*5

14 2 0
                                    

Kafamı kaldırdım, karşımdaki Ali Asaf.. Kalbim sıkışıyordu..

Hemen kendimi toplayım Senem'in olduğu tarafa doğru hızlı adımlarla ilerledim.

Suratımın ifadesini gören Senem durmadı.
"Gördüm seni, kimdi o?"

Senem'e cevap verecektim ki kafamı kaldırmamla gözlerim Ali'ye gitti. Üstüne dökülmüş olan kokteyli umursamadan bana bakıyordu. Şaşırmıştı beni gördüğüne ama dünya küçüktü işte,gözlerimi kaçırdım.

"Senem hediyeleri verip gitsek mi? Söz eve gidince anlatacağım."

Senem biraz mırın kırın etti ama ikna oldu. Hediyelerimizi verip hemen çıktık. Ben koşa koşa arabaya doğru gidiyordum peşimde Senemi çekiştirerek. Beni durduransa Alinin sesi oldu.

"Yeşim!"
Yutkundum, 'Hatırla Yeşim hatırla' diyordu iç sesim. 'Yediğin lafları hatırla'.

Senem'in elini tutup koşmaya devamı ettim. O da doğal olarak peşimden geldi. Tabii tek peşimden gelen o değildi.

"Yeşim, benim. Ali Asaf. Duymuyor musun?"

Cevap vermedim.

"Yeşim dur! Bir dakika konuşacak kadar sevmedin mi beni, değer vermedin mi?"

Senem'in elini bıraktım, Ali'nin yanına doğru ilerledim.

"Diyelim sevdim, değerde verdim. Ama sen ne yaptın?"

"Babaannem ölmüştü Yeşim.. Üzüntüme vermeliydin, seni kırmak asla istemem ben. Bu dünyada en son isteyeceğim şey olur. Beni bilmiyor musun? "

" Bilmiyorum."

Kafa salladı.

"Peki, öyle olsun."

Arkasını döndü ve hızlıca otoparktan çıktı. Ben dımdızlak kalmışım.

Hemen kendimi arabaya attım, ağzı açık kalmış Senem de kendine gelip arabayı çalıştırdı.

Bütün yol boyunca ağlamamak için zor tutmuştum kendimi. Ali'yi tam olarak aşık değildim ama içimdekiler hafife alınacak şeyler değildi. Eve vardığımızda, Senem'e gülümsemekle yetindim ve kendimi arabadan attımattım.

Eve girer girmez pijamalarımı giydim, rahatlık buydu işte. Ne partide bir şey yiyebilmiştim ne evde. Açlıktan ölüyordum. Bu mutsuzluğuma iyi gelecek tek şey pizzaydı ama bir yandan da kendimi eve kapatmak istemiyordum.

Çok düşünmeden pizzamı dışarıda yemeye karar verdim. Biraz yalnız kalmaya ihtiyacım vardı, yürümeye de.

Pizzacıya vardığımda o güzel kokuların etkisiyle içimdeki üzüntü az da olsa azaldı . Karışık pizza-elma dilim patates-sufle- üçlüsünü seçmiştim. Tabii İce Tea içiyorum yanında, mutluluk buydu. Kesinlikle bu.

Pizzamı heyecanla beklerken telefonda takılıyordum. Sosyal medyadaki dedikodulara olan dikkatimi masamdaki ikinci sandalyeyi çeken kişi bozdu.

Kaşlarımı çattım ve gözümü ona yönlendirdim.

"Ne yapıyorsunuz, burası dolu. Bilmem görebiliyor musunuz beni? "

"Bilmem görebiliyor muyum? Asabi kızıl seni."
Gülüyordu ve ben bu güzel gülüşü tanıyordum. 'Asabi kızıl' . Bu sözün de kimin ağzına ait olduğunu biliyordum. Tarıktı bu. Çocukluk aşkım, yani çocukluk diyorsam lise. Ama çocukluk işte,şuanla kıyaslama yaptığımda.

O zamanlar çok hayalimiz vardı, kaçacaktık buralardan. Benim ailemle sorunlarımı biliyordu, bu hayata katlanmamın tek sebebiydi o zamanlar. Sonra bir gün beni evine ders çalışmaya çağırınca olanlar oldu..

KaravanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin