hafta sonu sorunsuz geçmişti. Günlük rutin işleri yapıp okula girmiştim. Matty bana mesaj atmadıgı için ona biraz kızgındım.
- Günaydın sevgilim!
- Günaydın Mat. dedim soğuk bir sesle.
- Birşey mi var?
- Hayır iyiyim. diyip yürümeye başladım.
Sınıftan hic çıkmamıştım. Mat 4. teneffüs yanima gelmişti.
- Vicky! Hasta mısın?
"hayır" anlamında başımı sağa sola salladım. Yanımda oturmaya devam etti.
Zil çalmıştı. Mat bana bakıyordu. Zilin çaldığını duymamıstır diye düşünüp :
- Zil çaldı duymadın mı?
- duydum.
- Eee?
- Hayır gitmicem
- Bu sınıfta kalamazsın kendi sınıfına git
- Beni koyuyor musun?
-Bilmem.
- Gitmiyorum bu ders burdayım.
- Sacmalama Matty.
Mat tam konusacakken Tarih hocası sınıfa girdi.
- Hmm... Tarih çok severim. diyip ayağı kalktı.
Hoca bunu görmüş olmalı ki :
- Senin burada ne isin var?
- Sevgilim benimle konuşmuyor benden kaçıyor bende ne bunun sebebini öğrenmek için burdayım. demişti.
Allahım bu çocuk ne diyor beni sinifin ortasinda rezil etti. Neyse en azindan siniftakı kızlar şu an kıskançlıktan ölücek bunu bilmem bile yeter.
Hoca :
- Peki dışarı çıkın ne konuşacaksanız orda konuşun. diyip bizi yolladı.
- Napıyorsun aptal!
Bir anda Mat dudaklarıma yapıştı. Koridorda kimse yoktu herkes dersteydi bu yuzden biraz karşılık verdim. Ama sonra sanki istemiyormus gibi onu hafifçe ittim . Dudaklarını yalayıp :