Yosun kaplı kayaların arasında ellerinde tuttukları, incilerle dans ediyorlardı.
Tarayla her zaman ki yerimize oturmuş dans gösterisini izliyorduk. Pek yakın olmasakta arada bizimle takılan Meyan'da vardı yanımızda.
Meyan'ı Tara kadar çok sevmiyordum. Ne yapacağı hiç belli olmuyordu çünkü. Bir gün neyse o gün tam tersiydi ama Tara böyle değildi.
Olduğu gibiydi, bu yüzden onu kimseye değişmezdim.
Onu doğduğum ilk günden itibaren tanıyordum. Bir ailem yoktu ve Tara bana bir aile olmuştu.
Annem ve babam neredeydi bilmiyordum. Kendimi bildim bileli yoklardı. Bunu kaç kez, yanımızda çalışan Naya ablaya sorsamda cevap vermemişti. Zaten bende pek bilmek istememiştim.
Tara ve Naya abla bana yetiyordu.
Tara onun kızıydı ve annemle küçükken arkadaş olduğunu söylemişti.
Düşüncelerimi alkış sesi böldüğünde, kendimi toparlayıp bende alkışladım.
"Kızlar gösteri bitti, hadi kalkın."
Meyan'ın sesini duyduğumda, Taraya dönüp hoşnut olmayan bakışlarımı yolladım. Meyan'dan rasız olduğumu anladığını biliyordum.
Kulağıma yaklaşarak;
"Bende fazla sevmiyorum. Ama bizden başka arkadaşı yok Meyus. Sende biliyorsun, herkes ondan nefret ediyor. Lütfen benim için birazcık dayan."
Kafamı, tamam anlamında salladığımda Tara gülümsedi.
Onu çoğu kişi sevmiyordu ki, haklılardı. Deniz kızı ve deyanların büyük bir uğraşla yapıp sattığı deniz kristalleriyle süslü eşyaları çalmıştı.
Deniz kristalleri, denilene göre sadece kayıp kıyılarda vardı ve bulmak gerçekten çok zordu.
Zaten oraya gitmemiz yasaktı.
Meyan'ın bağrışı uzaktan duyulduğunda, gözlerimi devirdim. Bu kızdan gerçekten haz etmiyordum. Bazen Taranın da delirdiğini düşünüyordum çünkü kızla çok ilgileniyordu.
Oraya yüzeceğim anda, suyu hortum gibi bir hava kapladı.
Bununla beraber duyulan siren sesi herkesin korkmasına sebep oldu.
ஜ
Givemesign.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mermaid: Lost Coast
FantasyKavisli okyanusun dalgalarında sürüklenen, kalbinin melodisini dinleyen bir deniz kızının hikâyesidir bu.