp, babasıyla beraber koyunların peşinden koşarak çobanlık yapmaya gidiyor. Küçük şeyler ile mutlu olabiliyor, yüzünden tebessüm eksik olmuyor. 6 yaşında iken bir gürültü ile uyanıyor Boran, kapıları kırılıyor, içeri asker kıyafetli bir takım insanlar giriyor. Babasını gözlerinin önünde tekme tokat dövüyorlar. Askerleri durdurmaya çalışan annesi de bir tokat ile yere seriliyor ve ardından tutuklayıp götürüyorlar babasını. Daha bu yaşında iken hayatta en çok sevmiş olduğu iki kişiye gözlerinin önünde bunlar yapılıyor. . .
Aradan bir müddet geçiyor,Boran çok özlüyor babasını.Annesi ile beraber babasını hapse ziyarete gidiyorlar, Boran babasını görmek için sabırsızlanıyor, içeri giriyorlar ve gardiyanlar babasını getiriyor.Babasını görünce gözleri doluyor annesinin,, ağlayarak konuşmaya başlıyor annesi.Konuştuğu gibi de askerler geliyor, Kürtçe konuşmanın yasak olduğunu söylüyorlar, Boranın ne kendisi, ne de annesi Türkçe konuşmayı bilmediğinden, konuşamadan her iki tarafta ağlayarak sadece birbirlerinin gözlerine bakıyorlar.Boran bu yaşanmışlıkla dışarı çıkıyor ve kendisi gibi onlarca daha Boranın olduğunu görüyor.
Soru?
Boran bunları yaşadıktan sonra ister iyi olsun ister kötü olsun karşısına çıkan tüm askerlere ne gözüyle bakacak?
Kendisi ve etrafındaki diğer boranların intikamını aldığını düşünen ''Apo'' adlı şahsa ne sıfatıyla bakacak?
Boran'ın ''PKK olmasaydı, Kürt kimliğimiz bilinmezdi'',''Apo olmasaydı bizde olmazdık'' ilkelerini kim değiştirebilir artık?
Her ne yapılırsa, yapılsın Boran'ın artık teşekkül etmiş olan bir  zihin kalıbı, penceresi, mentalitesi, düşünce paradigması var ve Baran karşısına çıkan her şeyi artık şekillenmiş bir paradigma ile değerlendiricek.
Tekrar hatırlatıyorum; duygularla oluşmuş kalıplar, mantıkla yıkılamazlar.

Sadece Deliler Okuyabilir !Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin