4.Bölüm

69 4 5
                                    

NOT: Medya, Edward ve Bella'nın bu bölümdeki hallerinden birkaç görüntü. İyi okumalar :)

Bella'nın Bakış Açısıyla (BBA)

Rahatsızca odamda bir kez daha yürüdüm. Buraya geleli tam dört gün olmuştu ama hiçbir değişiklik yoktu. Ne gece birden kapıdan polisler giriyor ne de bu adamlar benimle işleri her neyse onu yapıp öldürmüyorlardı. Burada olmaktan sıkılmıştım. Her ne kadar Michael, bana geceleri gizlice yemek getirip beni tuvalete götürse de beni memnun etmeye yetmiyordu. Nasıl memnun olabilirdim ki? Kaçırılmıştım. Ölecektim ve havalı saçlı adonis, bana çok kötü davranıyordu. Bunun neden umurumda olduğunu bilmiyordum ama bana öyle davranmasını istemiyordum. Beni kaçırdığı günde olduğu gibi kibar davranmasını ve hatta Michael'ın yaptıklarını onun yapmasını istiyordum. Bana tekrar gülümsemesini istiyordum. Ve bunu her istediğimde, böyle bir şeyin asla olmayacağı gerçeği kendini hatırlatıyordu.

Ağlamaktan yorulmuştum ve ağladığım zaman arkasından gelen inanılmaz baş ağrısını sadece ben çekiyordum. İsmini bile bilmediğim ama buraya sürekli gelmesini beklediğim çocuğun hemen yan tarafımdaki odada kaldığını biliyordum, hatta sırf bu yüzden sessizce ağlamamın yeterli olduğu durumda bile bağırarak ağlamıştım. Ağladığımı duymasını ve buraya gelmesini istediğim için yapmıştım bunu. Tabi ki sonuçta elimde koca bir hiç vardı.Sonunda yorulduğum ve sert yatağa oturduğum anda kapı açıldı. Kalbimin hızla çarpmasının nedeninin onun gelmesini beklemem olduğunu biliyordum. Ve ding-dang, dong.

Görüş açıma ilk önce güçlü ellerinde tuttuğu tepsi sonra kaslı kolları ve en sonunda da havalı saçlarıyla birlikte kusursuz yüzü girdi. Bir dakika, bu yorumları ben yapmış olamazdım. Ben ona sinirliydim, ondan nefret ediyordum ve Richard'ı seviyordum. Onunla nişanlıydım. Evet, doğru olan buydu. Bakışlarımı üzerinde tutmamak için ellerime çevirdim. Son geldiğinde bana yaptıklarını unutmamıştım. Garipti ama aralarında bana en kötü davranan oydu. Neden böyle yaptığı ve benim neden onun hakkında böyle şeyler düşündüğümü bilmiyordum. Geldiğim ilk gün, Josh'ın suratına tükürmüş olmama rağmen o bile bana bu kadar sert davranmıyordu. Hassas biriydim işte. Ona hiçbir şey yapmama rağmen bana kötü davranmasına katlanamıyordum.
''Ye şunu,'' diyerek elinde tuttuğu tepsiyi önüme koydu. Gözlerim önce koyduğu tepsiye daha sonra ona doğru kaydı. İşte o sert yüz ifadesi, yerinde duruyordu. Kaşları hafifçe çatılmış, gözlerinin rengi koyulaşmış ve dudakları tek bir çizgi halini almıştı. Her zaman böyle olmadığını görebiliyordum. Uzun bir süredir böyle olduğunu ama her zaman böyle olmadığını.

Sert yüzü ve soğuk sesinden dolayı dolan gözlerime aldırmadan tepsideki suya doğru uzandım. Michael'ın getirdiği yemeklerden dolayı, onun getirdiği hiçbir yemeyi yeme ihtiyacı duymuyordum ama o bunu asla bilmeyecekti. Suyu, büyük bir iştahla içtikten sonra tekrar tepsiye koyduğumda o da her zaman oturduğu sandalyesine oturmuştu. Gözleri pencereden dışarı, ormana doğru bakıyordu ama görmediğinden emindim. Başka bir şey düşünüyordu. İnsanları normalde kolayca tanırdım, ama bu adam anlaşılması çok zor biriydi. Marcie görmüş olsaydı onu çözebilmek için ojelerinden, topuklu ayakkabılarından hatta ve hatta siyah geceliklerinden bile vazgeçebilirdi. Ama asla göremeyecekti.

Önümdeki tepsiyi hafifçe ileri doğru iterek boğazımı temizledim. Hemen dikkatini çekmiş, gözlerini bana çevirmesini sağlamıştım. Tahmin ettiğim gibi, fazla dikkatliydi.

''Daha fazla yemeyeceğim.'' Dedim hiç elimi sürmediğim yemeklere bakarak. Açıkçası son yaptığı şeyden dolayı tepkisinden korkuyordum. Gözleri hafifçe öfkeyle parladı.

''Merak ediyorum da,'' diye başladı. Daha sonra yüzünde kendini zorladığı belli olan bir gülümseme oluştu. '' Zombi falan mısın?'' diye sordu. Gülümsedim. Gerçeği bilseydi, böyle konuşamazdı. ''Demek istediğim, dört gündür buradasın ve hiçbir şey yemedin. Cidden, zombi olmak nasıl bir duygu?'' dedi sonlarda ciddileşerek. Görüntü olarak zombiden bir farkım olmadığının bende farkındaydım, yemek açısındansa.. aslında zombi olmak insan yemeyi gerektiriyorsa, ilk olarak onu yiyeceğimden şüphem yoktu. Midemde, benimle birlikte daha güzel görünebilirdi. Böylece kimse onu ve havalı saçlarını göremezdi. Marcie'de dâhil.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 17, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Cehennem MelekleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin