BÖLÜM 9:HEY SEN

142 38 19
                                    

LÜTFEN BÖLÜMDE BELİRLENEN VİDEOYA TIKLAYIN VE MÜZİĞE KALBİNİZLE EŞLİK EDİN 

Ertuğrul düşüncelerin adeta yürüyen merdiven gibi üzerindeki insanları taşıması üzerine görevlendirilmiş gibi hissetmesini sağlıyan etkenleri yok etmek için kendini dalganın huzurunda ayağa kalkarak,yeni bir kitap almak umuduyla kitapların barındığı mekana doğru ilerlemeye başlamıştı.Yürürken elindeki zararlı maddeyle bazı insanları rahatsız etmesine engel olamazken, sigarasına olan aşkıyla iç içeydiler.

-Zaten bir insanı severken hayatımızda sadece onun var olduğuna inanıp ona göre yaşamlarımızı sürdürürüz fakat yanımızdaki insanları görmemezlikten geliriz ve bu bizim en tatlı hatamız olur.

Kitapçıya girdikten sonra dünyanın en büyük hazinesini bulmuş gibi hissetti kendisini ve çevresindeki kitaplar insanlardan daha huzur vericeğine dair kanaatta olmaktan asla vazgeçmiyeceğini düşüncelerinde anımsattı.Dünyada olan soyut şehirlere bir bir baktı ve kendisine yakıştığını düşünen en güzel şehri kendince seçti şehrin ismi *Olanıksız*dı.Kitabı aldıktan sonra dışarda beliren hassas rüzgarın etkisiyle kendini daha huzurlu hissetti.

-Bir insanın doğaya olan aşkını asla yargılayamazsınız ve kitapları şehir gibi gören insanlara ise asla mutsuzluğu ve yalnızlığı tatdıramazsınız.Onlar düşünceleriyle sizi yok edebilir ve siz bunun farkına asla varamazsınız.

Evine doğru adımlarını yöneltmişti ve bazen aklında geçmişi beliriyordu.Şu lanet geçmiş takısını asla sevmeksizin;kitap okuyarak beynininde gereksiz düşüncülere meydan açmak için sabırsızlanıyordu.Evinin önüne yaklaşırken yanında bir dilenci belirdi ve para istedi.Çocuk o kadar masum ve acınaklı bir görüntü veriyordu ki hayatın darbesini bir kere daha gözünün önünde görmüştü.Ertuğrul cebinden para çıkarıp çocuğu sevindirmeyi başarmıştı fakat bunun başarı olduğuna dair bir düşüncesi yoktu.

--Size biraz o pis gibi görünen o çocukları anlatıyım.Yaşamlarını dünyada sürdürmek için bir hastanede gözlerini açıyorlar fakat nerde olduklarını hissedemiyorlar,göremiyorlar ve nerde yaşıcaklarını seçemiyorlar.Bu cümle bizi anımsatıyor değil mi? Yeryüzünde beliren tüm insanlar bu cümeye laik.İşte biz insanları bir çatı altında hem harcayabiliriz hemde yüceltebiliriz fakat bazı insanlar vardır ki düşüncelerinle ne yok edebilirsin nede yücetebilirsin.O bazı olan insanlar bizimle bir çatı altında olmadığı için çoğunlukla onların hayatını görmezden geliriz ve bu bizim en büyük acı hatamız olur...Hastanede dünyaya geldiklerinden bir kaç gün sonra evlerine giderler,yakınları onu beslemek üzere elinden geleni yaparlar kimileri ise yapmaz sonra bir gün gelir;sokağa mutlu olmak için top oynama çıkan masum çocuk,çevresinin etkisiyle küçük yaşta tanımadığı insanların karşısına çıkar.(Ailesinin ne durumda olduğuna dair bi karara varmıyalım kimi zengindir der kimi fakir fakat biz o çocukla ilgileniyoruz).Üzerinde yırtık pis kıyafetlerle sokakta dolaşırken o çocuk bir anda aklında mutlu aile tablosu çizer ve düşlemeye başlar sonra ise ne yazıkki hayal ettiği mutluluğu görür; bir Anne ve Baba birde kendi boyu posuna benzeyen bir çocuk görür.Çocuğun üzerinde süslü kıyafetler ve suratında mutlu bir gülümsemeyle;Anne şu uzaktan kumandalı arabayı bana alır mısın ? Cümlesini duyar,kafasını çevirir ve yine aynı taployu görür ve gözlerinden yaşlar suratını esir alır,elinde selpak olduğu halde yaşlarını yok etmek için kolunu kullanır ve hayat acımasızlığını tekrar gösterir sonra karşısında birini görür;Abi selpak alır mısın? cümlesini kurar karşısındakinin umrunda bile olmaz sonra zaman geçer biraz büyür,bedeni ve düşünceleri adeta yorgunluğun kendisine bürünmüş vaziyette sorgulamaya başlar.Aklındaki sorulardan bir tanesini dile getirir;NEDEN BEN? sorusunu sorar kendine.Sonra hayat konusunda bazı düşüncelerini ve huylarını sabitleştiren alt yapı adeta yapışkan haline gelmiştir ve neyin doğru neyin yanlış olduğunu asla ayırt edemez,insanlara kötü bir yansımayla gözükürler.Bazı insanlar içlerini görür ona göre muamele yaparlar kimileri ise içlerini görmezden hareket ederler ve kalplerini kırarlar kimilerin ise kalpleri kırılmaz çünkü bir kırılcak birşeyleri kalmamıştır.Size o insanların kim olduğuna dair biraz daha bahsetmek istiyorum.Alt yapıda sabitlenmiş olan düşüncelerimizi bir kenera bırakıp o çocuğu hissedelim.Bulunduğunuz yaş ne olursa olsun bu yazıyı okuyan insanlara seslenmek istiyorum.O sokakta dolaşan çocuklar aslında BİZİZ ve asla o çocukların olduğu mertebeden dışarı çıkamayacağız ne kadar istersek istiyelim,onların hayatları bizim hayatımız ve onlar mutsuz oldukça bizde mutsuz olucaz.Şimdi size bir soru yöneltmek istiyorum;Kendinizi nasıl bilirdiniz?


Bazen herşey karşımıza zamansızca çıkar bir hikayede erkek ve kızın hayatını okurken masum bir çocuğun hayatıyla karşılaşmanız gibi.Bazen ise insanlar cidden yorulur,nefes almak istemezler,sonra bir sabah olur düşünceleri yeni dirilmiş gibi dinç hissederler,kimileri ise hissetmez fakat şunu bilin;Biz aslında tüm insanlar gibiyiz ve tek yapmak istediğimiz ölmek ve bunun farkında olmamak.

Yeni ŞehirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin