Hayatım da ilk kez uçağa binmiştim.Ankara Gittikce benden uzaklaşıyordu. Sanki hiç dönmeyecek gibi hissediyordum kendimi.Gelsem bile hiç bir şey eskisi gibi olmayacak. Koreye gideceğim gün, tüm dünya basını hakımızda bir çok haber yapmıştı. Hiç bir haberde resimim yoktu sadece gizemli kız diye anlıyordum.
Zaman çok çabuk geçti kore sınırları içine girmiştim bile.Seoul Incheon Int'l Havaalanına geldiğimizde üç tane siya BMW 650i (F12)h araç bizi bekliyordu.Arabaya doğru ilerlerken birden etrafımız gazetece doldu. Patlayan flaşlar dan gözümü dahi açamıyordum. Bi ara gözlerimi aradığımda mikrofonlar ve kameralar bana dönük sorular soruyorlardı. Apar topar arabalara bindik ve korumalar ile beraber saraya gitmeye başaldık.
Seoul o kadar düzgün yapılı ve planlı bi yerdiki ankara yanında ilçe gibi kalıyordu. Saraya yaklaştığımızda kocaman bir kalabalık ve hava alanında gördüğüm gazatecilerin 10 katı bizi orda bekliyordu.Saraya yaklaştıkca büyüklüğü beni çok etkilemişti. Sarayı çevrileyen 5 - 6 metrelik beton duvarların arkasından gözüken kocaman ağıçlar göz kamaştırcıydı.
Saray behçesinin içinden araba ile geçtiğimiz halde 10 dakikalık bir yol gittik. saray o kadar büyükdü ki anlatacak kelime bile bulmak zor geliyor bana. Sarayın kapısına yaklaşırken bizi bekleyen saray çalışanları ve yeni ailem beni orada bekliyordu.Araba durdu inmek için hazırlanırken bi anda olduğum yere çivi gibi saplandığımı fark ettim. Korumalar kapıyı açarken derin bir nefes aldım ve arabadan aşağı indim. ben inerken bütün saray çalışanları önümde eğilerek bana selam verdiler. Bende aynı şekilde onlara selam verdim. Tam karşımda ana kraliçe beni bekliyordu. O kadar güzel gülüyordu ki aklım anneannem geldi ve onu çok özledğim. Yanlarına doğru hareket edeken Ana kraliçe bana doğru gelip kendi çocuğu gibi sarıldı.
-Hoş geldin güzel kızım ben Ana kraliçe Kim Jin Young
-Hoş bulduk ben Duru Yılmaz tanıştığıma çok memnun oldum.
Tekrar sarıldı ve tam yanında ki kral ve kraliçeye yaklaştığımda bana biraz soğuk geldiler. selamlayıp sadece kendilerini tanıttılar.Tam yanından ben den biraz büyük bir kız vardı. Çok şaşırdım daha sonra bana kendini tanıttı.
- Ben prensin ablası Kim nana hoş geldin dedi ve öyle bir sarıldı ki kemilerim ve etim birbirine geçti sanki . Yanında ufak bir kız vardı 8-9 yaşlarında ve beni hiç sevmemiş gibi bakıyordu.
- Ben kim suny. ve seni hiç sevmedim!
Çok uzun bir seslikten sonra herkes gülmeye başaladı ama bana hiç komik gelmemişti. Sorun bende miydi?
Ve o prens ona yaklaştığımda sankş güneş parlıyor gibiydi. O kadar yakışıklıydı ki ve bakımlı. Ama bi o kadarda itici. Tüm kendini beğenmişliği ile;
- Hoş geldin ben velihat prens Kim Yoon Song .Umarım sorunsuz gelmişsindir yol seni yormamıştır.
Hoş bulduk ben Duru Yılmaz. Teşekkür ederim yol rahat ve sorunsuz geldim
Uzaktan ne kadar da nazik ve kibirli birine benziyordu. Dış görünümü beni çok etkilemişti. Ama biraz uyuz birine benziyordu.
Sarayın içine girdiğimde saray kore geleneğini göre düzenlenmişti.Çok fazla eski eşya vardı. Aynı müze gibi koacamn bir müze. Biraz ilerledikden sonra Güney sarayına doğru ilerledik biz ilerlereken bi andan bana sarayı tanıyorlardı en sonunda bi odaya girdik ana kraliçenin dairesiymiş. Ben ve yoon yan yana oturduk bana ailem ile ilgi sorular sordular.Ama ben o kadar yorulmuştum ki gözlerim durmadan yer çekime yenik düşüyordu. Kral bunu farketti olmalı ki yoona;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOREDE TÜRK GELİN
RomanceYeni ve bilmediğin hayata uyum sağlamak ne kadar uzun bir sure alabilir? Binlerce kilo metreye gidebilir misin? Peki bi prenses olabilir misin ? Bi diziden çok etkilenerek ve ke...