3

60 9 2
                                    

Denizi dalgalandırıp, göğü yırtan siren sesi yine kulaklarıma dolduğunda;

Yine Kraliçe Marizya'nın adamlarının oraya gideceğini biliyordum. Çünkü hiçbir deniz kızı oraya gidemezdi.

Kayıp kıyılara.

Gelen siren sesi, denizcilerin geldiğinin büyük bir kanıtıydı ama denizciler olduğumuz bölgeye değil de, kayıp kıyılara gitmişti.

Oraya gitmemiz, yüzümüzü bir insana göstermemizden sonraki en büyük suçtu. Nedenini Kraliçe Marizya dışında kimse bilmiyordu. Adamları bile.

O yeşil gözlü çocuğun beni tekrar görmesinin üstünden bir ay geçmişti.
Ne diyeceğimi bilmeyerek oradan kaçmıştım. Acaba beni tekrar hatırlar mıydı?

Yaslandığım kayalıkların arkasında minik bir beden gözüme iliştiğinde, gülümsedim. Tüm tatlılığıyla saçını düzelten Mona, küçük bir deniz kızıydı.

"Merhaba, Meyus abla."

Mona'nın saçlarını okşayıp gülümsedim.

"Merhaba, Mona napıyorsun burada?"

Ellerinde tuttuğu deniz kubuklarını gösterip;

"Bunlardan topluyordum."

Gülümseyip;

"Bende sabah güneşini kaçırdım. Burada dinleniyorum, sana yardım etmemi ister misin?"

Mona kızaran yanaklarını gizlemek için kafası eğdi ve mırıldandı.

"Tabii olur."

Gülümseyerek yardım etmeye başladım.

Geçen birkaç saatin ardından, Tara'yı gördüğümde Mona'ya gülümseyip yanına gittim.

"Tara."

Diye seslendiğimde, Tara korkudan açılmış gözleriyle bana bakıyordu.
Ne iş çeviriyorsun Tara?

"Meyus, Allah aşkına ne diye bağırıyorsun?"

Tara'nın yanına iyi sokulup, mercanlarla oluşmuş geçitin minik deliğinden baktım. Kayıp kıyılar buradan gözüküyordu. Sanırım Tara oraya bakıyordu. Oraya gitmemiz yasak olduğu gibi izlememiz de yasaktı. Birisi bizi burada görürse, kötü olurdu.

İyice dalmış olan Tara'yı dürtükledim.

"Bırak izlemeyide gidelim hemen, ne yaptığının farkında mısın sen?"

Tara kaşlarını kaldırarak;

"Evet."

"Birde evet diyor, hadi gidelim Tara."

Sürekli konuşmama rağmen Tara hala izlemeye devam ediyordu. Biraz sonra gitmezsek yakalanacaktık.

"Tara hadi artık yeter."

Kaşlarını çatıp;

"Ya bir rahat bırakın ama."

"Ne rahat bırakması, her an biri gelebilir."

İyiden iyice sinirlenip;

"Meyus hiç düşündün mü? Sence neden her şey yasak burada. Neden tutsak gibi bir hayatımız var. Şehre bile sadece ayda üç kez gidebiliyoruz. Ben sıkıldım artık buradan, bu kurallardan. Birazcık çiğnesek ne olur ki?"

Kurduğu uzun cümlelerden sonra derin bir nefes alan Tara rahatlamış gibiydi. Ne saçmalıyordu bu?

"Aynen kuralları çiğnede gör ne olacağını."

Tara, oflayıp önünü döndüğünde eliyle Kayıp kıyıları işaret etti.

"Orayı çok merak ediyorum. Ne var acaba orda? Çok güzel de bir yer. Deniz kristallerinin hepsi orada. "

Biraz yaklaşarak;

"Evet çok güzel bir yer ama neden gizli tutuluyor bilmiyorum. Sadece Kraliçe Marizya bildiğine göre önemli olsa gerek."

Düşüncelerimi Tarayla paylaştığımda, kafasını salladı.

Tara kafasını salladığı an kuyruğuma dolanan bir el arkaya çekti.

Ne olduğunu görmek için normal pozisyonumu aldığımda, karşımda kötü bir kadın olan Dora'yı gördüm.

Dora gülerek;

"Demek yasakları çiğnemek ha, şimdi bittiniz."

Olayları idrak ettiğimde, gözlerim fal tası gibi açıldı.

Resmen yakalanmıştık ve Dora gidiyordu.

Korkuyla yutkundum.

Givemesign.

Mermaid: Lost CoastHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin