Evet.
Gelmesi vardı onun, sevmesi de vardı ama durması yoktu. Beklemesi yoktu. Zaman geçti. Kelimeler boğazda, yaşlar gözlerde kaldı, herşey bitti. Zaten gel, bekle denmemişti. Sev de denmemişti. Şu maviliğin altına, onca acıyı yükleyen kalbe küçücük halimizle sığamadık sözler ifade edemezken bizi. Bakışlar, acılar, kıskançlıklar, gözyaşları ve nefret konuşurken...
********************
Adalet yoktu zaten şu kalp işlerinde. En haketmeyenle bir olurken , aynı havayı ciğerlerine hapseserken. Ve birşey yokmuş gibi yaparken. Bir zamanlar o havayı hapsettiğin ciğerlerinde acı ve gözyaşları hapsolmuşken. Dinlerken yedi güzel adamı anlamak her sözü, kendinde görürken dinlediklerini...*********************
Bulutlara hapsolmuşken, biz benzetmedik ya onları kendimize zaten, onlar bize özenip bir adam yüzünü, bir kalp oluştururlarken...
Bir uçurtma olduk ya sonunda, ne tarafa eserse o tarafa sürüklenen, dinmek bilmeyen , yüzüne çarpan rüzgara karşı gelemeyen. Her zaman bulutların arasında kalmayı başaran.
**********************Anlamıştık ya sonunda ne tarafa eserse essin, dinmeden rüzgarı yüzümüze çarpanın bizi gökyüzüne bırakan, uçurtmamızın ipini kalp makarasına saran olduğunu... Bizi gökyüzüne bırakan da artık anlamıştı kalp makarasından uçurtmamızın ipini kopardığımızı.
*********************
İyi okumalarrr .
Umarım begenmişsinizdir. :) ;)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Haa , Bİraz Ben
Chick-LitBiri var evet. Nefes alıyor, veriyor. Yaşıyor gibi birazda. Yazdıkları var, yazamadıkları da... Elleri senin elin gibi, kalbinden geçenler de senin hissettiklerin sanki. O gibi, sen gibi "Haa, biraz da ben" gibi sanki... İyi ok...