Heracles iyice ısınıp karnını doyurduktan sonra evi keşfe çıkmıştı. Ev bayağı eskiydi, yer yer çürümüş yerler ve toz, örümcek ağı içinde kalmış yerler vardı.
"Neden bu ev terk edilmiş gibi?"
Şüpheleniyordu tabi, hala içindeki öldürülüp bir köşede atılacağı hissini yenemiyordu.
"Savaştaydım, İzmir'e döneli birkaç ay oldu ama hala evi tamamen temizleyip tamir edemedim. Tahta kurularının kökünü kazıdım ama."
Heracles onu tartmak ister gibi mırıldandı. "Bir Rum'u evine almış olduğun için kötü hissetmiyor musun?"
Sadık gözlerinde çözülemeyen bir ifadeyle ona baktı.
"Gencecik bir oğlanın bir köşede donmasına izin vermemiş olduğum için iyi hissediyorum.""Hava ısınınca giderim." Oğlan aksi bir tavırla yere çöküp tozdan neredeyse görünmeyen kilimin desenini inceledi.
"Sokaklarda açlıktan ölmene izin veremem ama eğer kafana koyduysan, illa gideceğim diyorsan tavsiyem olsun, arkanı kolla. Senin yaşındaki Rum oğlanları toplayıp zengin paşalara satıyorlar." Sadık dalgın dalgın mırıldandı. "Hala yapıyorlar mı emin değilim, daha on iki yaşındayken kan kardeşim Theo'yu kaçırdılar. Yirmi, yirmi beş yaşına geldiğinde de sokağa atmışlar, savaşa gitmeden önce karşılaştık. Ama başına gelenler yüzünden ne benim yüzüme bakacak, ne de ailesinin yanına gidecek yüzü kalmamıştı." Theo'nun o utanç dolu bakışını düşündü, Sadık ona onunla kalması, kendini satmaya devam etmemesi için yalvardığında nasıl çaresizce onu ittiğini ve artık normal olamayacağını, onu da kirletmek istemediğini fısıldadığını.
Heracles ürperdi. "Ben on sekiz yaşındayım. Kendimi koruyabilirim." Zihninde kendini Theo'nun yerine koyuyordu. Kaçırılıp parayla satılmak Türklerden nefret etmek için bir nedendi ancak kan kardeşi de bir Türktü. Kafasını kaldırıp Sadık'a baktı. Sıcakkanlı, canayakın ve iyi kalpli bir adama benziyordu. Ona hep Türklerden nefret etmesini söyleyen babasının anlattığı gibi kana susamış intikamcı canavarlardan olsa onu ya donmaya terk eder ya da şimdiye kadar çoktan öldürmüş olurdu.
Ayağa kalkıp kollarını sıvadı, eline bir süpürge aldı ve zemindeki tozu toprağı süpürmeye başladı. Kilimi topladı, dışarıda dövüp silkeledi, su taşıdı, sofrayı kaldırdı, mutfağı sildi... Sadık ağzı açık halde ona bakıyordu. O miskin çocuk birden nasıl bu kadar işi bir arada yapabilmişti?
Heracles onu daha fazla şaşırtmayarak işini bitirince esnedi, kendine bir yer yatağı yapıp Sadık'a hayırlı geceler dedikten sonra anında uyuyakaldı. Sadık gülerek yanına ilerleyip gencin saçlarını okşadı. Bu ona müteşekkir olduğu anlamına geliyordu büyük ihtimalle.
Oğlanın başından kalktı, odasında gizli bir yerde sakladığı mektupları çıkarıp Evgenia'nın fotoğrafına baktı. Oğlu artık onun evinde güvendeydi ve Sadık onun geleceğini ne pahasına olursa olsun garantiye alacaktı.
Evgenia, rahat uyu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yangın (TurGre)
FanfictionSadık Adnan Bey, aile dostları olan Rum ailenin kızı Evgenia'ya aşık olmuştur, fakat o dönemin şartlarında evlenmelerine imkan yoktur. Aradan geçen yıllarda Sadık hiç evlenmez, fakat Evgenia zorla evlendirilmiştir. Genç kadın Heracles adını verdiği...